Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada tutuklu sanıklardan bazıları duruşmada hazır edilirken, bazı sanıklar da SEGBİS aracılığıyla katıldı. Suikast emrini örgüt hiyerarşisindeki üstünden alan ve Altıntaş'a iletilmek üzere kendi altında bulunan kişiye aktardığı iddia edilen sanık Ahmet Kılınçarslan, suçlamaları reddederek savunmasına başladı. FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında dava açıldığını ve Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince suçlu bulunarak 13 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldığını belirten Kılınçarslan, dosyasının istinaf aşamasında olduğunu söyledi. Kılınçarslan, Fizik bölümünden mezun olduğunu belirterek, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle kapatılan bazı özel okullarda görev yaptığını kaydetti. FETÖ ile irtibatı nedeniyle kapatılan Turgut Özal Üniversitesinde kariyer uzmanı olarak çalıştığını da anlatan Kılınçarslan, söz konusu okullarda örgütsel bir amaçla çalışmadığını, ekonomik nedenlerle çalıştığını savundu.
Büyükelçi Karlov suikasti ile bir bağının bulunmadığını iddia eden Kılınçarslan, "Cemaat olarak adlandırılan, yaşanan süreçte daha sonra adı yapı olarak nitelendirilen ve sonunda da terör örgütü niteliğine sokulan bu yapının içerisinde terör amaçlı bulunmadım. Ancak yaşanan süreçte ülkedeki Büyükelçi Karlov suikasti gibi en can alıcı olayların bile örgütle irtibatlandırıldığı kanaatindeyim. Ben suçsuzum, vicdanım rahat. Ancak bu suçlamaları bize itham edenlerin ahiretteki akıbetlerinin ne olacağını bilemiyorum. Ben hiçbir şekilde örgüt üyesi, örgüt lideri ve ya Karlov suikastinde görev alan biri değilim" diye konuştu.
Suikastı gerçekleştiren Mevlüt Mert Altıntaş'ı, Altıntaş'ın örgüt içerisindeki abisi olduğu belirtilen sanık Şahin Söğüt'ü ve kendisinin örgüt içerisindeki üstü olduğu kaydedilen sanık Murat Tokay'ı tanımadığını öne süren Kılınçarslan, "İsmi geçen kişilerden sadece Salih Yılmaz'ı tanıyorum. Oğlumu, 2014'de Ankara Batıkent'te bulunan Samanyolu Kolejine kaydettirmeye karar verdim. Bu karar doğrultusunda belirtilen koleje birkaç kez gidip geldim. Bu gidiş gelişlerimde bu kolejin müdür yardımcısı olarak çalışan Salih Yılmaz ile oğlumun kaydı nedeniyle birkaç kez görüşmem oldu. Görüşmem bundan ibaret. Ben, örgütten aldığım iddia edilen Büyükelçi Karlov'un öldürülmesiyle ilgili talimatları hiçbir şekilde kimseye vermedim. Benim bu olaylarla hiçbir irtibatım yoktur. Zaten Salih Yılmaz da beyanlarını benim de soruşturma aşamasında maruz kaldığım gibi maddi ve manevi baskı nedeniyle verdiğini söylemiştir. Tüm suçlamalardan ayrı ayrı beraatıma karar verilmesini talep ediyorum" şeklinde konuştu.
Sanık Ayşe Söğüt, FETÖ'ye üye olmadığını savunarak, hakkındaki suçlamaları reddettiğini söyledi. 2013'de davanın sanıklarından Şahin Söğüt ile evlendiğini ifade eden Söğüt, "Kendim ve eşimin herhangi bir şekilde örgütsel bir bağı yoktur. Bizler devletine ve kanunlara bağlı insanlarız. Devlet aleyhine hiçbir faaliyette bulunmadığım gibi küçük çocuğumu da devletine ve ülkesine bağlı bir evlat olarak yetiştirme çabasındayım. Kendim, terörün olumsuzlukları nedeniyle ailesi yaşadığı şehirden göç etmek zorunda kalan bir insan olarak 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişimini asla doğru bulmadım. Bu darbe girişimini lanetle kınıyorum. Terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı yargılanmak çok ağrıma gitmektedir" dedi.
