Suriye'de muhaliflerin elinde kalan son büyük kent olan İdlib'e yönelik Esad rejimi ve müttefiklerinin olası operasyonu yaklaşırken kentte de gergin bekleyiş devam ediyor.
Habertürk'ten Çetiner Çetin, İdlib'de Suriye Genel Konferansı Kurucu Heyeti Başkanı Dr. Bassam Sahyuni ile konuştu ve rejimin olası operasyonunu sordu. Sahyuni, İdlib için savaşacaklarını ve rejimin kente yaklaşması durumunda saldırıya geçeceklerini söyledi.
Olası bir kara operasyonuna karşı kenti nasıl savunacaklarının sorulması üzerine Sahyuni, “Cuma ve bundan önceki Cuma büyük protestolar görüldü ve bir karar için, bir söylem için çıktılar; direneceğiz, toprağımızı savunacağız, ne ulusların rejiminin ne de bu katil Esadçı rejimin İdlib'e hücum etmesini kabul etmeyeceğiz. Sivillerin öldürülmesini kabul etmeyeceğiz, insanların yerinden yurdundan gönderilmesini kabul etmeyeceğiz, insanların evlerini bırakıp çadırlara gitmelerini kabul etmeyeceğiz. Emniyetsiz bir yere gitmek istemeyen insanların çadırlara gitmelerini sokaklarda yatmalarını istemiyoruz. Bu siyasi bir karardır, halkın almış olduğu siyasi bir karardır. Herhangi bir rejimin hücum etmesini kabul etmeyecek millet, bunu açık açık söyledi ve bize destek verdiler. Halk bunu dedi, istedi ve herkes bize aynı şeyi söylüyor. Askeri hazırlıklar olarak, bu halkın iradesine bağlı olarak hazırlıklar içindeyiz. Suriye'nin kuzeyinin halkının tümü, askeri örgütlerin tümü, ortak hareketle ortak tavır alarak bütün mesaisini, güçlerini birleştirdi. Bir operasyonel odada birleştirildi ve hepsi tek bir karar aldı. Herkes İdlib'i savunacağız diye karar aldı. Başka hiçbir proje kabul etmeyeceğiz, İdlib'e olan herhangi saldırıyı kabul etmeyeceğiz. Hatta rejime dahi saldırırız, eğer üzerimize gelirlerse İdlib'e yaklaşırlarsa rejime de saldıracağız” ifadelerini kullandı.
Tahran'da yapılan İdlib konulu 3'lü zirveyi değerlendiren Sahyuni, “İdlib'deki insanlarla ilgili olarak İdlib içinde ve civarında yaklaşık 4,5 milyon insandan bahsediyoruz. Bu insanlar onurlu hayat yaşamak istiyorlar, onların hayat hakkıdır bu. Bombardımandan, öldürülmekten, işkenceden, hapishaneden uzak yaşamak istiyorlar. Esad rejimi bütün bu kötülükleri uyguluyor. Öldürüyor, kimyasallarla öldürüyor, konvansiyonel öldürüyor ve varillerle, kimyasal silahlarla, füzelerle öldürüyor. İşkenceyi de uyguluyor. Binlercesini de öldürdü işkenceyle. Bütün bunlar büyük katliamlara neden oldu. Türk topraklarına çok sayıda insanın yol almasına insanların yerinden yurdundan göç etmesine yol açtı bu. Bu insani bir felakettir. Biz Tahran zirvesini gördük. Türkiye'nin duruşu sayın Recep Tayyip Erdoğan çok güçlü bir duruşa sahipti, tarihe girecek bir duruştu. İdlib'e olacak herhangi bir operasyon kabul edilmedi. Sivillerin öldürülmesini kabul etmedi. Bundan önce de varillerle kimyasallarla öldürülmesine karşıydı. Biz Suriye halkı olarak kendisini büyük şekilde alkışlıyoruz gerçekten de çok büyük bir duruş sergiliyor kendisi bu bizim için çok değerlidir.” şeklinde konuştu.
İran ve Rusya'nın kendilerini ‘terörist' olarak tanımlamasına tepki gösteren Sahyuni, “Bizim dün toplantımız olmuştu, bütün dünya televizyonlarına, medyasına seslendik gelin İdlib'i görün insanların nasıl hayata ihtiyacı olduğunu özgürlüğe ihtiyacı olduğunu görün. Üniversitelerimiz var, hastanelerimiz var, okullarımız var. Biz terörist değiliz. Terörist olan rejimin kendisidir, İran'ın kendisidir. İran, Şii milisleri getiriyor ve öldürmeye yönelik düşüncelerle gönderiyor. Biz İdlib'de bir dış ülkeye herhangi problem göndermemiz, ihraç etmemiz, vermemiz söz konusu olamaz ama gördüğümüz ise rejime karşı savaşıyoruz. Herhangi birine karşı bizim problemimiz yok. Terör sadece rejimin yaptığıdır, uygulamalarıdır. Kimyasallarla binlerce insan öldürüyor ve bütün dünya bizi izliyor. Sadece izlemekle kalıyor, maalesef Esad rejimi teröristin kendisidir. Rusya sivilleri öldürüyor. Terörizm nedir, sivil insanları öldürmek, insanları korkutmaktır. İran bize paralı askerler gönderiyor. Biz terörist değiliz onlar terörist.” ifadelerini kullandı.
İdlib'deki hayatla ilgili konuşan Sahyuni, “İdlib ve civarıyla ilgili olarak dünyaya söylüyoruz ki, bakın gelin burada bir savaş bombardıman var. Burada uçaklar var ve bu uçaklar çocuklara kadınlara korku veriyor bütün bu saldırıya rağmen insanlar burada hayatı seviyorlar. Öğrenmeyi seviyoruz biz. Bizde bin 117 okul var. 20'ye yakın üniversite var. 480 bin civarı öğrenci var. Üniversite altı ve 80 bin üniversite öğrencisi var. Bir tek İdlib Üniversitesi'nde 11 bin öğrencimiz var. Bunlar geçen senenin rakamları bunlar yükseliyor. Birçok hastane doktor akademisyen var. Tıp, mühendislik, edebiyat fakültesi var. Her türlü teçhizat bizde var. Fırınlar var insanlar ekmek yiyor. Bütün bu savaşa rağmen birçok tarafla konuşabiliyoruz, ilişki kurabiliyoruz. Çünkü biz hayatı seviyoruz. Bu savaş bizi istediğimiz hayatı yaşamaktan alıkoyamayacak. Biz ileri olmak istiyoruz. Bilimi, halkın eğitilmesini istiyoruz. Ve bütün dünyaya diyoruz ki biz bütün savaşa rağmen bu hayatı kendi elimizle yapacağız inşallah. Ekonomik olarak Türk TL'sine geçmek istiyoruz bunun denemelerini yaptık ama Esad rejimi bölgedeki ekonomik kalkınmayı engellemek üzere zaman zaman TL'yi bölgede boşa çıkarabiliyor. Bu zorlu süreç geride kalırsa ekonomik olarak da rejimden uzak kalmayı tercih edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
