Dolar

34,8725

Euro

36,7751

Altın

3.048,45

Bist

10.123,54

Muhaliflerce kurtarılan Şabir, esaret hayatı sırasında neler yaşadı?

Geçtiğimiz günlerde muhaliflerin düzenlediği baskınla serbest kalan Muhammed Şakil Şabir, Yvonne Ridley'le görüştü.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-01-15 22:25:32

Muhaliflerce kurtarılan Şabir, esaret hayatı sırasında neler yaşadı?

Geçtiğimiz günlerde Suriye'nin kuzeyinde düzenlenen bir baskınla serbest bırakılan yardım gönüllüsü Muhammed Şakil Şabir'in görüntüleri sosyal medyada gündem olmuştu. Müslüman bir İngiliz araştırmacı yazar olan Yvonne Ridley, İdlib'de Şabir ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Kasım ayında İngiliz vatandaşı bir yardım çalışanını kaçıran ve Bitcoin olarak 4 milyon dolar fidye talep eden Suriye merkezli uluslararası bir suç çetesi çökertildi. Birmingham doğumlu Muhammed Şakil Şabir iki ay önce, İdlib'deki apartmanının önünden silah zoruyla kaçırılmıştı.

"KAÇIRILMA GÜNLÜK BİR RİSK"

Suriye'nin bu bölgesinde kaçırma olayları siviller ve yardım çalışanları için günlük bir risk haline gelmiş durumdaydı ancak Şabir bunun kendi başına gelebileceğini hiçbir zaman düşünemedi. 2011 yılında başlayan devrimden bu yana ülkede çalıştığından ötürü, savaşan militanların saha siyaseti mayın tarlalarından yetenekli bir şekilde yolunu ayarlamayı daima başaran, tanınmış ve karizmatik bir şahıstı.

2009 yılında Britanya'dan kara yoluyla Kuzey Afrika üzerinden kuşatılmış Gazze Şeridi'ne giden "Viva Palestina" (Yaşasın Filistin) konvoyuna katıldıktan sonra kendini adamış bir insani yardım çalışanı olmuştu. Kuşatılmış bölge, İsrail'in Filistinli sivillere karşı düzenlediği "Dökme Kurşun" Operasyonu adlı askeri harekatın şokunu yaşıyordu.

Tehlikeyle iç içe bir şekilde, İngiliz yardım gönüllüsü, zamanını "Şam halkına" adamaya devam etti ve Suriye'de faaliyet gösteren birçok yardım kuruluşunu kendine hayran bıraktı. Muhtemelen bu sebeple, çoğunlukla Çeçenlerden ve birçok Suriyeli gangsterden oluşan, adam kaçıran gaddar bir çete tarafından hedef alınması kaçınılmaz oldu.

"ZENGİN SURİYELİLER HEDEFTE"

İdlib'de ve Türkiye sınırına kadar uzanan bölgede, çoğunlukla zengin Suriyeli aileleri hedef alarak bir korku imparatorluğu kurdular. Geçtiğimiz yıl, Avrupa'da zaman zaman Bitcoin'in de dahil olduğu sofistike bankacılık ağlarını fidye ödemeleri için kullanarak, adam kaçırmaktan milyonlarca dolar elde ettikleri düşünülüyor. Tüm bu faaliyetlerin 30'dan fazla kişiden oluşmayan bir grup tarafından gerçekleştirildiğine inanılıyor.

Serbest kaldıktan sonra ilk röportajını Middle East Monitor'e veren Şabir, yaşadıklarından sonra oldukça hassas görünüyordu. Düşünceli bir biçimde "O gün fidye için verilen sürenin son günüydü ve benim son günüm olacağını düşündüm." dedi.

Korku dolu bu tecrübeyi birçok ters köşesi olan bir senaryoya benzeterek adeta bir Hollywood filminden çıkmış gibi olduğunu ifade etti. Esareti esnasında kendisine işkence edildi, elektrik verildi, dövüldü, uyuşturuldu ve çoğu kez yiyecek ve su verilmedi. Bir defasında dövülürken sağ ayağı kırıldı, tedavisiz ve desteksiz bırakıldı.

Kendisine gösterilen tek kibarlık küçük bir Kuran verilmesiydi. Kıymetli kitabı tutup kaldırırken şunu söyledi: "Benim her şeyi atlatabilmemi sağlayan buydu." "Bu benim için bir uyanma çağrısı ve hayatımla işimin muhasebesini yapmak için bir fırsattı."

Yani insani yardım alanını terk mi edecekti? Şabir kendine has gülümsemelerinden birini sergiledi ve dedi ki "Asla! Suriye'de insanlar için çalışmaya devam etme konusunda hiçbir zaman olmadığım kadar kararlıyım. Hiçbir şey beni durduramaz."

Ancak, bu deneyim onu inancına daha da yakınlaştırırken, kendisini kaçıranlardan birkaçının, daha önce yardım etmeye çalıştığı bir grup adam olduğu ortaya çıktığında, tüm bu kabusun güvenini sarstığını da kabul etti.

