TIMETURK | HABER MERKEZİ
Geçtiğimiz Temmuz ayında Seçilmiş İskeçe Müftüsü Ahmet Mete'nin vefat etmesi sonrası Yunanistan yeni bir planı devreye soktu…
1984 yılında Yunanistan'ın Lozan Anlaşmasına aykırı bir şekilde Rüştü Ethem'i Gümülcine Müftüsü olarak atamasıyla başlayan Batı Trakya'daki Müftülük sorununda Yunanistan krizi tırmandıracak bir adım daha attı. Yunanistan Parlamentosu, müftülüklerin işleyişine ilişkin yeni yasal düzenlemeleri hayata geçirdi.
Düzenlemede ‘Trakya'daki Müftülüklerin Modernleştirilmesi' başlığı altında müftülüklerin organizasyonu ve çalışması, müftülüklerin konumu ve durumu ile müftülüklerin yetki hükümleri başlıkları altında müftülüklerin statüsü ve işleyişine dair hükümler yer alıyor.
Türk azınlık tepkili
Karara ilk tepki İskeçe Seçilmiş Müftülüğü'nden geldi. Müftülükten yapılan açıklamada, müftülüklerin işleyişiyle ilgili Yunanistan Parlamentosunda onaylanan yeni yasal düzenlemeye şiddetle karşı olduklarını ve Batı Trakya Türk azınlığının kendi müftüsünü seçme hakkını görmezden gelen bu yasayı kınadıklarını bildirdi.Müftülüğün internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, söz konusu yasal düzenlemenin "kabul edilemez" olduğu vurgulandı.
Açıklamada, Yunanistan devleti ve hükümetinin çeşitli bahanelerle azınlık okullarını kapatma girişimlerine atıfta bulunularak, söz konusu girişimlerin insan hakları ve çoğulcu demokrasinin hilafında eylemler olduğunun altı çizildi.
Söz konusu düzenlemede Yunanistan'ın Batı Trakya Türk azınlığın kendi müftülerini seçme hakkı konusunda herhangi bir iyileştirme yapmadığına dikkat çekilen açıklamada, "İskeçe Müftülüğü olarak söz konusu yasayı şiddetle kınıyor ve haklı mücadelemize karşı yapılan tüm müdahaleleri dile getirmekten vazgeçmiyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Yunanistan'da Müftülük sorunu nedir, neden tartışılıyor?
Lozan Anlaşması ile azınlıklar, kendi din işlerini Yunan Yönetimi'nden bağımsız olarak organize etme ve yönetme hakkı kazandı. Türkiye ise Türkiye'de kalan Rumlara kendi dinî temsilcilerini seçme hakkı verdi. Türkiye'de bu tutum halen uygulanagelse de 1985 yılından bu yana Yunan hükümeti, Lozan'ın ilgili maddelerini ihlal ederek müftüleri doğrudan kendisi atamaktadır. Yunan hükümeti, bu uygulamanın gerekçesi olarak müftülerin sadece dini rolleri olmadığını, toplumsal faaliyetleri de olduğunu öne sürmektedir.
Türk azınlık Lozan sonrasından 1985'e kadar, 1913 Atina Anlaşması ve 1920 tarihli 2345 sayılı kanun gereği kendi müftülerini hür iradeleriyle seçebilmekteydi… 2345/1920 sayılı kanunla müftülerin nasıl seçilecekleri, görev alanları ve sorumlulukları belirlendi.
Buna göre müftüler; Din İşleri Bakanlığı ve Bölge Valisi tarafından onaylanan bir adaylar listesinden, Yunanistan bölgesindeki Müslümanlar tarafından seçilmiştir. Müftüler, yetki alanlarında şeriat hükümlerini uygulamak, öğretim ve din görevlilerini denetlemek, Cemaat İdare Heyetleri'nin evkaf gelirlerini kontrol etmek gibi geniş yetkilerle donatılmıştır. Müftüler ayrıca, Müslümanlar arasında şahısların hukuku ve aile hukuku konusunda çıkan sorunları çözmekle yükümlüdürler ve ayrıca evlenme, boşanma, nafaka, vesayet, velayet, miras gibi konularda karar verme yetkileri vardır. Bununla beraber müftülere, kararlarının ilgili Yunan makamları tarafından tanınması ve yürürlüğe konabilmesi, Yunanistan'daki diğer din görevlileri gibi askerlikten muaf tutulmaları, Camilere ait vakıfları yöneten komisyona da başkanlık yapabilmeleri öngörülmüştür.
Gümülcine Müftüsü'nün ölümüyle emrivaki…
1984 yılında Gümülcine Müftüsü Hüseyin Mustafa Efendi'nin ölümü ile Yunan hükümeti bu pozisyona Rüştü Ethem'i atadı. Yunanistan devletinin Müslüman azınlığa danışma gereksinimi duymadan yapılan bu uygulama aynı zamanda dönemin yasalarıyla çelişmekteydi. Bunun üzerine azınlık Ağustos 1990'da yeni ve resmi olmayan bir seçim yaparak Mehmet Emin Aga'yı İskeçe, İbrahim Şerif'i de Gümülcine Müftüsü olarak seçti. Yunan Hükümeti ise 2345 sayılı kanunu kaldırıp, yerine 1920 sayılı kanunu getirdi. Bu yeni kanun, müftülerin cemaat tarafından seçilmesini engellemekte ve müftü tayinini tümüyle Yunan idaresine bıraktı.
Türk müftüler, atanmış müftülere karşı…
Şu anda Batı Trakya'da; Yunan hükümeti tarafından atanmış olan Gümülcine Müftüsü Cemali Meço ile İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Sinikoğlu ve Türk azınlık tarafından seçilmiş olan İskeçe Müftüsü merhum Ahmet Mete (henüz yenisi seçilmedi) ile Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif görevlerini sürdürüyor. Diğer taraftan Yunanistan'ın atadığı müftüler ise Yunan devletinin resmi tezlerini Müslümanlara kabul ettirme vazifesi görmektedirler.
Yunan Hükümeti, Türk azınlığın seçtiği müftüleri “müftü” ünvanını kanunsuz bir şekilde kullanmaktan ve otoriteye karşı çıkmaktan çeşitli defalar yargılamış ve hapis cezası verdi. 14 Aralık 1999'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İbrahim Şerif davasında, “Şerif'e karşı yürütülen idari işlemler Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'nin düşünce, din ve kanaat özgürlüğüne dair 9. maddesinin ihlali” olduğu gerekçesiyle Yunanistan'ı mahkum etmiştir. En son 2006 yılında AİHM'de Mehmet Emin Aga davasında Yunanistan bir kez daha haksız bulunarak mahkum edildi.