Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ayçin Kantoğlu: 'İslam, mevcut insan bakiyesinden memnun değil'

Filistin hakkında uyarı ve hatırlatmalarıyla kamuoyunda dikkat çeken isim olan Çevirmen Ayçin Kantoğlu, çeşitli platformlarda Filistinli Müslümanları anlatmaya devam ediyor: 'İslâm, mevcut insan bakiyesinden memnun değil, kendisine yeni bir insan bakiyesi devşiriyor.'

1 Yıl Önce Güncellendi

2023-12-16 22:04:20

Ayçin Kantoğlu'nun geçtiğimiz gün Fikriyat'a verdiği "Filistin" röportajından bir bölüm:

Sizi çevirilerinizle birlikte tanıyoruz ama bu 25 dakikalık konuşmanız aslında bize çok önemli şeyler öğretti. Sizi daha yakından nasıl tanıyabiliriz? Ayçin Kantoğlu kimdir, neler yapıyor, neler yaptı?

Ayçin Kantoğlu: Çok teşekkür ederim, başa dönerek cevaplayayım. Gerçekten hepimiz sanıyorum Gazze gibiyiz. Nasılsın sorusunun karşılığı buna döndü gibi. Onlar kadar iyiyiz. Ancak olabildiğimiz bu. Şahit olduğunuz yirmi küsur dakikalık bir konuşmaydı. Gelen tepkilerden dolayı elbette hem onore oldum hem de ümitlendim. Büyük bir sıkışmışlığımızın ifadesine dönüştü. Tabii olarak da insanlar beni merak ettiler. Çünkü çok gördükleri bir yüz değildim. Oldukça duygusal da bir konuşmaydı sizin de malumunuz. Ondan sonra da beni takip ettiler. Sanal - sosyal mecralarda birtakım hesaplarım vardı. Çevirilerle alakalı açmıştım. Buraya teveccüh gösterdiler. Sonra bir tatsızlık oldu, hesaplarım tahmin ediyorum bu konuşma sebebiyle askıya alındı. Ama yenisini açtım. Yine oraya da teveccüh gösterdiler. Kendimle ilgili tabi insana sorulan zor bir sorudur kendini tarif et sorusu. Ama çok kısa olarak bir özetlemeye çalışayım. 1972 yılı doğumluyum. İstanbulluyum. İtalyan Lisesi mezunuyum. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirdim. Daha sonra çalışma hayatına atıldım. Bir yüksek lisans yapma arzusu belirdi ama kendi branşımda değil de edebiyat - sosyoloji gibi alanlarda çalışma tercihinde bulundum. İstanbul Üniversitesi'nde Antik Çağ Dilleri ve Kültürleri bölümünde Latince dilinde yüksek lisans çalışması yaptım. Emekliyim. Aslında çeviriye emeklilikte başladım diyebilirim. Önemli bir İtalyan düşünürün, İtalyanca dilinin babası olarak belirtilen bir ismin çok önemli bir eserini Türkçeleştirdim. Tanınmam da bu vesileyle oldu. Ama bu kadar geniş kitlelere ulaşmamın altında elbette Gazze konusunda memleketteki insanın aslında biraz sesi olan bir konuşmayı yapmış olmak vesile oldu, diyelim.

Entelektüel birikiminizi nasıl yükselttiniz, muhafaza ettiniz? Sanıyorum ki sadece yaptığınız kaliteli işlere odaklanan bir şahsiyetsiniz.

Ayçin Kantoğlu: Size bu duyguyu veren esas hususiyetin Türkçe olduğunu ifade etmek isterim. Yani benim ile ilgili halkın nezdinde oluşan her ne kanaat varsa ve bu kanaat kıymetli ise kullandığım Türkçe ile alakalı bir durum. Bunu çok duydum; daha sonra gelen tepkilerde, övgülerde. Genelde söze başlayanlar arı, duru bir Türkçe duyduk, doğru vurgularıyla konuşulan bir Türkçe duyduk dediler. Demek ki beni Türkçe anlattı. Hem nasıl biri olduğumu anlattı, hem sahip olduğum birikimi anlattı. Böyle olması da çok tabiidir. Biz şimdi burada üçümüz oturuyoruz. Her birimizin bir sureti var ama aslında burada konuşan şey Türkçedir. Sadece üzerindeki suretlerimiz var ve biz onun içinde var oluyoruz. Dolayısıyla çok insanın kendinden ayrıca hususi olarak özellikleri itibariyle tecrübeleri itibariyle bahsetmesine gerek kalmaksızın kullandığımız Türkçe sizi anlatıyor. Hani derler ya "insan dilinin altında gizlidir" diye belki onu hatırlamak icap eder. Çok teşekkür ederim. Yani hakikaten onore oluyorum bunu duyduğum zaman. Çünkü Türkçenin varlığı onunla birlikte hareket etmek imkânı size çok kapı açıyor. Kendinizi çok kolay ifade edebiliyorsunuz. Türkçede, Türkçe dilinde kendini kolayca ifade etmenin, boş konuşmamanın sırlı erleri oldu, yaşadılar. Yani bizim bu coğrafyamızda, bizim insanımızda çok konuşmak, boş konuşmak ayıplanan bir hâldir. Çok konuşanı sevmezler. Aksine az kelam ile çok sırrı aşikâr edeni, davasını az kelam ile doğru şekilde anlatanı överler. Bu babda aldığım bir övgü olarak da bunu kabul ediyorum. sizinle kurduğum bu samimi bağı Türkçeye borçluyum.

Gazze'de 21 bin şehit verdik ve hala orada insanlar var, hala katlediliyorlar. Kalan 2 milyon insan için neler yapabiliriz? Kalıcı çözümler nasıl üretebiliriz?

Ayçin Kantoğlu: Teşekkür ederim, ben tabi keşke uygulama imkanına sahip olabilsem. Yani 7 Ekim'den bu tarafa öyle sıkıntılı akşamlar, geceler ben de herkes gibi geçirdim ki balkonumda füze yapıp atmak mümkün olsa herhalde yapıp atmıştım. Ama tabi elimizin altında bir ordumuz yok, bizler ferdiz. Burada her ne kadar karşımızda bir cephe oluştu gibi gözükse de yalnız değiliz. Dünyanın her yerinde çeşitli dinlerden, ırklardan, dillerden insanlar kendi hükümetlerine karşı gelmek pahasına, ters düşmek pahasına, hatta kariyerlerini riske atarak olayın başından bugüne Gazze için ses çıkardılar. Sanıyorum insanlar arasında politikalar vasıtasıyla oluşmuş bu duvarları bir noktada aşmak lazım. Onlarla güç birliği yapmak lazım ve bilhassa onların oradaki sesini çoğaltmak lazım. Elbette ben Türkiye'nin Gazze'nin yanında yer alışını çok önemsiyorum. Ama daha fazlasına ihtiyaç var ve bir vatandaş olarak, bir anne olarak, bir Müslüman olarak bunu talep etmekten kendimi alamıyorum. Daha somut adımlar, İsrail'in mümkün mertebe yalnızlaştırıldığı, elinin kolunun, imkanlarının daraltıldığı, kesildiği somut adımları görmek istiyorum. Bunun için sabırla çağrılarımı yinelemeye devam ediyorum.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara