Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Uluslararası güçler petrol üzerinden Suriye'de söz sahibi olmanın peşinde

ABD Başkanı Trump'ın, ABD'nin Suriye petrolünden pay almasının zorunlu olduğu açıklaması, uluslararası güçlerin bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki planlarının değişmediğini gözler önüne serdi.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-11-11 12:52:49

Uluslararası güçler petrol üzerinden Suriye'de söz sahibi olmanın peşinde

ABD Başkanı Donald Trump'ın terör örgütü DEAŞ elebaşı Ebubekir el-Bağdadi'nin öldürülmesinden hemen sonra Suriye'nin kuzeydoğusundaki petrol kuyularının geleceğiyle ilgili yaptığı açıklama, bir kez daha uluslararası kamuoyunun dikkatini bölgeye ve enerji kaynaklarının paylaşımına çekti.

Trump, geçen haftalarda ABD'nin Suriye petrolünden pay almasının zorunlu olduğunu belirterek, sondaj çalışmaları için ABD şirketlerini bölgeye gönderme önerisinde bulundu.

ABD yönetimi, Suriye'deki siyasi çözüm sürecinde Washington'un taleplerini, Esed rejimi ve destekçisi Rusya'ya kabul ettirmek için petrol kaynaklarını takas unsuru olarak kontrolü altında tutmaya çalışıyor.

Ancak kuzeydeki bazı petrol bölgelerinde, Türkiye ile koordinasyon halinde askeri devriye gezen Rusya da Suriye'deki pastadan pay alma konusunda çok istekli.

Washington, Moskova ve Beşşar Esed rejimi, Suriye'de söz sahibi olmak için petrol, doğal gaz ve su kaynaklarının bulunduğu bölgeleri kontrol altında tutmak istiyor.

Suriye'nin petrol üretimi

Suriye'de, baba Hafız ve oğul Beşşar Esed rejiminin devrim öncesinde birçok petrol kuyusunun ismini gizlemesi nedeniyle Suriye'nin sahip olduğu enerji kaynaklarının miktarıyla ilgili bağımsız net bir araştırma bulunmuyor.

Suriye halkı, Esed rejiminin gizli tuttuğu petrol kuyularının varlığını, terör örgütü DEAŞ'ın kontrolüne geçtikten sonra öğrendi.

British Petroleum'un (BP) internet sitesindeki bilgilere göre, Suriye'de 2008'de günlük petrol üretimi 406 bin varil olarak gerçekleşirken, petrol üretimi daha sonraki yıllarda gerilemeye başladı.

Günlük petrol üretimi 2009'da 401 bin, 2010'da 385 bin, 2011'de 353 bin, 2012'de 171 bin, 2013'te 59 bin, 2014'te 33 bin, 2015'te 27 bin, 2016 ve 2017'de 25 bin ve 2018'de 24 bin varil olarak gerçekleşti.

Suriye'deki önemli petrol sahaları

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke ilinde yer alan Es-Suveydiyye Petrol Sahası, günlük 116 bin varil üretim kapasitesiyle ilk sırada yer alıyor.

Haseke'deki Er-Rumeylan Petrol Sahası günlük 90 bin varil üretim kapasitesiyle ikinci sırada, ülkenin doğusundaki Deyrizor'da bulunan El-Ömer Petrol Sahası 80 bin varil kapasiteyle 3'üncü sırada bulunuyor. Bunları 50'şer bin varille Deyrizor'daki Et-Teym ile El-Vard Petrol sahaları ve 40 bin varille Et-Tenek Petrol Sahası takip ediyor.

Suriye'nin Akdeniz sahilindeki Banyas Rafinerisi'nin günlük 125 bin varil, Humus Rafinerisi'nin ise 107 bin varil petrol üretim kapasitesi bulunuyor.

Suriye'nin Hama ve Humus ilinin orta bölgesi ve ülkenin doğusundaki kırsal kesimde doğal gaz sahaları bulunuyor ve bu bölgelerin tamamı Esed rejiminin kontrolünde. Buna karşılık ülkedeki petrol sahalarının tamamı, Esed rejiminin kontrolü dışında yer alıyor.

Suriye, 2008'de dünya doğal gaz rezervi sıralamasında 240,7 milyar metreküple 43'üncü, petrol rezervinde ise 31'inci sırada yer alıyordu.

Rus haber ajansı Sputnik, 2017'de Esed rejimine bağlı Petrol Bakanlığına dayandırdığı haberinde, Suriye'de 250 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulunduğunu belirtmişti.

Suriye'nin petrolü üzerindeki oyunlar

Suriye'de petrol üretimi 1968'de başladı. Petrol karşılığında elde edilen milyar dolarlar, devlet hazinesine veya Esed ailesinin hesaplarına aktarıldı.

Ülkede, 1980'de Fırat Petrol Şirketi kuruldu. Suriye'deki petrol sahalarında yatırım ve sondaj yapan şirket, hisselerinin yüzde 65'ini Suriye devletine, yüzde 35'ini ise Beşşar Esed'e yakınlığı ve kötü ünüyle tanınan Rami Mahluf'un babası Muhammed Mahluf'un distribütörlüğünü üstlendiği Shell başta olmak üzere yabancı şirketlere dağıttı.

Leeds petrol şirketi de 1980'de başkent Şam'da kuruldu. Bu şirket, Muhammed Mahluf ve akrabası Nizar Esad'a aitti.

