‘Koskoca' BATI'nın efsanevi ve küresel savunma örgütü, ‘galaktik ordu' gibi anlatılan silahlı akıl, önümüzdeki 10 yılın stratejik vizyonunu, ‘iklim, karbon salınımı, uzay, sibernetik açılımlara' yasladı. Bunlar önemsiz mi, değil ama NATO'nun işi, ruhu bu mu? Bir LBGT müfrezelerinin kurulması kaldı!..
Bu gerçekten NATO aklı mı? Atom bombası atılsa hamam böcekleri gibi hayatta kalan GLADİO'dan bu mu kaldı geriye? İngiltere, Almanya, Fransa, Türkiye gibi akıllar bu kofluğu görmemiş olabilir mi?..
Nitekim basın toplantısında bir gazeteci Biden'a; “Siz , ‘döndük, yanınızdayız' diyorsunuz, transatlantik ittifakı konsolide etmeye çalışıyorsunuz ama daha Ocak'ta parlamentonuz basıldı, Cumhuriyetçiler kadar Demokratlar da dağınık, arkanızda duruyorlar mı belli değil, Trump sahnede, neden müttefikleriniz sizin arkanızdan gelsin” diye sordu da, Biden'ın suratını görmeliydiniz!
Müttefikler yuttu diyelim, Çin, Rusya bu kadar içi boşluğu fark etmemiş olabilir mi?..
İşte bizim sümüklüler de Türkiye Batı'ya, Amerika'ya çıpalı kalsın için hem NATO'daki varlığımızı –oysa zaten orada duruyoruz ve Türkiye'nin ittifaktaki en rahat dönemi, haklarımızı niye tartışmaya açalım– hem de Batı'nın bu toplantıda çizdiği vitrini yere göğe koyamadılar. Oysa Batı gözümüzün önünde kötü hastalığın son evresi gibi eriyip gidiyor…
Düşmanları yok, ideolojileri yok, ortakları şüpheli, haliyle orduları da şüpheli. En ileri mottosu, bayat ‘insan hakları ve demokrasi' olan, çoktan tüketilmiş, kimsenin zerre güvenmediği moral kabuller olan birlik, vizyon belgesi değil vasiyetini yazmış gibi duruyor!..
Bir de bu değerleri ‘iyi davranış kodu' diye müttefiklerine şart getiriyor. Bir Allah kulu bu zırvalığa kulak asmaz. Bizim ezikler anca, “bu S-400'leri nereye koyacağız” diye akşam programlarında ömür tüketir/törpülerler. Oysa Ankara, S-400'lerin nereye konulacağını Biden'a söyledi, onlar da kabul etti!
Yine de.. Madem öyle.. Madem buz gibi gerçeklere ülkelerinin istikbalini satma pahasına gözlerini kapatan müstevliler/muhipler var, zirveler silsilenin gerçek yüzünü gösterelim…
G-7 dediğiniz, (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Kanada) Batı kulübünün kreması. Küresel ekonomi zeminli bir platform(du). Korkuyorlar. Dünün dünyasının uzaklaşmakta olduğundan endişe ediyorlar. Hegemonik üstünlüklerinin eridiğini görüyorlar ve dünya ekonomisindeki paylarını yitiriyorlar. Bu yüzden temsil gücü geniş G-20'yi kabul etmişlerdi. Travma sayabiliriz, yerlerini devretmeye yanaşmadılar.
Bu yüzden zirveler kendilerini güncelleme ve rakiplerine karşı küresel bir liderliğin üst çıtası olarak baştan tarif etme amacını taşıyordu. Hedefin tepe noktası Çin'di. Gelgelelim, G-7 üyeleri arasında Çin'e sefer düzenleme konusunda ayrılık var. Haklılar da; Çin dünya ekonomisinin itici gücüne dönüşmüş durumda…
Uzağa gitmeye gerek yok; Çin'in ‘Bir Kuşak Bir Yol'una alternatif bir projeyi hayata geçirme planını duyurdular. Devasa altyapı girişimi olarak Batı dünyası ortaklarına sunulacağı anlaşılıyor. Peki ama para?..
Hemen hepsi borca batmış durumdalar ve işe sıvanacak özel sektör, teşvik için sunulacak büyük krediler çekmekte tereddüt ediyor. Getirisini ve gerçekliğini küçümsüyorlar. Dahası, alternatif projenin ana hattı olacak Afrika ve Asya'da rekabet edecek tecrübeye/uzmanlığa da sahip değiller. Kaldı ki bunlara da gerek yok; Çin yatırımlarının şu ana kadar ki değerinin 4 trilyon dolar olduğu açıklandı. Acı gerçek dediğimiz bu. Var mı bu para? Karşılığı var mı? Kaç zamanda? Yok!..
İş Çin'le de bitmiyor. Rusya'yı ne yapacaksınız? Herkes, iki ülke arasında ittifak kurulamayacağını, kendi aralarında da stratejik rekabetler bulunduğunu, ABD'nin bu ayrılığı daha da kaşıyacağını söylüyor. Doğru. Fakat Pekin ve Moskova ittifak kurmalarının tehlikeli olacağını zaten biliyor. Tarihi tecrübelerle sabit. Ama küresel ve bölgesel çıkarları sık buluşuyor. BM Güvenlik Konseyi'nde kullandıkları oyların aynılığına bakın, anlarsınız!
Artık net, zirvede görüldü, G-7 ortakları ve ABD Çin'e nasıl davranılacağı konusunda anlaşmazlık içinde. Hele Berlin ve Paris, Çin'i düşman veya tehdit görmüyor. Bu hal ABD'nin Batı'yı derleme çabalarını çelmeliyor.
Sadeleştirelim, çarpıcılığı görülsün; Batı için para mı önemli yoksa ABD'nin insan hakları konusundaki şüpheli hassasiyeti mi? Ama illa kağıt üzerinde görmek istiyorsanız, zirveler başlamadan hemen önce AB, “Avrupa şirketlerinin Çin'e yatırımlarını kolaylaştıracak anlaşma için adım attıkları duyurdu'. Ha ABD'ye küfür etmişsiniz ha bu imzayı atmışsınız…
Yani ne AB ne G-7 ortakları ve ne de Çin, ne buradan ABD'ye pay vermek istiyorlar ne de ABD müdahalesinin işleri iyiye götüreceğini düşünüyorlar. Çin-AB ticareti trilyon dolar! Siyaseten de Batı açmazı kronikleşiyor. Avrupalılar, Çin-AB ekonomik bağlarının siyasallaşmasının çıkarlarına zarar vereceğini görüyorlar…
Yeni Şafak