Dolar

34,8759

Euro

36,7527

Altın

3.039,68

Bist

10.139,61

28 Şubat dönemindeki üniversite yıllarını anlattı!

28 Şubat mağduru Hacer Şenocak Akbilek, başörtü ile okuyabilmek için yaşadıklarını paylaştı.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-02-28 10:08:50

28 Şubat dönemindeki üniversite yıllarını anlattı!

TIMETURK|HABER MERKEZİ
MERVE KURBAN ARSLAN

28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararın ardından Türkiye'de "post-modern darbe" olarak adlandırılacak sürece start verildi.

"Bin yıl süreceği" iddia edilen bu süreçte on binlerce insan mağdur edildi.

Bu mağdurlardan biri de Hacer Şenocak Akbilek idi...

28 Şubat sürecinde yaşananlardan ders alınması ve gelecek nesillerin kayıtsız kalmaması için bunların aktarılması gerektiğini vurgulayan Şenocak Akbilek, üniversite yıllarında hayallerine vurulan darbeyi Timetürk'e anlattı.

"Bugünün kıymetini bilelim ki o günler bir daha yaşanmasın" diyen Şenocak Akbilek'in anlattıkları şöyle;

"EN BÜYÜK HAYALİM ÖĞRETMEN OLMAKTI"

"En büyük hayalim öğretmen olmaktı. Ben İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Asım'ın neslinin bekası için çalışmak düşüncesi mesleğimi belirledi. Mesleğimde karar kılmıştım ama hangi üniversitede kavuşacaktım bu hayalime...

28 Şubat kararları açıklanmış, zehri adım adım milletin üzerine yayılıyordu. Üniversiteler içinde ilk yasak sesleri İstanbul ve Ankara'dan geliyordu. Anadolu üniversitelerini yazarsam fakülte yönetimleri halktan da çekinir, başörtüsü yasağını çok rahat uygulayamaz diye düşünüyordum. Nerden bilebilirdim ki 19 Mayıs Üniversitesinin 28 Şubat kararlarını tavizsiz uygulayan sayılı üniversitelerinden biri olacağını…

"OKULA GİRİŞİMİZ YASAKLANDI"

Tam 20 yıl öncesine döndüğümde... Üniversitedeki öğrenciliğimin ilk yılı yasakların ne zaman bize de sirayet edeceği korkusuyla geçti . İkinci sınıfın başında artık fakültenin giriş kapısından içeri alınmıyorduk.

"MESCİDİN CAMINDAN ATLAYARAK OKULA GİRDİK"

Giriş kapısından giremeyince biz de okulun arkasındaki inşaat halindeki ek binanın içinde kullanılan merdiveni omuzlayıp mescidin camına dayayarak içeri girmeye başlamıştık.

Daha önceden birbirimizi tanımadığımız arkadaşlarımızla bu mescitte kardeş olduk. Birbirimize yardım ediyorduk merdiveni çıkarken kitaplarımızı tutuyor, güvenlik gezdiği için arkamızı kolluyorduk.

"BAŞÖRTÜLÜ AVI VARDI"

Başörtülü avına çıkmışlardı aldıkları emir gereği. Merdiveni çıkması kolaydı ama aşağıya atlaması... Çok zordu.

"KÖŞE KAPMACA OYNARDIK GÜVENLİKLE"

Güvenlikle adeta köşe kapmaca oynuyorduk. Sanki hırsızlık yapmıştık, birini öldürmüştük. Unutamam o korkulu kaçışları. Geceleri de rüyalarımızda yaşıyorduk günün gerginliğini.

"DERSLERE GİRİP BİZİ ÇIKARMAYA BAŞLADILAR"

Ilımlı hocalarımızın dersine girince sıkıntı yoktu. Böyle hocalar dersime girene ben çık diyemem diyordu. Zaten diğer hocaların dersine hiç giremiyorduk. Birkaç hafta böyle sürdü. Sonra sınıflara girip dersin ortasında bizi çıkarmaya başladılar.

"BÜTÜN MÜCADELEMİZ OKUMAK İÇİNDİ"

Tüm gizli girişlerimiz kapatıldı. Bütün bu mücadele sadece okumak içindi. Bir de diyorlardı ki dindarlar kızlarını cahil bırakıyor. İşte okumak istiyoruz çekilin önümüzden…

"DİRENDİK"

Her sabah dersimiz olsun ya da olmasın sabah okulun önünde toplanıyorduk ve oturuyorduk sessizce gece geç saatlere kadar. Aynı görüşten olmadığımız birçok arkadaşımız da bizimle derse girmiyor bize destek oluyordu. Başı açığı, kapalısı, sakallısı sakalsızı, safımız aynıydı. Zulmün karşısındaydık…

"BAZILARI BAŞÖRTÜLERİNİ OMUZLARINA İNDİRDİ VE..."

Zulme karşı direnişe katılmayan ablalar gözümüzün önünde başörtülerini boyunlarına indirerek fakülteden içeri girmeye başladılar. Emir büyük yerdendi(!)Direnmeyin…

Hocalardan duyduğum hakaretler, gördüğüm bu acı manzara kadar kalbimi incitmemişti.

"HER ŞEY ZULMÜN LEHİNEYDİ"

Türkiye genelindeki el ele eylemlerimiz bir sonuç vermemiş, uzaklaştırılmıştık eğitim –öğretim yaşamımızdan. Ara vermek zorunda kalmıştım. Sayı olarak çoktuk ama gücümüz yoktu. Çığlıklarımıza ses veren yoktu. Her şey zulmün lehineydi.

Fakülteye geri döndüğümde hala zulmü uygulayanların borusu ötüyordu. Tüm dersleri vermiştim. Çıkış işlemleri için bölüm başkanının imzası kalmıştı.

"MEZUN OLMAYAYIM DİYE GEÇTİĞİM DERSTEN BIRAKTI"

Zulmüyle nam salmış bölüm başkanı beni ismimden tanımış, yüzüme sertçe bakarak ve sesini yükselterek “Hacer Şenocak, sen bu bölümden mezun olamazsın, seni mezun etmem! Ben biliyorum ki ben buradan bir Hacer mezun edersem sen buraya bin Hacer göndereceksin.” dedi.

Vermiş olduğum dersi kendisinden almam gerektiğini söyledi ve o dersin notunu geçersiz sayarak tek ders sınavına çağırdı. İyi bir notla geçtiğim bir dersten yeniden sınava girmemi söylüyordu. Biliyordum ki benim o sınava girmem uzun yıllar daha mezun olamamamdı…

Evraklarımı alıp başka bir bölüm başkanına götürdüm ve durumu anlattım. "Bekle" dedi ve evrakları dekana götürdü. On dakika sonra dekanın odasından beni mezun etmeyeceğini söyleyen bölüm başkanının suratı kıpkırmızı, kapıyı çarparak çıktığını gördüm.

"MEZUN OLDUM"

Hoca elinde evraklarımla geldi. “Hayırlı olsun “dedi.

"BİN HACER'LER YETİŞTİRMEYE AND İÇTİM"

İşte o gün and içtim; 'Bin Hacer'ler' yetiştirmeye…

ŞİMDİ ÖĞRETMEN

28 Şubat döneminde yaşadıklarını hiç unutamayacak olan Hacer Şenocak Akbilek'in hayalleri biraz sekteye uğrasa da gerçek oldu. O şimdi bir öğretmen...

 

Haber Ara