ABD Başkanı Trump'ın ‘Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması'ndan sonra Filistinliler, Kudüs'e sahip çıkmak, haksızlığı dile getirmek için Batı Şeria, Kudüs ve Gazze'de protestolar düzenleniyor. Doğu'dan Batı'ya birçok ülkede artık direnişin sembolü İsrail askerleri tarafından yakalanıp gözleri bağlanarak götürülen 14 yaşındaki Filistinli genç Fevzi El-Junidi oldu. Modern Türk şiirinin önemli isimlerinden Cafer Turaç da bu görüntüden rahatsızlığını dile getirmek için sanata başvurdu, ‘Kalbim Sizin Olsun' adlı şiiri kaleme aldı.
Karar'dan Erkut Tezerdi'nin haberine göre şiirle ilgili görüşleri sorulan Turaç, şunları söyledi:
"AKLIMA OĞULLARIM GELDİ"
“Gazetelerde çıkan fotoğrafı, o güzelim çocuğu alıp götürdüklerini görünce, aklıma oğullarım geldi, Selman bir ay önce oradaydı. Kudüs'teydi. Belki bu gönülçelenle oturup konuşmuştu, belki ondan bir Filistin şarkısı dinlemiştir dedim. Birden kendi oğlumu görür gibi oldum orada. Çok etkilendim. Peygamber kokularının dolaştığı sokaklara indim. Ben Ortadoğu'yu merhamet salıncağı gibi görürüm. Ama orada yaşanan yıkımlar, işgaller yıllardır kalbimize işleyen acılardır. Bunları dile getirmek istedim şiirle.
DÜNYANIN BOŞ VERMİŞLİĞİNE İTİRAZ OLSUN İSTEDİM
‘Kalbim Sizin Olsun'la dünyanın boş vermişliğine bir itiraz olsun istedim. Görmezden gelinen yarayı hissettirdim. Şiir yazarken 14 yaşındaki çocuğun götürülürken yaşadığı travmayı düşündüm. Yapmak istediklerini, evini, evinden ayrılışını ve o yaştaki bir çocuğun direnişini düşündüm. Hayallerini, rüyalarını. Şiirde artık konuşmasının bir anlamının olmadığını, gözlerinin bağlandığını, susturulduğunu ve artık dünyanın konuşması gerektiğini söylemek istedim. Zaten o çocuğun emanet edeceği tek şey kalbiydi bize. Her şey gözlerimizin önünde yaşanıyordu. Böylelikle biz de bir şeyler söyleyebiliriz, kanayan yarayı sarabiliriz dedim. Çünkü o çocuk o topraklarda bize ancak kalbini bağışlayarak sesini duyurabilirdi. Onu da yaptı.”
Dünyanın Filistin'i neden görmediğini sorduğumuzda ise Turaç, şu yanıtı verdi:
“Emperyalistlerin kadim planları bunlar; hayatımızda hiç eksik olmayacak. Uygulama zamanları var, şimdi hangi bölümündeyiz bilmiyorum ama devam edecek. Bir yerlerde mağduriyet ve zulme uğrayan varsa masa üstünde bir senaryo hep vardır. Ve bu detaylıdır. Dünyada para babalarının, kara siyasanın gözünü çevirdiği ilk yer. Allah'ın vadettiklerini, unutmadan sesimizi yükseltmeliyiz çünkü gözyaşı onurdur hep kirlenen toprağa düşer. Bunun bahşettiğimiz kişiler için bir anlamı yok. Bizim içinse çok büyük anlamı var.”
Dünyanın neresinde bir zulüm varsa yazacağını ifade eden Turaç “Yıllardır tanık olduğumuz acıları şiirle ifade ediyorum. Bu zulüm yarın öbür gün dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşanabilir. Ve yüreğim hemen ona da kanar” dedi. Turaç böyle olaylarda şairlerin işleviyle ilgili “Kalemlerini mutlaka yollara, meydanlara taşımaları lazım. Çünkü bunlar yazılmazsa, tarihe not düşülmezse insan hatırlanmıyor. Onun için zulme uğrayanın ben de hakkı var, benim de ona sözüm olmalı. Şairler böyle hissetmeli” diye konuştu.
İşte Cafer Turaç'ın Fevzi El-Junidi isimli 14 yaşındaki Filistinliyi anlattığı o şiir:
KALBİM SİZİN OLSUN
Evden çıktım
ondört yaşındayım
gözlerim bağlı
adım sizin olsun.
Kış ortasında
merhamet salıncağından doğdum ben
ağladı cümle kapımız ben giderken.
Ekmeğime karapekmez çalmıştı annem
yıldızlar saysın diye beni.
Ondört yaşındayım gözlerim bağlı
Tur dağında parmak izlerini sildiler Ramallahlı Musa'nın
kış ortasında bölerek uykularımı.
Güvercinlerin gölgesi sulara düşsün diye çıkmıştım evden
Şeria ırmağında yıkansın diye Helâna
duvara dönsün de ağlasın diye İshak.
Dediler ki sınırtaşı kaldırmaz kalbyükünü
sınır ağlatır.
Atlarım, trenlerim olsun isterdim
nikâhım kıyılsın isterdim rüyalarımda Megarib kapısında.
Ondört yaşındayım
gözlerim bağlı
Beytüllahim kuyusunda
kış ortasında
incir ve zeytin dalları altında.
Kudüs'ün dokuz kapısına astım sesimi
Gözlerim bağlı
ondört yaşındayım
adımı unuttum, sustum dünyaya.
Kalbim sizin olsun.