ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdığı 14 Mayıs Pazartesi günü 60'dan fazla Filistinliyi katleden İsrail'in Başbakanı Benjamin Netanyahu, ''Bunların hiç olmamasını dilerdim'' diyerek şöyle devam etti: ''Amacının İsrail'i yok etmek olduğunu açıkça ilan eden Hamas, İsrail'in içine devasa bir sızma gerçekleştirme fikriyle insanları buna zorluyor. Bu insanlara ödeme yapıyorlar. Dolayısıyla bunlar sizin sandığınız gibi barışçı gösteriler değil.''
Sunucu Jeff Glor'un 'protestoculara sınırı geçmeye çalışmaları için para ödenip ödenmediğini' sorması üzerine Netanyahu Hamas'a atıfla şunları söyledi:
''Sivilleri, kadınları, çocukları ateş hattına itiyorlar ki can kayıpları olsun. Bizse can kayıplarını en aza indirmeye çalışıyoruz. İsrail üzerinde baskı kurulması için can kayıpları verilmesine çalışıyorlar ki, bu korkunç bir şey.''
İsrail ordusunun fazla ileri gidip gitmediği sorusu üzerine dünya yüzünde daha farklı davranacak bir ordu bilmediğini söyleyen Netanyahu şöyle devam etti:
''Başka araçlar denersin, her türlü aracı denersin, öldürücü olmayan arraçları denersin ve işe yaramazlar. Dolayısıyla kötü tercihlerle baş başa kalırsın. Elinde kötü kartlar vardır. Dizin altından vurmaya çalışırsın ama bazen işe yaramaz.''
''Ve maalesef böyle durumlardan kaçınılabilir. Hamas o insanları oraya itmeseydi hiçbir şey olmazdı'' vurgusu yapan İsrail liderine, Glor, ''Kendi genelkurmay başkanınız Gazze'nin çöküşün eşiğinde olduğunu söyledi. Bu gerçekleşirse ne olur'' sorusunu yöneltti.
''Önce niye çöküşün eşiğinde olduğunu anlayalım, çünkü Filistin Yönetimi onlara para vermeyi durdurdu. Normalde verdikleri parayı durdurduklarından mali kriz içindeler'' karşılığını veren Netanyahu ''Daha az para alırken bunu kendi terör makinelerine ve dün yaptıkları işlere aktarmaları yüzünden Gazze kriz içinde'' dedi.
Hamas liderlerini hedef almayı planlayıp planlamadıkları sorusuna ''Bizi öldürmeleri için üzerimize terörist salan kimsenin dokunulmaz olduğunu düşünmeyiz'' yanıtını verdi. Halihazırdaki ortamda Hamas ile müzakerelere açık olmasını sağlayacak bir koşul görmediğini belirterek şunları söyledi:
''Bizim yıkımımızı istedikleri müddetçe ben onlarla ne konuşacağım. Bu 'Kaide ile görüşebilir misiniz, Usame bin Ladin ile müzakere edebilir misiniz' demek gibi bir şey. Neyi görüşüp konuşacağım?''
İsrail'in Suriye üzerinden İran'la girdiği sıcak çatışma üzerinden ''İsrail, İran'la savaşta mı'' sorusuna Netanyahu şu karşılığı verdi: ''Onlar (İran) bizimle savaşta. Biz asla İran'la husumet peşinde değiliz. Onlar amaçlarının bizi ortadan kaldırmak olduğunu açıkça ilan ettiler. Bunu her gün söylüyorlar.''
"BÜTÜN ARAP ÜLKELERİYLE BARIŞ İÇİNDEYİZ"
ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilmesi sonrası İran'ın akıbetinin ne oalacağı sorusu üzerine ''İran'ın nükleer silah geliştirmesine izin vermeyeceğiz'' diyen İsrail lideri, hem Gazze hem Batı Şeria ile uğraşırken üstüne İran'la gerilimin tırmanmasının çok fazla olup olmadığı sorusu üzerine şunları söyledi: ''Biz bunları daha önce gördük, yaşadık, hallettik ve bu sayede İsrail büyüyüp gelişti. Artık Arap ordularıyla uğraşmıyoruz. İki Arap ülkesiyle resmen barış yaptık ve dürüst olmak gerekirse diğer Arap ülkeleriyle de gayriresmi barış içindeyiz. Yani çok şey değişti.''
"İSRAİL GİBİ ARAPLARIN DA EN BÜYÜK SORUNU İRAN"
Bütün yolları İran'a çıkaran İsrail lideri şöyle konuştu:
''Her şeyden önce İsrail burada kalacak. Küçük de olsa çok güçlü bir ülke ve güç barış getirir. Bence asıl sorun, karşı karşıya olduğumuz en büyük sorun İran'dır. Arapların karşı karşıya olduğu en büyük sorun İran'dır. Dünyanın ve ABD'nin karşı karşıya olduğu en büyük sorun, 'Amerika'ya ölüm' çağrısı yapan, 'İsrail'e ölüm' tezahüratı yapan ve barış fırsatlarını öldürmek isteyen bu terörist rejimdir.''
Gelecekte barışın mümkün olup olmadığı sorusu üzerine ''Şimdiden barış var. Mısır'la, Ürdün'le barış içindeyiz, Filistinlilerle barış mümkün, ama Hamas'la olmaz'' diyen Netanyahu'nun yakın ilişki içinde olduğu Trump, Yahudi asıllı damadı ve başdanışmanı Jared Kushner'i barış anlaşması ve müzakeresi planı hazırlamakla görevlendirmişti.
