Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ANALİZ: Rusya kalbinden vuruldu, Avrupa'da savaş kapıda... Türkiye nasıl etkilenir?

22 Mart'ta Moskova'yı hedef alan terör saldırısına Rusya'nın vereceği karşılığın ne olacağı bekleniyor. Öte yandan saldırının uyandırdığı etkinin 3. Dünya Savaşı'na bir adım daha yaklaşıldığını düşündürürken Rusya-Avrupa savaşının kapıya dayandığı konuşuluyor... Peki Türkiye bu süreçten nasıl etkilenebilir?

9 Ay Önce Güncellendi

2024-03-25 13:13:57

ANALİZ: Rusya kalbinden vuruldu, Avrupa'da savaş kapıda... Türkiye nasıl etkilenir?

Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Moskova'da 137 sivilin ölümü, 100'den fazlasının yaralanmasıyla sonuçlanan terör saldırısının küresel ve bölgesel muhetmel etkilerini yazdı...

Prof. Öğün'ün "Kritik eşik aşıldı" başlıklı yazısından önemli bir bölüm;

Sıcağı sıcağına yapılan sorgulamalarında eylemi, para karşılığı olarak yaptıkları basit bir terör eylemi olarak göstermeye çalıştıkları anlaşılıyor. Tabiî ki bu hiç inandırıcı değil. İlk tartışılan husus, güvenlik ile alâkalı. Rusya'nın bir güvenlik devleti olduğu ve güvenlik tedbirlerinin savaş şartlarında en yüksek seviyede işletildiğini unutmamak lazımdır.

RUS GÜVENLİĞİ ZAAF MI GÖSTERDİ?

Diğer taraftan ABD gizli servisinin, hadiseden çok kısa bir zaman evvel Rusya'daki vatandaşlarına yaptığı, toplanılan yerlerden uzak durmaları yolundaki ikazlar hemen hatırlandı. ABD, bu hususta Rus gizli servislerini uyardıklarını beyan ediyor. Rus tarafı ise bunun belge ve bilgi aktarmaktan çok uzak olduğuna işaret ediyor. O zaman iki ihtimal var. Ya Rus güvenlik birimleri bunu ıskaladı yahut bilerek göz yumdu. Hangisi doğru, Allah bilir.

SAVAŞIN BİR ÜLKENİN KALBİNDE YAŞANDI

İkinci eksende hadisenin muhtemel neticeleri üzerine spekülasyonlar karşımıza çıkıyor. Olağan zamanlarda yaşanan terör hâdiselerinin kısa vadeli tesirleri olur. Kamuoyları terörü lanetler. Failler yakalanır, yargılanır; eylem tarihin siciline kaydedilir ve geçer gider. Ama Moskova eylemi olağan zamanlarda gerçekleşmiş bir hadise değil.

Bu eylem savaş halindeki bir devletin sınırları içinde, üstelik onun kalpgâhında yaşandı. O halde ilk akla gelmesi gereken husus bu eylemin savaşın yoğunluğunu ve çapını arttıracak bir tesir doğurup doğurmayacağıdır. Bence de esas mühim olan da bu. Aşağıda kendi düşüncelerimi bulacaksınız.

RUSYA NASIL BİR KARŞILIK VERECEK?

Rus devlet adamlarının verdikleri beyanatları esas alacak olursak, terörün Ukrayna ve onun arkasında duran Angloamerikan cephe ile bağlantılı olduğu iddia ediliyor. IŞİD'in bânisinin ABD olduğu; örgütün ABD'nin kuklası gibi çalıştığı artık ayan beyan biliniyor.

Diğer taraftan bu örgüte bağlı olduklarını ikrar eden teröristlerin yakalandıkları kaçış yolu da Rusların iddiasını destekliyor. Rusya, Putin ve Medvedev gibi en tepedeki kişilerin sert söylemleri üzerinden bunun intikâmının mutlaka alınacağına işâret ediyor.

Kalpgâhından vurulan Rusya'nın, buna muadil bir cevap vereceğini, Avrupa'nın, belki de ABD'nin bundan nasipleneceğini öngörebiliriz. Ama Rus devlet adamlarının yaptığı izahatların Rusya-Ukrayna savaşına daha doğrudan tesiri olacağı muhakkaktır.

Bu köşede, Rusya'nın sahada tekmil kapasitesini ortaya koymadığını birkaç defa vurgulamış olduğumu hatırlıyorum. Hadisenin ilk somut neticesi, Rusya'nın bu zayıflayan ve mevzi kaybeden Ukrayna'ya karşı baharda başlatması beklenen taarruzunda bugüne kadar kullanmadığı ve kullandıklarına göre çok daha öldürücü ve tahripkâr silâhlarının bir kısmını devreye sokacak olmasıdır.

