Geçimsizlik yaşayan çift, aile mahkemesine müracaat ederek karşılıklı boşanma davası açtı. Mahkemede ifade veren kadın, davalı erkeğin çocuğuna hitaben, "Senin benden olmadığını düşünüyorum, senin yerinde olsam DNA testi yaptırırdım" demek suretiyle kendisine yönelik ağır ithamlarda bulunduğunu öne sürdü.
Erkek ise; kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu iddia etti. Her iki tarafı da eşit kusurlu kabul eden mahkeme, çifti boşadı. Kararı her iki taraf avukatı da temyiz etti. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, eşine ağır ithamlarda bulunan kocayı haksız buldu.
Yüksek mahkeme kararında, "Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin, eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Birden fazla kez ölümle tehdit ettiği ve ortak çocuğa 'Senin benden olmadığını düşünüyorum, senin yerinde olsam DNA testi yaptırırdım' demek suretiyle eşine ağır ithamda bulunduğu; davalı-karşı davacı kadının ise güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve eşine küfür ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. Davalı-karşı davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri bulunduğu halde; bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir." ifadeleri yer aldı.