Kendisini kaçıranlarla iletişimi çok az yahut hiçti ve onlar yanındayken kafasına bir örtü geçirilmiş yahut gözleri bağlanmış şekilde tutuluyordu. Bu yüzden, çevresindeki insanların kimliklerine dair hiçbir fikri yoktu.

"Şok olmuştum. Aralarında daha önce yardım ettiğim ve destek olduğum Çeçenler de vardı. Onlara yiyecek vermiştim, borç para vermiştim, hatta gece kalmaları için yer dahi önermiştim. Bu şekilde karşılık bulmak beni sarstı. Bu, güveni suistimal etmektir."

İlk olarak rehin alındıktan sonra başına çuval geçirildi, İdlib'de bir evde saklandıktan sonra başka bir lokasyona, nihai olarak ise dağlık bölgedeki Cisr eş Şuğur isimli şehre götürüldü. İlk birkaç haftada onu rehin alanlar kimliklerini gizleme amacıyla farklı söylemlerde bulundu. Başlangıçta onların, bölgeden atılan IŞİD'in kalıntıları olduğunu düşündü. Ardından başka bir militan gruba bağlı olabileceklerini hissetti.

"CASUSLUK VE HIRSIZLIKLA SUÇLANDI"

Rehin tutulduğu esnada Şabir casuslukla ve yardım çalmakla suçlandı. Durumu şöyle açıklıyor: "Sorular yön değiştiriyordu ve sanırım bunların hepsi kafamı karıştırmak için planlanmıştı. Nihayetinde bunların, amaçları sadece para olan bir suç çetesi olduğunu anladım. İHH'nın fidyeyi ödeyeceğini düşünüyorlardı." Şabir'in çalışmaları, meşhur Türk hayır kuruluşu ile ortaklık arz ediyordu.

Kendisini rehin alanlar onun yardım talep ettiği videolar kayda aldı. Ödeme için verilen zamanın bitişi yaklaşırken, yardım çalışanı, talep edilen 4 milyon dolarlık fidyeyi kimsenin ödeyemeyeceğini bildiğini kabul etti.

Şabir'in kaçırılması dış dünyadan gizli tutulurken, birkaç hayır kuruluşu ve Tahrir el Şam Heyeti (HTŞ) dahil bazı Suriyeli militan grupların onu bulma girişimleri başarısız oldu. Büyük kırılma anı ise aynı çete, varlıklı ebeveynleri olan 15 yaşında bir çocuğu hedef aldığında yaşandı. Şaşırtıcı şekilde genç çocuk kendisini kaçırmaya çalışanlara direndi, içlerinden birinin el bombasını aldı, pimini çekti ve onlara fırlattı. Daha sonra kaçarak komşularını alarma geçirdi.

"HTŞ'NİN ELE GEÇİRDİĞİ TELEFONDAN ŞABİR'İN VIDEOSU ÇIKTI"

Olaya yakın yerdeki HTŞ mensupları, yaralanan iki çete üyesini yakalamayı başardı. Yanlarında bulunan bataryası olmayan bir telefon HTŞ üyelerinin dikkatini çekti. Telefon onlardan alındı, silinen veri kurtarıldı ve Şabir'in bir videosu ortaya çıktı.

Sorgulamaların ardından, Çeçen bir çete üyesi HTŞ'yi Şabir'in tutulduğu dağ evine götürdü. Militan grubun üyeleri kurtarma girişimine başlamadan önce evi kuşattı. Gergin birkaç dakikanın ardından artık Şabir özgür bir adamdı.

"Sersemlemiştim ve birinin adımı bağırdığı bir rüya gördüğümü sandım. Daha önce de kurtarıldığıma dair rüyalar görmüştüm ve bunu da bir diğer rüya sandım." Kurtarılma videosu onun sersemlemiş olduğunu açıkça gösteriyor. "Bunun gerçek olduğunu anlamam biraz zaman aldı."

Neredeyse tüm esaret hayatı boyunca zincirlenmiş vaziyetteydi. Kurtarıldıktan bir gün sonra buluştuğumuzda bana şunu söyledi: "Bu sabah uyandığımda, ayağımdaki kelepçeleri hareket ettirmeye yeltendim ama onların artık orada olmadığını hatırladım. Hür bir adamdım artık."

Yabancı savaşçılardan değil, çoğunlukla Suriyelilerden oluşan HTŞ tüm şüphelilerin yakalandığını ve yargılanacaklarını söylüyor. Bu kişiler ölüm cezası alabilir.

Muhammed Şakil Şabir için ise, bu sırada, hayat normale dönecek, Suriye'de "normal" her nasılsa. Şu an bunun onun, çoğumuzun hakkında bilgi sahibi olmadığı İngiliz bir yardım görevlisinin adına ne ifade edeceğini tam olarak bilmek için çok erken, ancak o mümkün olduğunca çok insana yardım etmek için burada kalacağını söylüyor.

mepanews

Haber Ara