ABD'nin Türkiye'ye S-400 füze savunma sistemlerini satın aldığı için F-35 savaş jetlerinin teslimatını askıya almaya yönelik adımlarını değerlendiren Rus siyaset bilimci Vladimir Şapovalov, yapılanların egemen devlete bir baskı biçimi olduğunu belirtti.
Moskova Devlet Üniversitesi Tarih ve Politika Enstitüsü Başkan Yardımcısı Vladimir Şapovalov, Radyo Sputnik'e verdiği demeçte ABD'nin Türkiye'ye Rus yapımı S-400 füze savunma sistemlerini satın aldığı için F-35 savaş jetlerinin teslimatını askıya almaya yönelik adımlarını değerlendirdi.
Şapovalov, ABD'nin bu şekilde Türkiye'nin egemenliğini kısıtlamaya çalıştığını ifade etti.
Rus uzman, “Bu yapılanlar egemen devlete bir baskı biçimidir. S-400'lerin sevkiyatı ile ilgili askeri kontrat, ekonomik ve askeri-teknik işbirliği ile ilgili konuları bağımsız olarak çözme hakkına sahip iki egemen devlet arasında imzalanıyor, Türkiye'nin bu hakkı hiçbir yerde hiçbir anlaşmayla sınırlandırılmış değil. ABD, kendi iradesini diğer ülkelere dayatmak, üçüncü ülkelerle işbirliği alanındaki egemenliklerini kısıtlamak için çabalayan taraf olarak öne çıkıyor. Bu tür adımlar işbirliği ve iyi komşuluk şekli olmayıp bir süper devletin dikte etme çabasını ortaya koyuyor” diye konuştu.
“ABD, DAYATMADA BULUNUYOR”
Böyle bir politikanın Washington'dan bazı müttefiklerini uzaklaştırabileceğine dikkat çeken Şapovalov, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD genellikle başta Rusya olmak üzere diğer ülkelerden yapılan silah ihracatına karşı kıskançlık duyuyor, bunu rekabet olarak görüyor, ekonomik ve diğer farklı yöntemlerle fiilen kendisi ile partner olan ülkeleri sadece Amerikan silahlarını satın almaya zorluyor. ABD'nin Türkiye'ye yönelik eylemleri, askeri müttefiki olduğu için ABD'nin tutumu bunu daha da açık bir şekilde ortaya koyuyor ve iki müttefik arasındaki skandal prensipte NATO'nun bir askeri ittifak olarak gelecekteki varlığı konusunda soru işareti oluşturuyor. Türkiye ve diğer birçok ülke, müttefiklerden bir tanesinin kendi iradesini diğer taraflara kaba bir şekilde dayatmaya çalıştığı bu askeri birlikteki varlıklarının geleceğini sorgulayabilir.”
“TÜRKİYE TAVİZ VERMEYİ REDDETTİ”
Rusya ve Türkiye, 4 adet S-400 bataryasının teslimatını kapsayan 2.5 milyar dolar tutarındaki kontratı 2017'de imzalamıştı. Ankara, anlaşma tutarının bir kısmını kendi imkânlarıyla ödüyor, diğer bir kısmının ödemesi iin de Rusya'nın sağladığı krediyi kullanıyor.
Geçen Cuma Milli Savunma Bakanlığı, S-400 füze savunma sistemlerinin ülkeye teslim sürecinin başladığını duyurmuştu. Washington, Ankara'dan anlaşmadan vazgeçmesini talep ederek karşılığında Patriot sistemleri almasını önermişti. F-35'lerin teslimatını geciktireceği ve hatta askıya alabileceği yönündeki tehditlerine rağmen Türkiye taviz vermeyi reddetmişti.
“NATO, TÜRKİYE'Yİ
ÜYELİKTEN ÇIKARAMAZ”
Bu arada Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Ulusal Araştırmalar Enstitüsü'nün kıdemli araştırma görevlisi Viktor Nadein-Rayevskiy de, Türkiye'nin ABD'den F-35 savaş uçakları alamaması halinde Rus yapımı 5. nesil savaş uçağı Su-57'ye yönelebileceğini belirtti. Rus uzmana göre NATO, Türkiye'yi üyelikten çıkaramaz.
Sputnik'e demeç veren Nadein-Rayevskiy, ABD Başkanı Donald Trump'ın S-400 füze savunma sistemleri alımı nedeniyle Türkiye'nin daha fazla F-35 alamayacağı yönündeki açıklamasını değerlendirdi.
Rus uzman, "Türkler Rus uçakları alırsa, bu anlaşma onların çıkarına olur mu? Görünene göre, evet. Zira ilk olarak, Rus uçakları çok daha ucuz, çeşitli uzmanların değerlendirmelerine göre yüzde 30 daha ucuz. Su-57 savaş uçakları, yeni nesil sınıfında ve F-35'lerin gerisinde değil. Üstelik F-35 henüz test aşamasında ve düzeltilmesi gereken birtakım sorunlar tespit edildi" dedi.
Rus tarafının S-400 anlaşmasında olduğu gibi kredi sağlaması nedeniyle Rusya'yla işbirliğinin faydalı olduğuna dikkat çeken Nadein-Rayevskiy, gelecekteki silah anlaşmalarının da aynı şekilde yapılacağının altını çizdi.
Nadein-Rayevskiy, NATO'nun S-400'ler nedeniyle Türkiye'yi üyelikten çıkarıp çıkaramayacağını da yorumladı.
NATO'nun doğu kanadında Türkiye'nin yerini alabilecek bir ülke bulunmadığı için bunun gerçekleşmeyeceğini düşünen Nadein-Rayevskiy, "Türk ordusu, askeri sayısı bakımından ABD'nin ardından ikinci büyük ordu. Alman ordusunun çok önünde ve eğitimin bakımından Alman ordusunun gerisinde değil. Daha 1974'te Türk pilotlar NATO'nun en iyisi kabul ediliyordu. Türkleri kimseyle ikame edemezsiniz ve elbette ABD, Türkiye gibi bir stratejik partneri kaybetmek istemez" ifadelerini kullandı.