Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan Öksüz'ün serbest bırakılmasına ilişkin iddianamede, Öksüz'ün hakimlik sorgusu ve ardından yaşananlara yer verildi. Buna göre, 17 Temmuz'u 18 Temmuz'a bağlayan gece merkez karakol komutanı şüpheli Erol Özdemir, şüpheli Başçavuş Zeki Çınkır'ı, nezarethanede bir hemşehrilerinin olduğunu söyleyerek, Adil Öksüz'ün yanına götürdü. Çınkır'ın, nereli olduğunu, ne iş yaptığını, rütbesinin ne olduğunu sorması üzerine Öksüz, öğretim üyesi olduğunu belirtti. Daha sonra Çınkır, şüpheli Hüsrev Arslan'a, Öksüz'ün sivil olduğunu anlattı. Bunun üzerine Arslan, Öksüz'ü bir daha çağırdı ve böyle bir ortamda ne gezdiğini sordu. Öksüz ise tarla bakmaya geldiğini kaydetti.
Öksüz, 18 Temmuz sabah saatlerinde Sulh Ceza Hakimliği kararıyla serbest bırakıldıktan sonra eşyalarını teslim aldı. Öksüz'ün elindeki yüksekliği 50-60 santimetre olan valiz ve içindeki eşyalar ile telefonları, Kazan İlçe Jandarma Komutanlığında görevli Başçavuş Zeki Çınkır tarafından tutanakla teslim edildi.
Teslim edilenler arasında Öksüz'e ait özel eşyaların yanı sıra kendisi tarafından jandarma karakoluna konulan GPS olduğu belirlenen cihaz da yer aldı.
AVUKATI DA ŞAŞIRDI
Bu arada şüpheli Çınkır, Adil Öksüz'e nasıl serbest bırakıldığını sordu. Öksüz, bu soruya cevap vermezken, Öksüz'ün avukatının buna şaşırdığını söylediği ifade edildi. Ayrıca, Öksüz ile Çınkır hemşehri olmaları nedeniyle birbirlerinin cep telefonu numaralarını aldı. Daha sonra Öksüz, avukatıyla adliyeden ayrıldı.
Öksüz, adliyeden ayrıldıktan 1-2 saat sonra Zeki Çınkır'ı cep telefonundan arayarak, nezarethanede kalan kemer ve saatini istedi. Çınkır, nezarethanenin kalabalık olması nedeniyle Öksüz'ü geri arayıp "Herkesin eşyaları teslim edildikten sonra seninkiler kalırsa teslim ederiz, gelip alırsın" dedi.
Tüm şüphelilere ait eşyalar adliye nezarethanesinin koridorundan alındıktan sonra içinde kol saati ve kemer bulunan bir poşetin burada kalması üzerine Zeki Çınkır, Adil Öksüz'ü telefonla aradı. Telefonun kapalı olması nedeniyle görüşme gerçekleşmedi. Aramadan yarım saat sonra bu kez Öksüz, Çınkır'ı aradı. Çınkır, Öksüz'e saatini ve kemerini adliyeden alabileceğini söyledi. Öksüz ise Sakarya'ya gittiğini, eşyalarını almaya gelmeyeceğini ancak birisini gönderip aldırabileceğini kaydetti. Buna karşın, Öksüz'ün eşyalarını almaya kimse gelmedi. Saat ve kemer, basında çıkan haberlerin ardından Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildi.
Saatin üzerinde Türk Hava Kuvvetleri logosunun bulunduğu, bunların dışında Öksüz'ün üzerinden ZTE 4G LTE marka GPS yer koordinat belirleme cihazı, 51 adet 200 lira, 36 adet 100 dolar, 11 adet 100 lira, 3 adet 50 lira, 1 Samsung Note 5 cep telefonu, bir Iphone 6 cep telefonu, 3 flaş bellek bulunduğu bildirildi.
