Altınok'un “Faşizmin gülen yüzü” başlıklı bugünkü yazısı;
İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ geçen gün de İzmir'de bir kuyumcuda çekimdeydi.
Her zamanki sempatik üslubuyla dükkâna girip "Nerelisiniz" diye sohbete başlayan Özdağ, kuyumcudan "Suriyeliyiz" yanıtını alınca "Vatanına dönmek ister misin?" diye soruyor.
Adam gururla, gözlerinin içi gülerek "Hayır" diyor... "Ben Türk vatandaşıyım. Burada kalmak istiyorum..."
Fahri Gestapo pozları kesen adamı kuyumcudan kimliğini ve vergi levhasını isterken Özdağ da adamla tatlı tatlı konuşmaya devam ediyor...
Çekimi bitince de "Mustafa peki çok sevindim seni tanıdığıma, hayırlı günler" diyerek elini uzatıyor, veda ediyor. Hatta çıkarken de çırağın Türkçe'sini methetmeyi ihmal etmiyor.
Kuyumcu, Özdağ'ın kayda aldığı sohbeti "Bunlardan 900 bin tane var. Tehlikenin farkında mısınız?" diye paylaşıp hedef gösterdiğini görünce ne hissetmiştir acaba?..
"Adam yüzümüze güle güle..." diye söylenmiş midir dersiniz?
Ben şaşırmıyorum tabii... Zira resimlerini ve adreslerini yayınlayıp sahibi Suriyeli olan dükkânların kapısına kırmızı çarpı atma geleneğini sürdüren Özdağ'ın tarzına aşinayız.
Hatırlayanlarınız olacaktır... Geçtiğimiz günlerde röportaj yaptığım Afganlar da ziyaretlerine gelen Özdağ'ın "yanlarında başka dışarıda başka" konuştuğundan yakınmışlardı.
Hatta öyle ki, Ümit Bey'in tarzı bana Hitler'in güler yüzlü faşisti Luftwaffe generali Kesselring'i hatırlatıyor artık.
"Güler yüzlü Albert" lakaplı kasabın "Yabancı Alman vatandaşları"nı ölüme gönderirken bile sırıtmasının sebebi nevraljiymiş.
Nevralji, genelde yüz gibi baş bölgelerinde etkisi hissedilen bir sinir ağrısı hastalığı...
Sakın diyorum vekilimiz de kafadan hasta olmasın?
Zira bir vekilin, vergisiyle maaşını ödeyen, istihdam yaratacak kadar entegre olmuş vatandaşlarımızı ırklarından, dillerinden, inançlarından dolayı hedef gösterirken gülümseyebilmesi hiç normal, insani bir durum değil.
Düz faşist değilse tabii...
Sabah