HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı.
İftar programında konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, Müslümanların, meselelerini adalet temelinde çözmeleri konusunda bir irade ortaya koymaları gerektiğini belirterek "Adalet herkese hakkının teslim etmekse, hakkın tanımında anlaşalım." dedi.
"İçinde bulunduğumuz hali değiştirmediğimiz sürece bu halden çıkışın olmadığı biliyoruz"
STK temsilcileri, siyasi parti mensupları, basın mensubu ve yerli - yabancı pek çok aktivistin katıldığı program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük'ün selamlama ve teşekkür konuşmasından sonra bir konuşma yapan Yapıcıoğlu, geçen yıl, İstanbul'da verdikleri iftar yemeğini hatırlaratak, "İslam ümmetinin değişik milletlerinden, değişik kavimlerinden insanlar bir araya gelmiştik. O gün de temenni etmiştik. İslam ümmetinin içerisinde bulunduğu hazin durumdan bir an önce kurtulmasını niyaz etmiştik. Fakat maalesef İslam beldelerindeki karışıklıklar devam ediyor. Geçen yıl nispeten sakin olan ülkeleri de karıştırmak için yoğun çabalar var. Bizler, içinde bulunduğumuz hali değiştirmediğimiz sürece bu halden çıkışın olmadığı biliyoruz." ifadelerini kulandı.
"Bugün verilen bu fotoğraf ile bir mesaj, bir cevap verdik"
İftar programının başlangıcında okunan Kur'an-ı Kerim ayetlerinin Allah'ın ipine sımsıkı sarılmayı ve tefrikaya düşmemeyi emrettiğini aktaran Yapıcıoğlu, Müslümanlar olarak Allah'ın bu emrine kulak veremediklerini söyledi.
Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Ümmetin evlatları daha önce küfrün farklı şubeleri tarafından taarruza maruz kalırken maalesef İslam beldelerinin bazılarında da birbirlerine silah doğrultmaya başladılar. Maalesef İslam ümmetinin evlatlarının bazıları, İslam ümmetinin servetiyle alınmış silahları birbirlerine doğrultmaya başladılar. 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılın' emrine rağmen bazıları şeytanın kuyruğuna takıldı. Bazıları Amerika'ya, emperyalizme veya siyonizme, küfrün farklı şubelerine sarıldılar. Bazıları, ümmetin en aziz evlatlarından olan ve siyonistlere karşı direniş gösteren, Mısır'ın çağdaş firavunu tarafından zulme uğratıldığı halde ümmetin maslahatını önceleyen aziz kardeşlerimizi terörist ilan etme densizliğine düştüler. Listeler yayınladılar, ümmetin içerisinde bulunduğu bu halden şikayetçi olmuş ve bu halden çıkış için yoğun çaba sarf edenlere terörist demeye kalktılar. Bizler de belki burada, bugün verilen bu fotoğraf ile bir mesaj, bir cevap verdik bu çaba sahiplerine. Ümmetin azizlerini terörist ilan edenler er ya da geç ümmetin vicdanında, insanlığın vicdanında mahkûm olacaklardır."
"Siyonistlerin kuyruğuna değil Rabbimizin o kopmaz ipine sarılacağız"
Eskiden beri bu terör listelerini hazırlayan emperyalizmin nasıl bir oyun içinde olduğunu yakinen bildiklerini ifade eden Yapıcıoğlu, "Onlar kendi çıkarlarına çomak sokacak insanları her zaman böyle değişik yaftalarla, etiketlerle etiketlemişlerdir. Onların ne yaptığından çok bizler ne yapıyoruz veya neler yapacağız? Onlar bir işaret verdi, onlar bizden şikayet ettiler diye biz kardeşlerimize destek vermekten vaz mı geçeceğiz yoksa safları mı sıklaştıracağız? Biz gerçekten Rabbimizin bize emrettiği gibi emperyalistlerin, Siyonistlerin kuyruğuna değil de Rabbimizin o kopmaz ipine, 'Hablullah'a mı sarılacağız, yoksa şeytanın şerrinden muhafaza edileceğimiz zannıyla şeytanların büyüğüne mi sarılacağız?" şeklinde konuştu.
