Trump yönetiminin, Orta Doğu stratejisini ‘otokrasiler' üzerine kurması ABD basınında tepki görüyor. Washington Post gazetesinde Jackson Diehl tarafından yazılan bir makalede, Arap başkentlerinde, yozlaşmış ve yetersiz yöneticilerin kaldırılmasını isteyen kitlesel protestoların giderek arttığını söyledi.
‘SİSİ YAŞAM BOYU SÜREN BİR
DİKTATÖR OLDUĞUNU İSPATLADI'
Jackson Diehl makalesinde, yaşanan son gelişmelerle ilgili şunları söyledi:
Arap Baharı yıllardır sürdü, ancak başarıya ulaşmadı; eski otoriter rejimleri geri getiren darbelere ve iç savaşlara yol açtı.
Mısır'da Sisi, yaşam boyu süren bir diktatör olduğunu ispatlarken; Cumhurbaşkanı Esed Suriye'nin kalıntıları üzerinde otururken; Suudi Arabistan ve Körfezi krallıkları her zamankinden daha vahşi ve baskıcı bir rol oynadı.
Ancak, Cezayir protestoları Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'yı cumhurbaşkanlığı adaylığını geri çekmeye zorladı. Sudan'da Ömer El Beşir'in verdiği ödünlere rağmen protestolar devam ediyor.
Dinler makalesinde; Ürdün'de bile, halkın geçen ay, ülkenin her yerinde yolsuzluğa karşı protesto gösterilerinde bulunduğunu ve Fas'ta da birkaç hafta önce öğretmenlerin düzenlediği büyük bir protesto gösterisinde diktatörlüğe son verilmesi çağrısında bulunduğunu söyledi.
‘MISIR DEVRİMİNE KATILANLARIN
ÇOĞU İDAM EDİLDİ, HAPSE ATILDI'
“Şimdiye dek, Arap Baharı'nın ikinci dalgasının gerçekleştiğini söyleyemeyiz” diyen Jackson Diehl , Cezayir'de Buteflika'yı destekleyen ve kontrolünü elinde tutan bir sürü generallerin bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
“Mısır'da 2011'de Arap Baharı devrimlerine katılanların birçoğu hapse atıldı veya idam edildi veya moralsizleştirildi.
Kahir'e deki devrimi öngören Carnegie Center'daki bir araştırmacı olan Michele Dunne, ‘Mısırlılar da dahil olmak üzere birçok kişi, diğer devrimin maliyetlerinin yüksek olacağını fark ediyor ve 2011'deki sonuçlara göre daha az iyimser olduklarını fark ediyorlar' dedi.
‘YENİ DALGA, OTORİTER REJİMLERİ
DESTEKLEYEN TRUMP'I RAHATSIZ'
Yeni dalga, Washington'da, özellikle Trump yönetimi içinde, geleneksel siyasete aykırı olanlara umut olurken; Ortadoğu'daki otoriter gücü destekleyen Trump'un telaşlanmasına yol açıyor.
Sisi ve Veliaht Bin Selman, Çin ve Rusya gibi despot ülkeleri takip ettiler, ancak ekonomide başarı sağlayamadılar. Yolsuzluk batağındaki Mısır ve Suudi Arabistan, dış sermayeyi çekebilmek için kapılarını, yabancı yatırımcılara açtı.”
Jackson Diehl, makalesinde, Riyad ve Kahire'deki iki rejimin, yeni şehirler gibi büyük projelere milyarlarca dolar harcadığını belirterek şunları söyledi:
“Belki de Sisi'nin fikirlerinin sonuncusu, Kahire'deki tüm tuğla binaların homojen renklerle boyanması gerektiğidir.
Cezayir'de fosilleşmiş rejim, azalan petrol ve gaz gelirlerini nasıl telafi edeceği konusunda şaşkınlık oluştururken, yabancı rezervler 2013'ten bu yana yarı yarıya düştü ve işsizlik yüzde 11'e yükseldi.”
‘BAŞKA BİR ARAP BAHARI VAR
A O DA KAYBEDENLERİN
BAHARI OLACAKTIR'
Yazara göre; bölgedeki çoğu ülke halkı, mevcut diktatörlük nedeniyle depresyon ve hayal kırıklığı içinde. Acı çeken toplumlar, baskıcı rejimlerden ve yozlaşmış idarelerden muzdarip.
Trump'ın stratejisi ise, Orta Doğu'da otokratik rejimlere dayanıyor, İran'ı izole etmek için Sisi ve Bin Selman'a yakın ilişkiye giriyor.
Dahası, bu rejimlerin istikrar sağlayabileceği varsayılmaktadır. Trump yönetimi, otoriter rejimlere karşı baskılarını azaltmak için hiçbir çaba sarf etmemiştir. Bu nedenle, başka bir Arap baharı varsa, o da kaybedenler baharı olacaktır ve Başkan Trump da kaybedenlerden biri olacaktır.