Hırvatistan temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hırvatistan İslam Birliği Başkanlığı tarafından düzenlenen Hırvatistan'da İslamiyet'in resmi bir din olarak kabul edilmesinin 100. yıldönümü törenine katıldı.
"BİZİ BİRBİRİMİZE DÜŞÜRMEK İSTEYEN KESİMLER.."
Erdoğan burada yaptığı konuşmada "Farklı dinleri ve kültürleri Türkiye'nin bir hazinesi olarak görüyoruz. Bizi birbirimize düşürmek isteyen kesimler kendi karanlıklarında boğulacaktır." dedi.
"SORUNLARA TESLİM OLMAK YERİNE ZOR OLANI SEÇTİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti; “Buraya kuruluşuna öncülük ettiğimiz Medeniyetler İttifakı'nın 7. Küresel Formu'nu Bakü'de icra ettik. Bu girişim çatışma teorilerinin sıkça dillendirildiği, geleceğe dair umutların azaldığı, kıyamet senaryolarının gündemi işgal ettiği zor bir dönemde attığımız çok değerli bir adımdır. Sorunlara teslim olmak yerine zor olanı seçtik. Elimizi taşın altına koyarak İspanya ile bu girişimi başlattık. 2005 yılında attığımız bu küçük adım bugün dostlar grubundaki 145 üyesi ile küresel işbirliği platformuna dönüştü.
Girişimin kısa sürede elde ettiği bu başarı ve hüsnü kabul umutlarımızı taze tutmamızı, geleceğe güvenle bakmamızı da sağlıyor. Aramızda İslam dünyasının farklı coğrafyalarında, Avrupa ülkelerinden, Amerika'dan ve dünyanın birçok değişik ülkesinden misafirimiz bulunuyor. Her biriniz kendi ülkelerinizde ve toplumlarınızda önemli görevler, ağır mesuliyetler üstleniyorsunuz.
BİRLİK BERABERLİK MESAJI
Bulunduğunuz ülkelerde ayrıştıran değil, kaynaştıran olmanız, birlik ve beraberliği teşvik etmeniz çok önemli. Tasavvufta kesrette vahdet anlayışı var. Yani çoklukta birlik.
Bilhassa bu dönemde sizlerin liderliğine, katkısına ve özverili çalışmalarına çok büyük ihtiyaç var. Hoşgörü derseniz, siz diyalog derseniz, samimiyetle bir arada yaşama kültürünü savunursanız bizi birbirimize düşürmek isteyenler kesimler kendi karanlıklarında boğulacak.
Dinler arasındaki münasebetleri tarihin acı hadiseleri üzerinden okumak yanıltıcıdır, yanlıştır. Bugün artık acı olayları değil, bir arada yaşamaya dahil güzel örnekleri konuşmalıyız.”