Karlov suikastıyla ilgili davaya dahil edilmesinin ağrına gittiğini söyleyen Söğüt, "Olayı nefretle kınıyorum. Olayın aydınlatılmasını herkes gibi ben de istiyorum. Olayın aydınlatılmasıyla Büyükelçi Karlov'un ruhunun huzura kavuşacağına ve kendim ve eşimin de aklanacağına inanmaktayım. Eşimin Karlov suikastında yer aldığına inanmıyorum. Kendisiyle 5 yıldan beri evlilik nedeniyle aynı çatı altında yaşamaktayız. Kendisi bu aşamaya kadar bana sesini dahi yükseltmemiştir. Bu nitelikteki bir kişinin bir başka şahsın hayatına kastetmesi mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Altıntaş'ın FETÖ abisi olduğu belirtilen Söğüt suçlamaları reddetti
Mevlüt Mert Altıntaş'ın örgüt içerisindeki abisi olduğu ve Altıntaş'a suikast talimatını ilettiği belirtilen sanık Şahin Söğüt ise üzerine atılı suçlamaları reddederek, ne örgüt üyesi ne de örgüt yöneticisi olmadığını savundu. Söğüt, "Garson kod adlı gizli tanıktan elde edilen dijital materyallerdeki kanıtlar ve Salih Yılmaz isimli şahsın beyanlarının örgütle bağlantımın olduğunu gösterdiği iddia edilmekte. Aleyhe olan tüm bu hususları reddediyorum. Salih Yılmaz, mahkemenizde verdiği beyanda anlatımlarının baskı ve işkenceye dayanarak alındığına değinmiştir. Bu nedenle Salih Yılmaz'ın ifadelerinin delil olarak kullanılamayacağı kanaatindeyim. Garson isimli gizli tanıktan elde edilen SD karttaki beyanları kabul etmiyorum. ByLock kullandığım iddiasını reddediyorum. ByLock kullandığım iddia edilen hattı eşim adına kayıtlıyken kullandım" diye konuştu.
Altıntaş'ı tanımadığını savundu
Söğüt, şunları kaydetti:
"İddianamede Mevlüt Mert Altıntaş isimli şahsa Büyükelçi Karlov'un öldürülmesi ile ilgili talimat verdiğim iddia edilmişse de ben bırakın böyle bir talimat vermeyi bu kişiyi tanıdığıma dair dosyada hiçbir delil yoktur. Şahsımla ilgim bulunmamakla beraber Mevlüt Mert Altıntaş'ın da FETÖ'cü olduğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Mevlüt Mert Altıntaş'ın polis okulu öncesinde örgütle irtibatı olmadığı, polis okulunda da 17-25 Aralık sonrasında iddia edilen Burak Yusmak ile irtibatını kestiği, bağını kopardığına dair 100'ün üzerinde tanık bulunmaktadır. Ayrıca Garson kod adlı kişiden ele geçirilen SD kartta da 17-25 Aralık sonrası örgütle bağını kopardığı bilgisi bulunmakta. Belirtmek isterim ki Mevlüt Mert Altıntaş isimli kişinin FETÖ'cü olmaması beni ilgilendirmemekle beraber bu kadar tanık varken ve Garson kod adlı gizli tanıktan elde edilen SD karttaki bilgiler de bu yöndeyken iddia makamı neye dayanarak şahsı FETÖ'cü ilan edip benimle irtibatlandırmaya çalıştığını anlayamamaktayım."
Tahliye ve beraatını isteyen Söğüt'ün avukatının da savunma yapmasının ardından duruşmanın bugünkü celsesi tamamlandı. Davaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.