Euronews'ten alınan habere göre:
Casusluk ve terör suçlamalarıyla hakkında dava açılan ve ev hapsinde tutulan rahip Andrew Brunson'ın kızı Jacqueline Furnari, babasının tutukluluk sürecini anlattı.
Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) katıldığı bir panelde konuşan Furnari, 1993'ten beri Türkiye'de küçük bir Protestan kilisesinin rahipliğini yapan babasının polis karakoluna çağrılarak tutuklandığını, iki ay boyunca avukatıyla görüşemediğini ve 8 kişilik koğuşta 22 kişiyle beraber kaldığını dinleyicilere anlattı.
Türk vatandaşı olmayanların bu tarz davalarda normalde sınır dışı edildiğini belirten Furnari, babasının durumunda farklı bir prosedür izlendiğini söyledi.
Furnari, "İki yıldır devam eden dava, suçlamaların asılsız olduğunu kanıtlamıştır. Uydurma olan bu davada babamı pazarlık kozu olarak kullananlar, ona İsa Mesih adına acı çektiriyor." dedi.
Babasının bu süreçte kendi mezuniyetini ve düğününü kaçırdığını belirten Furnari, dedesinin de vefat ettiğini ama cenaze törenine babasının katılamadığını ifade etti.
"Kendisine en çok acı veren şey de bu oldu, bu kadar sürenin hayatından çalınmış olması." şeklinde konuşan genç kadın, "Bu noktada yapabileceğimiz tek şey onun için dua etmek. Hepinizden babamın serbest bırakılması için ve inançlarından dolayı eziyet görenler adına dua etmenizi rica ediyorum." dedi.
Diğer yandan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, cuma günü katıldığı bir zirvede rahip Brunson hakkında konuştu.
"Rahip Brunson'ın evine, ABD'ye dönmesi için elimizden gelen tüm çabaları veriyoruz." diyen Pompeo, "Haksız yere tutuluyor. Büyük devletimizde özgürce dinini yaşayabilmesi için buraya geri dönmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
ABD geçtiğimiz ay, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Amerikalı rahip Andrew Brunson'ın tutuklanmasındaki rolleri nedeniyle finansal yaptırımlar kapsamına alındığını açıklamıştı.
Terör örgütü adına suç işlemek iddiasıyla ev hapsinde tutulan Brunson'ın avukatı İsmail Cem Halavurt, rahibin serbest bırakılması için öncelikle Anayasa Mahkemesine, ardından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracaklarını söylemişti.