Lübnan eski Başbakanı Fuad Sinyora, iktidarın siyasi güçlerinin ‘halkın feryadına' kulak asmaması halinde karşılaşacakları tehlikelere dair uyarıda bulundu. Eski Başbakan, halkın taleplerinin önemsenmemesinin gösterilerin daha fazla yayılmasına neden olabileceği, suikast ve bombalı saldırılara geri dönerek ülkenin güvenlik tehlikeleriyle karşı karşıya kalabileceği ve ülkenin geri dönülmesi zor tehlikeli aşamalara girebileceğine dair endişelerini dile getirdi.
Independent Arabia'ya konuşan Fuad Sinyora, ülkenin bu aşamaya ulaşmasına ve sokakların iktidardaki yönetime karşı ayaklanmasına yol açan nedenlere değindi. Sinyora, Lübnan'ın tanık olduğu durumun siyasi, harici, ekonomik ve finansal boyutları olduğuna dikkati çekti.
Eski Başbakan, öncelikle ekonomik boyuta değinerek, “Ülke, kalkınmada ve ekonomik faaliyetlerde yaşanan gerileme nedeniyle son sekiz yılın en uzun durgunluk dönemine tanık oluyor. 2011 yılında Suriye savaşının başlamasından bu yana büyüme hızı, yüzde 1 ve -1 arasında değişiyor. Bu konuda yapılan tüm uyarılara rağmen hiçbir yetkilinin dikkate almadığı bu daralmaya katkı sağlayan çeşitli etkenler var. Hazine ve genel bütçedeki kötüye giden açık ve ödeme dengesindeki kötüleşen açık da bu etkenler arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.
Fuad Sinyora, “Hizbullah'ın politikası ve çevre ülkelerin dışişlerine müdahalesi sebebiyle içeride ve dışarıda büyük dengesizliklere yol açan politikalar, Lübnan ve bu ülkeler arasındaki ilişkileri de bozdu. Ülke, geçmiş yıllardan daha fazla üretim ortaya koyamadı. 2007-2010 yılları arasındaki büyüme yüzde 10 civarındaydı” dedi. Finansal durumu da her şeyi kapsayan bir nehre benzeten Sinyora, şu an olduğu gibi kurumaya başladığında suların yok ettiği çürük kokuların ortaya çıktığına dikkati çekti. Sinyora'ya göre bu kokular, ekonomiyi tüketen yolsuzluk ve anlaşmalardan kaynaklanıyor.
Hizbullah'ın artan nüfuzu
Eski Başbakan, mevcut sahnedeki siyasi faktörü de küçümsemezken, yaşananların Hizbullah'ın “bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale ederek ülkeyi ve dış politikayı kontrol etmede” artan baskısıyla eş zamanlı olarak patlak verdiğini söyledi. Fuad Sinyora, bu müdahalenin aynı zamanda hem iç hem de dış dengesizliklere yol açtığını ve krizin dış ve siyasi boyutunu oluşturduğunu vurguladı. Sinyora ayrıca, bölgede yaşanan erozyonun, “devletin tüm düzeylerinden yaygın yolsuzlukla, nüfuzu, kotaları ve yönetimi paylaşma hususunda bir açgözlülükle” birleştiğine de dikkati çekti.
Bu duruma ise “yurtdışından gelen büyük tehlikelerin ve insanları mezhepçi bir safta durmaya yönelten mezhepçi, grupçu ve popülist söylemlerin” eşlik ettiğini vurgulayan Sinyora, “Artan umutsuzluk, öfke ve dışlanma duygusu sokaklarda tanık olduğumuz bu büyük patlamaya yol açtı” dedi.
Fuad Sinyora'ya göre, iktidara ve yönetime güvenlerini kaybetmesi sonrasında insanları kışkırtan temel faktör, (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Basil ve (Şii) Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın ortaya koyduğu tavırlar. Öyle ki iki liderin tavırları da Lübnanlıları, bir Anka kuşu gibi yeniden doğmaya itti, en kuzeyden en güneye meydanlardaki sesleri bir olmaya yöneltti ve Lübnan'daki yönetimin alışık olmadığı bir mantık benimsemelerini sağladı.
Ancak durumun sorumlusu kim? Halk ayaklanmasından ve Hariri hükümetinin devam etmesinden sonra ne olacak? Bu çerçevede eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, hükümetin insanların susuzluklarını gidermede geç kaldığını ve süreç uzadıkça ülkenin ödeyeceği bedelin de arttığını belirtti.
“Çözümler, hemen bugün ortaya koyulmalı. Çünkü yarın daha pahalıya mal olacak, sonraki gün ise ödenecek bedel daha da artacak. Ülke daha fazla gecikmeyi kaldıramaz” diyen Sinyora'ya göre, kamuoyunun görüşlerinin dinlenmesi ve seslerine kulak tıkanılmaması gerekiyor. Eski Cumhurbaşkanı, “Hükümet, ekonomik kararların uygulanmasına ayak uydurabilmek için açık oturumlar düzenlemeli, reform adımları ciddiye alınmalı ve bunlara bağlı kalınmalıdır. Temsilciler meclisi de bu oturumlarda yer almalıdır” dedi.
Yeni hükümet
Çözümün yeni hükümetle sağlanıp sağlanamayacağına değinen Sinyora, “Hükümetin, eylemleriyle halkın güvenini yeniden kazanamaması halinde nihai çözüm budur. Başbakan Saad Hariri liderliğinde bir teknokratlar hükümeti kurulabilir. Ama cumhurbaşkanının en önemli rolü, bir hükümet olmaktır, olanlardan ders çıkarmasıdır, popülaritesinin azaldığını kabul etmesidir, yalnızca bir cumhurbaşkanı olarak çabalamasıyla düzeltilebilecek bir dengesizliğin yaşandığını kabul edip, gerekli değişikliği yapmasıdır. Lübnan anayasası, en önemli rolü Cumhurbaşkanına veriyor. Çünkü cumhurbaşkanı, anayasaya saygı duymaya, yasaların doğru şekilde uygulanmasını sağlamaya yemin etmiş bir pozisyonda. Lübnanlıları bir araya getirmek ve kucaklamak onun görevi. Tüm siyasi partilerle olan ilişkilerinde tarafsız olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararlara da değinen Fuad Sinyora, “Pazartesi günü alınan kararlar, yeni değil. Önceki yıllarda da uygulanması için gündeme getirilmiştir. Ancak bu hususta bir gecikme yaşanmıştı” dedi. Sinyora, bu kararların şu an iyi şekilde idare edildiğini söyleyerek, “Ancak sorun, ciddiyetini ve güvenilirliğini kanıtlayamayan bir hükümet tarafından uygulanması için uygun mekanizmaların mevcut olmamasından kaynaklanıyor. Hükümet, işbirliği ve uyum içinde çalışabildiğini kanıtlamak zorundadır. Ne yazık ki mevcut hükümet, bunu yapamıyor” ifadelerini kullandı.
Fuad Sinyora, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı “birlikte oturmaya, halk ayaklanması karşısında dirayetli olmaya ve cevap verici kararlar aracılığıyla koordinasyon sağlamaya” çağırdı. Sinyora, Hizbullah'a ise “ayaklanmadan yükselen sesleri doğru şekilde dinleme” çağrısında bulundu.