Yeni Akit'in haberine göre "Bir Ekonomik Tetikçi'nin itirafları" kitabı ile tanınan ABD'li yazar John Perkins, "dolar balonu şişirilerek Türkiye'ye ekonomik darbe yapılmaya çalışıldığını" söyledi.
İşte Perkins'in açıklamaları:
"ABD: BİR ŞİRKET İMPARATORLUĞU"
Tarihte ilk kez küresel bir imparatorluk kuruldu. Amerikan İmparatorluğu ya da ulusal bir imparatorluk değil. Bu bir şirket imparatorluğu. Bu büyük şirketler dünyayı yönetiyor, ya da yönetmeye çalışıyor. Diğer yandan yükselen bir direniş var. O yüzden hala tam olarak amaçladıklarına ulaşmadılar. Hiç bir imparatorluk tam olarak amacına ulaşmamıştır. O yüzden bunun da çökeceğini umut edebiliriz. Ama onların maksadı bu. Bu harekete rehberlik eden güç ya da katalizörse büyük bankalar ve büyük yatırım evleri. Diğer işletmeler de buna dahil. Büyük tarım, kimya, tekstil şirketleri...
"İTİCİ GÜÇ: PARA"
Ama itici güç her zaman para. O yüzden büyük yatırım evlerinin ve bankaların burada çok etkisi var. Gerçekte amaçları bir imparatorluk kurmaktan aşağı değil. Ben de ekonomik tetikçi olarak bunun yani tarihte ilk kez askeri güç kullanmadan imparatorluk kurma fikrinin parçasıydım.
Lord kalede yaşar ve birkaç şövalye onu korur. Aşağıda serfler ve burjlarda yaşayan burjuvazi sınıfı vardır. Kalenin lordu bu topraklarda yaşayan ve yıllardır çiftçilik yapan halkı görür. Onlara "Toprağın sahibi siz değilsiniz. Toprağın sahibi Lord'dur. Toprağı işletmenize izin veriyorum ama mahsülünüzün yüzde 80'ini vermek zorundasınız. Vermezseniz şövalyeler gelip sizi öldürür. Ya da sizi saldırlardan korumazlar" der.
Bugün buna benzer bir sistemi tecrübe ediyoruz. Bir avuç insan piramidin tepesine oturmuş ve "Hey biz size göz kulak olacağız. Biz Lorduz, siz burjuvasi. Ama bize para verin. Vergi ödeyin ve bizim için az para karşılığı çalışın. Kaynaklarınızı bize açın. Eğer bunu yaparsanız sizi koruruz" Kimden? Aslında kendilerinden.
Sanırım dünya artık uyanıyor. Bahsettiğimiz bankalar kalenin tepesinde oturuyor. Biz uyanmaya başlıyoruz ve kaleyi yavaş yavaş yok ediyoruz.
Tüm meselenin büyük ticaret baronlarıyla yeni bir imparatorluk yaratmak olduğunu anladım. Biz buna ''şiketokrasi'' diyoruz. Ama bunlar okulda öğretilmiyordu, hala da öğretilmiyor. Bunu kişisel tecrübemle öğrenmek zorunda kaldım. Bu işi yaparken anladım ki bu ülkeler verdiğimiz kredilerle yardım ettiğimiz falan yokmuş. Alında kendi işimize yarıyormuş. Özellikle de şu meşhur yüzde 1'lik hatta yüzde 0,00001'lik bir kesimi temsil eden zengin ailelerin menfaatine oluyormuş. Onlar bu ülkelerdeki insanlara yardım etmiyor aslında. Sadece şirketokrasi mantığıyla bu yüzde 1 ile işbirliği içerisinde olan birkaç insan bu işten kar ediyor.
Bunlar hiç öğretilmemişti. Görünenin arkasındakine bakmaya çalışarak bunları anladım."