Dolar

32,5727

Euro

34,8610

Altın

2.432,67

Bist

9.715,60

Batı Trakya Türk azınlığı yeniden gündemde! Okul açmalarına bile izin verilmiyor

Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklara mensup vatandaşların Lozan Antlaşması çerçevesinde kendi okullarına, ibadethanelerine, vakıflarına, hastanelerine ve basın-yayın organlarına sahip oldukları fakat Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığına davranış biçiminin, uluslararası insan hakları hukukunu ve çağdaş azınlık hakları standartlarını ihlal ettiği, Batı Trakya Türk azınlığının, Yunan hükümeti tarafından halen etnik azınlık olarak tanınmadığı hatırlatıldı.

2 Yıl Önce Güncellendi

2022-09-24 13:54:19

Batı Trakya Türk azınlığı yeniden gündemde! Okul açmalarına bile izin verilmiyor

TIMETURK ­­­| HABER MERKEZİ

Türkiye, Lozan Antlaşması kapsamında azınlık olarak tanımlanan gayrimüslim grupların Türkiye'de kendine ait kurumları olduğunu ancak Yunanistan'ın Batı Trakya Türk azınlığına karşı tutumunun çağdaş azınlık hakları standartlarını ihlal ettiğine vurgu yaptı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Yüksek Düzeyli Haftası marjında Genel Kurul Başkanınca düzenlenen Azınlıklar Bildirgesi'nin kabulünün 30'uncu yıldönümü konulu yüksek düzeyli toplantıda Türkiye'nin yaptığı beyanda Batı Trakya Türklerinin temel hak ve özgürlüklerine yapılan ihlaller dile getirilirken AB temsilcisinin Türkiye'deki Rum azınlığa yönelik iddialarına da yanıt verildi.

Türkiye'nin beyanında asırlardır hoşgörülü ve kültürel çoğulculuk mirasına ev sahipliği yapıldığı belirtilerek, "Ülkemiz, tarihin her döneminde zulümden kaçanlar için bir sığınak" ifadeleri kullanıldı.

TÜRK KELİMESİNİ KULLANMALARI BİLE ENGELLENİYOR

Avrupa'da mültecilere yönelik hoşgörüsüzlüğe de vurgu yapılan beyanda Türkiye'nin bu dönemde 4 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığı belirtildi.

Anayasanın da temel hak ve özgürlükleri güvence altına aldığına işaret edilen beyanda, Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklara mensup vatandaşların Lozan Antlaşması çerçevesinde kendi okullarına, ibadethanelerine, vakıflarına, hastanelerine ve basın-yayın organlarına sahip oldukları fakat Yunanistan'ın Batı Trakya Türk azınlığına davranış biçiminin, uluslararası insan hakları hukukunu ve çağdaş azınlık hakları standartlarını ihlal ettiği, Batı Trakya Türk azınlığının, Yunan hükümeti tarafından halen etnik azınlık olarak tanınmadığı, azınlık derneklerinde "Türk" kelimesini kullanmalarının dahi engellendiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yunanistan hakkında bu konuda 10 yıldan fazla süre önce verdiği ihlal kararlarının halen uygulanmadığı hatırlatıldı.

Türkiye'nin beyanında ayrıcı Yunan makamlarının Türk azınlığın haklarından tam anlamıyla yararlanmalarının önündeki tüm engelleri kaldırması gerektiği belirtilerek, AB temsilcisinin beyanında gündeme getirdiği, Ankara'nın Rum azınlığın korunmasına yönelik yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki asılsız iddiaları reddedildi.

OKUL AÇMAK İÇİN İZİN ALAMIYORUZ

Öte yandan Gümülcine Seçilmiş Müftülüğü Vaizi ve bir dönem Batı Trakya Azınlık Okulları Encümenler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Mehmet Emin Ahmet, Batı Trakyalı çocukların ana dilde eğitim hakkının engellendiğini ve daha üst sınıflarda öğretmen bulunamadığı gerekçesiyle Türkçe verilmesi gereken derslerin Yunanca yapıldığını söyledi. AA muhabirine Batı Trakya Türk azınlığının eğitim, günlük hayat ve siyasi temsille ilgili sorunlarını değerlendiren Ahmet, çalışmak için Avrupa'ya giden Türk soydaşlardan farklı olarak Batı Trakya'nın 800 senelik geçmişe sahip, yerli ve asli unsuru olduklarını söyledi.

Ahmet, Batı Trakya Türklerinin haklarının Lozan Antlaşması'yla güvenceye alındığına dikkati çekerek, sahip oldukları pek çok hakkın farklı şekillerde ihlal edildiğini dile getirdi. Azınlık okulu açma ve işletme hakkına sahip oldukları halde okul açmak için izin alamadıklarını ve müfredattaki pek çok değişikliğin iradelerinin dışında gerçekleştiğini anlatan Ahmet, şöyle devam etti:

"Bizim Yunanistan'daki okullardan farklı olarak azınlık okullarımız var. Azınlık okulları, iki dilli eğitim yapan ve iki farklı müfredatı olan ama tamamen azınlığa ait okullar demektir. Bu okulların idari ve eğitim kadrosu hem Yunan hem de Türklerden oluşmaktadır ama düzenleme geliştirmek, çağa ayak uydurmak için bazı dersler Türkçe müfredattan Yunanca müfredata alındı. Bazen bir düzenleme oluyor ve bakıyorsunuz 'Bu dersi branş öğretmeni verecek, işte sizde var mı? Yok. O zaman şimdilik Yunanlılar versin, sonra bakarız.' denilmiş ve kadro da gitmiş, bir daha da geri gelmemiş. Aleyhimize bir durum söz konusu."

Azınlık okulu idaresi veya veliler, Yunan öğretmenlerle sorun yaşadıklarında şikayetlerinin dikkate alınmadığını belirten Ahmet, "Milli Eğitim, çocukları taciz ettiği için, şiddet uyguladığı için şikayet ettiğiniz bir öğretmeni bir yıl sonra cezalandırmak yerine aynı okula müdür yapabiliyor." dedi.

Ahmet, azınlıkların kendi okullarında etkinlik yapmak istediklerinde de birçok bürokratik engelle karşılaştığını kaydederek, "Okul yararına, çocuklarımızın eğitimine de katkı sağlayacak bir program yapmak istediğimiz zaman okulun sahipleri olarak biz 'Tamam' diyemiyoruz. Devletin birimlerinden izin almak durumundayız. Biz kaçak bir şey yapmıyoruz fakat yasalarda belirtilmiş imkanları kullanamamak ve izin alınma şartını ortaya koyarken iyi niyetin olmaması bizi rahatsız ediyor." diye konuştu.

Haber Ara