Dolar

32,4135

Euro

34,7586

Altın

2.401,54

Bist

10.208,65

Albert Camus’ye göre seyahatin faydaları

Seyahati zor ama öğretici bir deneyim sayan ve “Seyahat etmenin insana haz veren bir yanı yoktur. Haz bizi kendimizden uzaklaştırır, seyahatse bizi kendimize geri getirir,” diyen Fransız yazar Albert Camus, ABD ve Güney Amerika seyahatlerinde tuttuğu notları küçük bir kitapta toplamıştı.

1 Yıl Önce Güncellendi

2023-03-05 12:33:43

Albert Camus’ye göre seyahatin faydaları

Fransız yazar Albert Camus, 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak, Rudyard Kipling'den sonra bu ödülü kazanan en genç yazar olmuş, ödülü aldıktan üç yıl sonra da bir trafik kazasında ölmüştü. Hayatı boyunca varoluşçulukla ilgilendi ve temsilcileri arasında Samuel Beckett ve Eugene Ionesco gibi devlerin de bulunduğu absurdizm akımının öncülerinden sayılmıştı. Yabancı, Veba, Düşüş, İlk Adam, Sürgün ve Krallık ve ölümünden çok sonra yayımlanan Mutlu Ölüm en önemli yapıtlarındandır.

Ama biz onu bu sayıda daha minör yapıtlarından biriyle, eni konu ince ve alçakgönüllü bir kitap olan Yolculuk Günlükleri ile anacağız.

Yolculuk Günlükleri, yazarın 1946-40 yılları arasında, yani II. Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde Amerika Birleşik Devletleri'ne ve Güney Amerika'ya yaptığı seyahatlerde tuttuğu iki defterden oluşuyor. Salt seyahat anıları yok bu defterlerde, edebiyat üzerine görüşleri, yazmakta olduğu kitaplarla ilgili notları da var. Birinci bölümde Amerika'yı keşfederken önce merak, heyecan ve hayranlığını görüyoruz, sayfalar ilerledikçe bu duyguların yerini derin bir hayal kırıklığı alıyor ve Camus'nün yazdıkları bir çeşit sistem eleştirisine dönüşüyor. İkinci bölümdeyse birkaç yıl sonra yaptığı Güney Amerika seyahatini okuyoruz. Bu kez karşımızda hasta bedeni ve sıkıntılarıyla boğuşan, insanlardan uzak duran yorgun bir Camus var ve kitap daha içsel, daha felsefi bir hal almış.

Albert Camus, yolculuğun zor ama öğretici bir deneyim olduğuna inanıyor. Ona göre seyahat etmeyi değerli kılan şeyse temelde korku. “Seyahatteyken, yani memleketimizden uzaktayken hepimiz an gelir belli belirsiz bir korkuya kapılırız, içimizde eski alışkanlıklara geri dönmek için içgüdüsel bir arzu kabarır. Seyahatin en belirgin faydası budur,” diyor kitabın bir yerinde. “Artık aynı anda hem çok kararlı hem de savunmasız haldeyizdir, öyle ki en ufak bir dokunuş bizi varlığımızın derinliklerine kadar ürpertir. Bir ışık seli duruyordur karşımızda ve o ışık seli aslında sonsuzluğun ta kendisidir. Haz için seyahat ettiğimizi söylememeliyiz bu yüzden. Seyahat etmenin insana haz veren bir yanı yoktur, bana göre seyahat etmek bir tür ruhsal sınavdan geçmektir. Kültürden anladığımız, en mahrem duyumuza dair – sonsuzluk duyusuna dair – alıştırma yapmaksa eğer, kültür için seyahat ettiğimizi söyleyebiliriz. Haz bizi kendimizden uzaklaştırır, seyahatse bizi kendimize geri getirir.”

Gülenay Börekçi

egoistokur

Haber Ara