Bunlara ilişkin tutanakların da Cumhuriyet Başsavcılığına basın yayın organlarında çıkan haberlerden önce verilmediği, bu eşyaların ve cihazların soruşturmada delil elde edilme imkanını ve delilleri ortadan kaldıracak şekilde Adil Öksüz'e Zeki Çınkır tarafından teslim edildiği belirtildi.
ADİL ÖKSÜZ YAKALANDIĞINDA KİM OLDUĞU BİLİNİYORMUŞ
Öte yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde kilit rol üstlendiği belirtilen firari Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasına ilişkin 28 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame tamamlanarak, mahkemeye gönderildi. İddianamede yer alan bilgilere göre; Adil Öksüz yakalandığında, FETÖ'nün 'mahrem imamı' ve 'hava kuvvetleri imamı' olduğu öğrenildi; ancak bu bilgi dönemin İstihbarat Şube Müdürü Alp Arslan tarafından üst makamlarla ve adli mercilerle paylaşılmayarak, Öksüz'ün serbest bırakılması sağlandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 'hava kuvvetleri imamı' Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasına ilişkin başlatılan soruşturmayı tamamladı. Ankara 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede 13'ü asker, 14'ü Emniyet Genel Müdürlüğü personeli ve 1'i Başbakanlık müşaviri olarak görev yapan toplam 28 şüpheli yer aldı.
İddianamede darbe girişiminin ardından 16 Temmuz günü darbecilerin Akıncı Üssü'nden kaçtıkları bilgisi üzerine Kazan İlçe Jandarma Komutanlığı ve Kazan İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri ve diğer kolluk görevlilerince darbeye teşebbüs eyleminde bulunarak, kaçan şüphelilerin yakalanması için 4'üncü Ana Jet Üssü çevresinde emniyet tedbiri aldıkları, bu kapsamda Kazan İlçe Jandarma Komutanı olan şüpheli Murat Bozdoğan'ın kaçan darbecileri arazide yakalamak üzere Kazan İlçe Jandarma Komutanlığı'nda ve Kazan Jandarma Kışla Karakolu'nda görevli personeli görevlendirdiği anlatıldı.
İddianamede, ayrıca Erkan Külah, Abdülsamet Gürler ve Serkan Çoraplı'nın bir ekip oluşturduğu ve yakalanan 29 şüphelinin peyderpey jandarma karakoluna getirildiği anlatıldı.
İLK İFADELERİNİ JANDARMA DEĞİL, POLİS MEMURLARI ALDI
Aralarında Adil Öksüz'ün de bulunduğu 29 şüphelinin mülakatlarının jandarma görevlileri tarafından yapılmayıp, şüpheliler Serter Koçak, ÿÖmer Doğan ve Erhan Cihangir tarafından yapıldığı anlatılan iddianamede, şöyle denildi:
"Akıncılar Üssünden kaçan darbeye teşebbüs eden şüphelilerin yakalanıp peyderpey kışla jandarma karakoluna getirildikten sonra kışla jandarma karakolundan dışarıdan 20-25 kişi civarında resmi kıyafetli polislerin yine resmi polis araçlarıyla geldikleri, ÿSerter Koçak, Ömer Doğan ve Erhan Cihangir'in ise 16 Temmuz ÿtarihinde öğleden sonra kışla jandarma karakoluna sivil bir araçla geldikleri, geldikten sonra şüphelilerle ilgili mülakat yapmaya başladıkları ve bu mülakatların jandarma kışla karakolunun bahçesinde karakol binasının yan tarafından devam ettiği"ÿ
ADİL ÖKSÜZ'ÜN KİM OLDUĞUNU SORMUŞ
