Dolar

34,9424

Euro

36,6354

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Çin'e bakır yerine kaldırım taşı gönderen şebeke hakim karşısında

İsviçre merkezli bir firmanın, Türk şirketiyle anlaşarak İstanbul üzerinden Çin'e göndermek istediği 36 milyon dolarlık bakır külçeleri, kaldırım taşıyla değiştiren 16 kişilik dolandırıcılık şebekesi ilk kez hakim karşısına çıktı.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-11-26 19:34:52

Çin'e bakır yerine kaldırım taşı gönderen şebeke hakim karşısında

Mahkeme; Bora İbiş, Tayfur Gıcır, Orhan Mollaoğlu ve Çağır Koçoğlu'nun adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verdi.

36 milyon dolarlık dolandırıcılık davası Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, 12 tutuklu sanık ile 4 tutuksuz sanık katıldı. Sanık avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. “Aylardır suçsuz yere yatıyorum”

Tutuklu sanık Orhan Mollaoğlu savunmasında, iddianamede adı geçen hiçbir şirket ile ticaret yapmadığını inşaat ve metal ürünleri alıp sattığını ve ticari hayattan tanıdığı sanıklardan Muammer Karaman'ın bir gün dükkanına geldiği söyleyerek, savunmasına şu şekilde devam etti:

Muammer Karaman, bana biriyle görüştüğünü, kaldırım taşı alacağını ancak muhasebe sorunu çıktığını, benim almamı bu sayede ticarette yapacağımı söyledi. Ben de ticaret yapacağım diye kabul ettim. Bir gün geçtikten sonra benim firma bilgilerim verilmiş, fatura kesilmiş. Malı alan kişi, malı alıp götürmüş. Ben enayi yerine konuldum. Kaldırım taşı almadım, bir yere de vermedim. İddianamede benim paravan şirket olduğum söyleniyor. Dolandırıcılık olayı olmadan önce faal bir şirketim vardı. Paravan şirket değilim, kukla değilim. Aylardır suçsuz yere yatıyorum" dedi.

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Tayfun Gıcır da, "Araba tamir bakımı yaparım. Hasan Kayacıköse, dış hizmet alımlarında bir eksiklik yapıldığını, bu durumu aşmak için firma dışından birinin sorumluluk alması gerektiğini, karakola gidilerek ifade verilmesi gerektiğini söyledi. Bana iş yolluyordu, minnet borcuyla ben beyan yazdım, imzaladım. Çıkar yok. Hezayanla yaptığım bir şeydi. Kaldırım taşıyla ilgim yok, görmedim. 9 aydır tutukluyum, beni bu hengameden kurtarım, tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

Sanık Vedat Ulusoy da, hurda bakır alım satımı yaptığını, kardeşi Ferhat Ulusoy'un şirketinde pazarlama işleriyle ilgilendiğini, bu olay ile alakası olmadığını ve gümrük memurlarıyla ilgisinin olmadığını söyledi.

Sanıklardan Dursun Koçyiğit ise, sanıklardan Saime Koçyiğit'in eşi olduğunu, eşinin şirket sahibi olduğunu, kendisinin de işlerle ilgilendiğini belirterek, "Söz sahibi eşimdir. Kardeşim mağdur şirket ile ticari ilişki kurmuştur. 80-100 milyon dolar ticaretimiz olmuştur. Kaldırım taşıyla ilgili bilgim yoktur. Bu durumu gelen maillerden öğrendik. Ben sevkiyatın kaç parça halinde gerçekleştiğini bilmiyorum. 1-2 kere sevkiyat yükleme esnasında bulundum. Bu yüklemeler külçe bakır üzerineydi. Benim ilgili firmaya gönderilen kaldırım taşlarıyla ilgili bilgim yoktur. Mühürlenen konteynırların içinde bakır vardı. Herhangi bir kaldırım taşı görmedim" şeklinde konuştu. “Yanlış yüklendi”

Bir diğer tutuklu sanık Bora İbiş de, gümrük müşavirlik şirketinde çalıştığını, tutuklanmadan bir gün önce işten çıkartıldığını ifade etti. 2020 haziran ayında çalıştığı firmadaki ihracat sorumlusunun kendisini arayarak 2 konteynırın yanlış yüklendiğini ve malzemelerin gümrük sahasından geri çıkartılması gerektiğini söylediğini anlattı. Sanık İbiş, savunmasında "Müdür yardımcısı dilekçeyi okudu, ilgili memurları atadı. Bu dilekçeyi muayene memuruna götürdüm. Konteynırlar indirildi, açıldı. Konteynırlarda gri renkli büyük taşlar vardı. Tutanak sonrası konteynırlar gümrükten geri çıkarıldı. Çıkarılan 2 konteynır gümrük sahasına sonra yeniden getirilmiş. 9 aydır neden cezaevinde yattığımı bilmiyorum. Gümrük mevzuatını ihlal edecek bir şey yapmadım. Herhangi bir suça karışmadım" ifade etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Bora İbiş, Orhan Mollaoğlu, Çağrı Koçoğlu ve Tayfur Gıcır'ın adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verirken, diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmetti.

Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için ertelendi. İddianame

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" 11'er yıl 3'er aydan 33'er yıl 3'er aya kadar, hapis cezası talep edildi. Diğer sanıklar Saime Çokyiğit, Dursun Çokyiğit, Muammer Karaman, Orhan Mollaoğlu, Ferhat Ulusoy, Başak Yeşilbaş, Sinan Çokyiğit, Ufuk Çatalbaş, Tayfun Gıcır, Ramazan Öner ve Vedat Ulusoy'un "örgüte üye olma", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" suçlarından 9'ar yıl 3'er aydan 29'ar yıl 3'er aya kadar hapsi talep edildi. DHA

Haber Ara