Dolar

32,3936

Euro

34,6044

Altın

2.384,13

Bist

10.045,74

Delilleri çöpe atan profesörün cezası belli oldu!

Erzurum'da, FETÖ'ye yönelik soruşturmada gözaltına alınmadan önce delilleri yok etmeye çalışırken görüntüleri ortaya çıkan, Gülen ile görüşmek üzere ABD'ye gittiği belirlenen ve 'Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi imamı' olduğu öne sürülen eski öğretim üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Tanç hakkında 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-07-29 17:11:21

Delilleri çöpe atan profesörün cezası belli oldu!

Halil İbrahim Tanç'ın FETÖ operasyonları başladığı günlerde aceleyle çöpe attığı delilin de bir flaş bellek olduğu ortaya çıktı.

Gözaltına alınmadan önce bazı delilleri çöp kutusuna atarak yok etmeye çalıştığı belirtilen sanığın iş yerinde Gülen'e ait ses kayıtları, kitaplar, "Fetullah Gülen samimi" yazılı gazete parçası ve Gülen imzalı olan ve Tanç'a yazılan mektubun ele geçirildiği anlatılan iddianamede, Tanç'ın delilleri attığı çöp kutusundaki aramada ise üzerinde "Yeni Ümit İlimler ve Kültür Dergisi" ibareleri yazılı metal görünümlü USB ele ele geçirildiği aktarıldı.

TANIK BEYANLARI

İddianamede, Tanç'ın Bank Asya'daki hesabını 17/25 Aralık'tan sonra da aktif kullanmaya devam ettiği belirtilerek, "FETÖ/PDY üyeliği"nden hakkında soruşturma yürütülen E.A'nın tanık olarak beyanlarına da yer verildi. E.A'nın beyanında, İlahiyat Fakültesinden örgütün Saniye Hanım Yurdu'na ders vermeye ve sohbet etmeye giden erkek akademisyenler olduğunu, iki grup olarak yurda gelen bu kişilerin bir grubunda Murtaza K. ve Mehmet K. ile Tanç'ın bulunduğunu söylediği anlatıldı.

Tanık E.A, ifadesinde, Murtaza K, Mehmet K. ve Tanç'ın gerek fakültede gerekse örgütün yurdunda kalan herkes tarafından örgüt mensubu olduğunun bilindiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bu şahıslar örgütün talebiyle gelip bizlere ders anlatırlar ve bizlerle sohbet ederlerdi. Geldiklerinde kesinlikle Gülen örgütünden bahsetmezlerdi. Bana göre bu şekilde davranmalarının nedeni örgütün yurdunda kalan her öğrencinin cemaatçi olmamasından kaynaklanıyor çünkü eğer bu şahıslar yurda geldiklerinde sürekli örgüt veya Gülen'den bahsetselerdi muhtemelen örgüte mensup olmayan öğrencilerin tepkisiyle karşılaşacaklar ve bir daha yurda gelmeyeceklerdi." İddianamede, tanık olarak ifadesine yer verilen, başka bir soruşturmanın şüphelisi Y.K. de Tanç'ın fakültede "FETÖ" denildiğinde ilk akla gelen kişi olduğunu dile getirerek, "Tanç, son derece etkindi ve her faaliyette bulunuyordu. En çok kurban toplayanlardan biriydi. Burs ve haftalık sohbetlere katılırdı." beyanında bulundu.

İddianamede, savunmasına yer verilen Tanç da öğrencilik döneminde kaldığı üniversite yurtlarındaki yemeklerin midesine rahatsızlık vermesi nedeniyle istediği gibi yemek yapmak için arkadaşlarıyla evde kaldığını belirtti. Tanç, savunmasında şunları dile getirdi:

"Arkadaşlarımın kaldığı eve taşınmadan önce evin örgütün evi olduğunu bilmiyordum. Arkadaşlar, Gülen'e ait vaaz kasetlerini dinlemeye başladı. Ben de dinledikçe Gülen'in vaaz usulü hoşuma gitti ve öylece başlamış oldum. Fakülteden mezun olduktan sonra Erzurum'da yaşamaya devam ettim ve açılan bir sınava katıldım. Yüksek İslam Enstitüsüne asistan olarak girdim. Bu süreçte örgütün evlerinde kalan İlahiyat Fakültesinin talebeleriyle irtibatım devam etti. İlahiyat Fakültesinde okuyan öğrencilere örgütün evlerinde kalmaları, yurtlarına gitmeleri ve himmet adı altında örgüte yardımlarda bulunmaları, Zaman gazetesi, Sızıntı dergisine abone olmaları konusunda tavsiye ve telkinlerde bulundum. O dönem örgütün evinde kalmak, yurtlarına gitmek, Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisine abone olmak yasak değildi. Ben de bu örgüte olan sevgim nedeniyle öğrencilere bu konuda bazı zamanlarda tavsiye ve telkinlerde bulundum."

 

Haber Ara