Muhammed Mahluf, hisselerini Suriye Petrol ve Doğal Gaz Şirketinin eski çalışanlarından eşinin kardeşi Gassan Muhenna adına kaydetti. Bunu Fransız enerji şirketi Total gibi petrol şirketlerinin sözleşmelerini geri çekmek ve oğlu Rami'nin distribütörlüğünü üstlendiği Petro-Canada Şirketiyle sözleşme imzalamak için yaptı.

Bazı araştırmalar, Suriye'de 1995-2004'te petrol üretiminin arttığını ve günlük 600 bin varil üretim yapıldığını gösteriyor ancak Suriye'deki petrol üretim miktarlarının uluslararası alanda kayıt altına alınmasının ve takip edilmesinin önüne geçmek için bu oranlar, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) sistemine kaydedilmiyordu.

Söz konusu dönemde rejimin "petrol mafyası" Suriye petrolünü karaborsada satıyordu. OPEC varil başına 110 dolar isterken, "petrol mafyası" nakit ödeme şartıyla bir varili 85 dolara satıyordu ancak bu gelir de devlet bütçesine yansıtılmıyordu.

Petrol çatışmaları

Şubat 2018'de Rus paralı askerleri ve İran milislerince desteklenen Esed'e bağlı güçler, Deyrizor yakınlarında Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adını kullanan terör örgütü YPG/PKK'nın kontrolündeki petrol sahalarına saldırdı. 

Ancak bölgede konuşlanan ABD Deniz Piyadeleri, saldırıyı püskürtmekle kalmadı; saldıran güçleri, hatta araçları ve ekipmanlarını da yok etti. ABD'liler burada geliştirilmiş öldürücü silahlar kullandı. Olayda, rejim ve destekçilerinden 416'dan fazla kişi öldürüldü.

ABD, açıkça "kimsenin Deyrizor bölgesindeki petrol sahalarına yaklaşmasına izin vermeyeceğiz" mesajı verdi.

Trump, ABD askerlerini Suriye'nin kuzeyinden çekme kararının ardından yaptığı açıklamada, "Kürtlerle çözüme ulaşmaya çalışacağız. Bu sayede de onlara petrolden nakit akışı olacak. Belki de büyük petrol şirketlerinden birinin bölgeye girmesine izin verip, bu işi düzgün şekilde hallederiz." ifadelerini kullandı.

ABD Savunma Bakanlığından bir yetkili ise "ABD, SDG'li ortaklarımızla koordineli olarak bölgedeki petrol yataklarının yeniden DEAŞ ya da diğer istikrar bozucu unsurların eline geçmesini önlemek üzere Suriye'nin kuzeydoğusuna ek askeri güç göndererek konumunu sağlamlaştırmakta kararlıdır." açıklaması yaptı.

DEAŞ'la mücadele bahanesi

ABD Hazine Bakanlığının 2015'teki tahminine göre, terör örgütü DEAŞ'a ayda yaklaşık 40 milyon dolar gelir sağlayan petrol sahalarını kontrolü altına almak isteyen Washington yönetimi, örgütle mücadeleyi bahane ederek, bölgedeki varlığını güçlendirmeye karar verdi.

New York Times'ın haberinde, gazetenin, özellikle Rusya Dışişleri Bakanlığının Suriye'nin kuzeydoğusundaki bütün petrol tesislerinin kontrolünün yeniden Esed rejimine geçmesi gerektiği yönündeki açıklamasının ardından bölgede petrol savaşları ihtimalinin daha da yaklaştığına dair belgelere ulaştığı aktarıldı.

Suriye'nin doğal zenginlikleri için çatışmalar

Suriye'nin petrol sahalarının çoğunu kontrol eden ABD ile Orta Doğu'daki en büyük askeri üssü Tartus üzerinden Akdeniz'deki Suriye doğal gazına hükmeden Rusya arasındaki çatışma hali artık sır değil.

Trump, 27 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Biz de bir miktar petrol alabilmeliyiz. Planladığım şey belki de Exxon Mobil veya harika şirketlerimizden biriyle bir anlaşma yaparak oraya gidip, bu işi düzgünce yapmak." ifadesini kullandı.

Petrol kuyularının ABD tarafından korunmasının, "DEAŞ'ı petrol gelirlerinden mahrum bıraktığını ve PYD/PKK'nın bundan fayda sağlayacağını hatta ABD'nin de bundan yararlanabileceğini" söyleyen Trump, petrolün DEAŞ'ı beslediğini, şimdi de ABD'nin payını alması gerektiğini kaydetti.

Trump'ın açıklamalarına paralel olarak, Irak'ın kuzeyinden hareket eden, ABD ordusuna ait 17 zırhlı aracın nezaretindeki 170 kamyonluk askeri sevkiyat, Simalka Sınır Kapısı'ndan geçerek, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ve Haseke'deki petrol ve gaz sahaları yakınlarındaki ABD üslerine ulaştı.

ABD Çalışma Grubu, Rusya ya da İran'ın bölgenin ekonomik kontrolünü ele geçirmesini önlemek için ABD'nin petrol kaynaklarını terk etmemesi tavsiyesinde bulunmuştu.

Washington'un Suriye'nin güneydoğusundaki Tanf üssünü elinde tutması, ABD'nin şu anda petrol sahalarından çekilmeyi düşünmediğinin bir kanıtı olarak görülüyor.

Haber Ara