RUSYA-AVRUPA SAVAŞI GELİYOR

Peskov, Ukrayna-Rusya savaşı için artık özel operasyon kavramını kullanmayacaklarını; bunun düpedüz savaş olarak muamele göreceğini ifâde etti. Meselenin sadece doz artırımı ile sınırlı olduğunu düşünmüyorum.

Rusya'nın savaş derken kastettiği Ukrayna değil; doğrudan Rusya-Avrupa savaşıdır. Bu, Weimar Üçlüsü'nün, tekmil müştemilâtıyla yakın zamanlarda üst üste yaptığı toplantılar ve Macron'un Ukrayna'ya asker göndereceği yolundaki açıklamalarla da bağlantılı. Yavaş yavaş bu savaşa yaklaştığımız anlaşılıyor.

Terör eylemi, muhtemel bir Avrupa-Rusya savaşının kritik eşiklerinden birisini kırdı. Putin'in, son seçimlerde arkasında büyük bir destek bulduğunu biliyoruz. Bu desteğin Moskova'daki terör saldırısıyla daha pekiştiği âşikârdır. Putin'in umûmî bir seferberlik ilân etmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu terör saldırısının, mevcut savaşın çapını büyütebileceği de anlaşılıyor. Putin, Ukrayna'da kendisine destek veren İran ve Kuzey Kore ile bağını sağlamlaştıracaktır. (İsrâil'den son zamanlarda yükselen Rusya'yı düşmanlaştıran çıkışlar tam da Rusya-İran ilişkilerinin derinleşmesine karşı bir itirazı ifâde ediyor). Ama daha mühimi Pasifik'te sıkıştırılan Çin ile bağını bundan sonra daha da kuvvetlendirecektir. Hint Denizi'ndeki son tatbikât tam da buna işaret ediyor.

KARADENİZ SAVAŞIN MERKEZLERİNDEN BİRİ

Moskova'daki terör hadisesini kuşatan ve onunla beraber düşünülmesi gereken husus muhtemel bir Avrupa-Rusya savaşının ana merkezlerinden birisinin kaçınılmaz olarak Karadeniz olacağıdır. Bu da doğrudan Türkiye'yi alakadar ediyor.

Evvela Kuzey Karadeniz'e bakalım. Rusya'nın askerî stratejisi Odesa'yı ele geçirmeye doğru evriliyor. Bu denkleme Transdinyester ve Moldova doğrudan giriyor. Artçı depremlerinin Balkanlar'a kadar hissedileceği muhakkak. Buna mukabil Rusya Abhazya'da yeni bir deniz üssü kuruyor.

ABD MONTRÖ'YÜ DELDİ

Buna mukâbil NATO, karada Dedeağaç'ı kullanarak yapacağı sevkiyat ve tahkimatlarla Bulgaristan ve Romanya'yı birer deniz üssü hâline getirmeye başladı. Bu Montreaux'yü delme ve by-pass etme operasyonudur. Demek ki Odesa bir kilit taşı.

Nihâyet Kafkasya üzerinden Doğu Karadeniz'e bakalım. Eğer Batı'nın Ermenistan'ı Rusya'dan koparma teşebbüsü başarıya ulaşır; Türkiye, Azerbaycan ve Türkiye arasında yüzü Batı'ya dönük bir barış sağlanırsa, Rusya'nın ve onunla beraber İran'ın buna müdahale etmesi kaçınılmaz olabilecektir.

MUHTEMEL 3. DÜNYA SAVAŞI VE TÜRKİYE

Tarih kitapları I. Umûmî Harp evvelinde Balkanlar'da gerçekleştirilen bir suikast ile başladığını yazar. Moskova'da yaşanmış olan terör hadisesinin III. Umûmî Harp için benzer bir işlev taşıyor olması ihtimâli çok da yadırgatıcı değil.

Bizim için esas mesele elbette ki Türkiye'nin buradan esenlikle çıkması. NATO'nun, başta Birleşik Krallık olmak üzere Türkiye'yi Bükreş 9'lusuna dâhil etmek arzusunu biliyoruz. Almanya'nın kurduğu Doğu Avrupa ve Balkanları içine alan Hava Savunma Sistemine girmemiz bunda başarılı olduklarını gösteriyor.

Diğer taraftan Türkiye'nin bugüne kadar uzak durduğu Rusya'ya karşı yaptırımları desteklemesini sağlamaya mâtuf Batı baskısı son zamanlarda artmış görünüyor. Diğer taraftan AB Vizyonunu diriltmek, F16'larla gönlünü almak, Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan “bahar havası”, Irak operasyonuna yeşil ışık yakıyor görünmek, iştah açıcı KYP'nin önümüze konması ilh, nihâi tahlilde Türkiye'yi yeniden fabrika ayarlarına çekmek için yapılıyor olmasın... Moskova terörünün kırdığı eşik bunları derin derin düşündürüyor…

Haber Ara