"Allah'a dayanacağız, sa'ye sarılacağız, hikmete ram olacağız"
Bu durumdan çıkışın sadece bir yolu olduğunu ve bu yolunda kardeşlik yolu olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "O yol temizlenme yoludur. O yol birbirimize sahip çıkma yoludur. Safları sıklaştırma yoludur. Allah'a dayanacağız, sa'ye sarılacağız, hikmete ram olacağız. Bundan başka bir çıkış yolu bilmiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Adalet herkese hakkını teslim etmek ise hakkın ne olduğu konusunda anlaşalım"
Kardeşliğin gerçekten tesis edilmesinin şartlarını Ramazan programları vesilesiyle gitti yerlerde tekraren söylediğini ve hariçten bu kadar saldırı varken Müslümanların kendi aralarındaki meseleleri sulh yoluyla çözmek zorunda olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Emperyalistlerin bizim iç meselelerimizi kendileri için kullanmalarını istemiyorsak bu meselelerimizi adalet temelinde çözme konusunda bir irade ortaya koymalıyız. Adalet temelinde, nasıl çözeceğimiz konusunda herkes farklı farklı şeyler söyleyebilir. Bunun için de biz bir öneride bulunuyoruz. Diyoruz ki; gelin şu hakkın tanımında anlaşalım. Adalet herkese hakkını teslim etmek ise, hakkın ne olduğu konusunda anlaşalım. En azından biz ehli kıble insanlar anlaşalım. Hakkın kaynağı batı merkezlerinde yazılan metinler, uluslararası sözleşmeler mi yoksa bizatihi isimlerinden biri 'Hakk' olan Allah mı? Bizleri insan olarak yaratırken doğuştan bizlere vermiş olduğu bazı haklar vardır ve hakkın kaynağı ilahidir diyoruz. Hakkın kaynağı ilahi değil de beşeri olarak kabul edilirse beşerin yazmış olduğu metinler hakkın kaynağı olarak alınırsa, o zaman metinleri kaleme alanlar canları her istediğinde ve güçleri yettiğinde onları değiştirme hakkını da kendilerinde görürler ve nitekim yapıyorlar. İşte basına düşen haberlerden birin de; 'Katar'lı Müslümanların Mescid-i Haram'a girmesi yasaklandı' şeklinde. Allah kitabında hazreti İbrahim'e hitaben insanları Hac etmeye çağır diyor. Allah'ın emrini O'na iman eden insanlar yerine getirirken, birisi de insanları bundan men etme hakkını kendinde görebiliyorsa burada bir problem vardır." dedi.
Yapıcıoğlu, konuşmasına devamla şöyle dedi: "Özellikle adaletsizliklerin mevcudiyetinden hareketle veya bu iddialarla bazı memnuniyetsizliklerin ve karışıklıkların olduğu memleketlere baktığımızda emin olun bu sorunların, hakkın tanımındaki keşmekeşlikten kaynaklandığını hep birlikte göreceğiz. Eğer hakların kaynağının ilahi olduğuna inanırsak, bu konuda anlaşırsak o zaman hiç kimse Hakk Teala'nın vermiş olduğu bir hakkı geri alma veya kısma ya da onun içini boşaltma şeklinde kullanılamaz hale getirme hakkını kendinde göremeyecektir. Sorunlarımızı Allah ve Resulüne, yani Kitab'a ve sünnete götürürsek çıkış yolumuzu çok kolay bulacağız."
"Ey İslam ümmeti açın gözlerinizi"
İslam ümmetinin şu anda gündüz ilerlediği yolda gözlerini kapattığı için gece olduğunu zanneden bir topluluk haline dönüştüğünü belirten Yapıcıoğlu, Allah'ın Müslümanların yolunu aydınlattığını ve ne yapmaları gerektiğini kendilerine ilahi bir emirle bildirdiğini söyledi.
Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle bitirdi: "Güneş doğmuştur, lakin bizler gözlerimizi kapattığımız için kendimize gece yapıyoruz. Karanlıkta yürüdüğümüz için yolumuzu şaşırdığımızı zannediyoruz. Ey İslam ümmeti! Açın gözlerinizi, diyoruz. Rabbim hem gözleri hem de kalp gözü açık olan, birbirlerine sıkıca kardeşçe kenetlenen ve sorunlarımızın çözümü için adaletten başka yol aramayan kullarından eylesin. Rabbim birlik ve kardeşliğimizi pekiştirsin. Üzerimizde ki bu musibetleri kaldırsın."