Darbe girişimi gecesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bombalanması nedeniyle istihbarat şubenin görevini yerine getiremediği, bu nedenle Adil Öksüz'ü sorgulayan şüpheli Serter Koçak'ın mülakat esnasında Adil Öksüz'e kimliği hakkında sorular sorduğu, Öksüz'ün şüpheli tavırları üzerine daha önceden Elazığ'da birlikte görev yaptığı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli Bilge Kağan Aksoy'u cep telefonundan aradığı belirtilerek, "Bilge Kağan Aksoy tarafından telefonla Serter Koçak'a, Adil Öksüz'ün FETÖ'nün mahrem imamı olduğu bilgisini aktardığı, bu bilgi aktarımını 16 Temmuz tarihinde henüz adli makamlara çıkarılmadan önce öğleden sonra yaptığı belirlenmiştir" denildi.ÿ
HERKESİN DUYACAĞI SESLE ÖKSÜZ'ÜN 'MAHREM İMAM' OLDUĞUNU SÖYLEDİ
İddianamede; Serter Koçak'ın, Adil Öksüz'ün FETÖ'nün mahrem imamı olduğunu öğrenmesi üzerine Kışla Jandarma Karakolu'nun bahçesinde bulunan görevlilerin ve darbeye teşebbüs eyleminden dolayı yakalanan şüphelilerin de duyacağı bir sesle Öksüz'ün FETÖ'nün mahrem imamı olduğunu söylediği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Bu şekilde Adil Öksüz'ün FETÖ'nün mahrem imamı olduğu Cumhuriyet Başsavcılığına sorgusu için getirilmeden önce öğrenildiği, ÿSerter Koçak'ın Adil Öksüz'ün FETÖ'nün imamı olduğunu bahçede bulunan herkes tarafından görülecek ve duyulabilecek şekilde Öksüz'e, "İmamsın oğlum, bundan sonra sen bizdesin, seninle daha sonra özel ilgileneceğim" diye söylediği, yine Koçak'ın diğer şüphelilere dönüp: "Bu sizin imamınız, size emirleri bu getiriyor. Koskoca albay olmuşsunuz şu adamdan emir alıyorsunuz, görün işte halini", "Bu gördüğünüz kişi sizin üstlerinize akıl hocalığı yapan kişi budur işte, sizin üstlerinize bu akıl veriyor", "Görüyor musunuz imamınızı? Bu sizin imamınız, emirleri bundan alıyorsunuz. Gelsin kurtarsın, kurtarabiliyorsa sizin Fetullahınız", "Bu buranın imamı, ben öğrendim sizin büyüklerinize akıl hocalığı yapan, emirleri veren bu", "Bu gördüğünüz kişi sizin üstlerinize emir ve akıl veren imamıdır, hava kuvvetleri imamıdır" şeklinde beyanlarda bulunduğu, bahçede bulunanlar tarafından duyulduğu ve öğrenildiği"ÿ
BİLGİYİ ÜST AMİRİYLE PAYLAŞTI
İddianamede, Serter Koçak'ın bu bilgiyi üst amiri olan Gökhan Yücel'e ilettiği, Yücel'in de aynı saatlerde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olan Alp Arslan'a bilgiyi ilettiği ayrıca Gökhan Yücel'in, FETÖ ile mücadele konusunda görevli Başkomiser Mehmet Akbaş'ı da telefonla arayarak, bilgilendirdiği anlatıldı.
İddianamede, Öksüz'ün sorgusu için cumhuriyet başsavcılığına getirilmeden önce FETÖ'nün imamı olduğunun, darbeye teşebbüsten yakalanıp, Kışla Jandarma Karakolunda bulunan darbeye teşebbüs eyleminin şüphelileriyle mülakat yapan Serter Koçak, Ömer Doğan ve Erhan Cihangir ile bu polis memurlarının amirleri pozisyonunda olan Gökhan Yücel, Mehmet Akbaş ve Alp Arslan tarafından öğrenildiği; ancak şüpheli Alp Arslan'ın bu bilgiyi üst amirlerine, il emniyet müdürü, il valisine, il emniyet müdürlüğünün adli birimine, terörle mücadele şube müdürlüğüne ya da cumhuriyet başsavcılığına iletmediği anlatıldı.
İddianamede, şüpheli Alp Arslan'ın ifadesinde böyle bir bilginin kendisine iletilmediğini ya da hatırlamadığını söylediği; ancak Mehmet Akbaş ve Gökhan Yücel'in ifadelerinin Arslan'ı yalanladığı anlatıldı.