Dağlı'nın “Dera düştü sıra İdlib'e gelebilir” başlıklı yazısı;
Suriye'de 10,5 yıldır devam iç savaş süreci, Mart 2011'de ülkenin güneyindeki Dera kentinde valiye yönelik protestolarla başlamıştı.
Dera düne kadar İdlib'le beraber Suriyeli muhaliflerin son iki kalesinden biriydi.
O kale artık düştü.
Dera 2,5 aylık kuşatma ve ağır saldırıların ardından Esed rejiminin kontrolüne geçti.
Dera'da yaklaşık 80 bin sivil vardı.
Onların akıbeti ne olacak?
Dera kenti Ürdün ve İsrail'e sınır.
Bu insanlar Esed rejimi ve İran militanlarının gelişiyle kentten sürülüyor.
Ürdün'e gitmeleri zor, İsrail ise imkansız.
Diğer seçenek ise Suriye'nin en güneyindeki Dera'dan kuzeye İdlib'e yani Türkiye sınırına gelecekler.
Onlardan boşalan Dera şehri artık İran'ın denilebilir.
İran tıpkı daha önce Halep'te yaptığı gibi burayı da Şiileştirecek, kendine bağlı milisleri aileleriyle birlikte buraya yerleştirecek.
Yani İsrail'in burnunun dibinde İran olacak.
İsrail bu durumu baştan kabullenmese, Rusya ile ilişkilerini kullanarak, İran'ın Dera'ya yönelik baskınını durdurabilirdi.
Ancak yapmadı.
Bu da akıllara Dera sonrası bir başka planı getiriyor.
İsrail, Suriye sınırında Golan'da yaptığı ilhakın benzerini Dera'yı kullanarak, kendisine yakın Dürzilerin yaşadığı Kunaytra bölgesine yapabilir.
Böylelikle her ne kadar İran-Hizbullah tehdidi İsrail'e mesafe olarak bu kadar yaklaşmış görünse de, İsrail tampon bölge ve ilhak girişimleriyle arada kendine hem güvenli alanlar oluşturmuş olacak hem sınırlarını genişletmiş olacak hem de Suriye'nin önemli su kaynaklarında söz sahibi olmuş olacak.
Dera, Esed rejimi için açık olan iki defterden biriydi.
Bir diğeri İdlib.
Şimdi Dera'daki hesap kapandı.
Sıra muhtemelen İdlib'e gelecektir.
Türkiye açısından Dera'dan İdlib'e yönelik göç akını, İdlib'ten Türkiye sınırına yönelik göç akınını tetikleyebilir.
Dera'nın akıbeti yarın öbür gün İdlib'in de kapısını çalabilir.
Bu durumda İdlib'te yıllardır korkulan büyük katliamlara yol açabilecek saldırılar başlayabilir.
Bu da Türkiye'nin kaldıramayacağı ağır bir göç akınını sınırımıza taşıyabilir.
Türkiye 2017'den itibaren İdlib'te Esed rejiminin kafasındaki operasyonları, Rusya ve İran'la olan ilişkilerini kullanarak, Astana ve Soçi süreçleriyle durdurdu.
Ama o planlar hiçbir zaman çöpe atılmadı.
Sadece ertelendi.
Dera'nın düşmesinin ardından rejimin İdlib'e yönelmesi muhtemeldir.
Ankara, süreci okuyor.
Yapılabilecek diplomasi girişimlerini yapıyor olmalı.
Zira tam Dera düşerken, Suriye istihbaratıyla Bağdat'ta yapılması planlanan görüşmelere dair haberlerin medyada yer bulması, bunun işareti.
Haber7