Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye'nin Filistin'e olan desteğinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde de devam ettiğini, bu desteği gelecekte de sürdüreceklerini bildirdi.
Kıran, video konferans yoluyla düzenlenen "Filistinlilere Yardım İçin İrtibat Komitesi Bakanlar Toplantısı"na katıldı.
Bakan Yardımcısı Kıran, burada yaptığı konuşmada, toplantıyı düzenleyen Norveç hükümeti ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e teşekkür etti.
Kovid-19 süreci boyunca, diyalog ve danışma kanallarının açık tutulmasının önem taşıdığını dile getiren Kıran, bu küresel sınamanın üstesinden gelinebilmesi için iş birliği ve dayanışmanın "olmazsa olmaz" nitelikte olduğuna inandıklarını belirterek, "Türkiye, bu amaca yönelik uluslararası çabalara katkıda bulunmak amacıyla kaynaklarını seferber etmiştir." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar 102 ülkeye ve 3 uluslararası kuruluşa tıbbi gereç ve malzeme yardımında bulunduklarını anımsatan Kıran, "Sınamalarla dolu bu süreçte, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın birçok vesileyle altını çizdiği gibi, Türkiye'nin Filistin'e olan desteği devam etmektedir. Bu desteğimizi gelecekte de sürdüreceğiz." açıklamasında bulundu.
Kıran, Kovid-19'la mücadelede, Filistin'e gönderilen 15 ton tıbbi malzemenin Batı Şeria ve Gazze'de dağıtıldığına işaret ederek, ilaveten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatlarıyla, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi'nin Gazze İslam Üniversitesi'ne devrini tamamladıklarını kaydetti.
Filistin Devleti'nin, "Stratejik Müdahale Planı"nın, salgının yayılmasını başarılı şekilde sınırladıysa da abluka nedeniyle mali durumun kötüleştiğine ve derinleştiğine dikkati çeken Kıran, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası toplumun Filistin Devleti ve halkına yardım etmek için desteğini artırması gerekmektedir. Türkiye bu amaçla, 5 milyon dolar tutarında ilave mali kaynak sağlayacaktır. Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz ve Filistin Devleti'nin kapasitesini geliştirmesi ve güçlendirmesine yönelik desteğimizi sürdüreceğiz."
"İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak planı, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir"
Kıran, ekonomik durumun iyileştirilmesi ve sağlık alanında yaşanan zorlukların aşılması çalışılmalarının bölgedeki krizin üstesinden gelmek için yeterli olmadığını vurgulayarak, "Diyalogun ön koşulu; uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına ve daha önceki anlaşmalara uymaktır." ifadesini kullandı.
Orta Doğu'da barış ve refahı sağlamanın yegane yolunun, İsrail-Filistin anlaşmazlığının adil, kapsamlı ve kalıcı çözümüne imkan sağlayacak iki devletli çözüm olduğunun altını çizen Kıran, "Anlaşmazlıkla ilgili en acil ve önemli sorun, İsrail hükümetinin Batı Şeria'yı ilhak planıdır. Bu plan, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir. Bu, iki devletli çözümün sonu anlamına gelecek ve Orta Doğu'da kalıcı barışa yönelik tüm umutları yok edecektir." dedi.
Kıran, uluslararası toplumun da büyük ölçüde İsrail'in ilhak planına itiraz ettiğine değinerek, "1948'den beri Filistin halkının en temel insan haklarının ihlal edilmesi ve Filistin halkına yönelik süregelen şiddet, uluslararası hukukun tek taraflı bir şekilde ihlal edilmesine neden olmuştur. Buna yasa dışı yerleşim faaliyetleri de dahildir." diye konuştu.
Bakan Yardımcısı Kıran, şunları kaydetti:
"Bu vesileyle, İsrail hükümetini bir kez daha yerleşim faaliyetlerini durdurmaya, hukuk ve insanlık dışı planlarına son vermeye çağırıyoruz. İsrail'in, Kudüs'ün statüsünü istismara yönelik hamleleri de endişe vericidir. Kudüs'teki dini mekanlar ve mabetler farklı inançlar için önem taşımaktadır. Bunlar insanlığının ortak mirasıdır. Kudüs'ün kutsiyetinin korunması tüm uluslararası toplumun görevidir. Uluslararası toplum, 1967 sınırları içinde, iki devletli çözüm temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti'nin kurulmasına desteğini sürdürmelidir. Türkiye bu amaca yönelik tüm uluslararası çabalara katkıda bulunmaya hazırdır."