TIMETURK | HABER MERKEZİ
MEE'den Amena El Ashkar'ın haberine göre söz konusu mücadele planı kapsamında Filistinlilere ait iki işletmeden biri kapatılacak. Plan kapsamında bu işletmelerde çalışanların tamamının çalışma izninin bulunması gerektiği belirtilirken, yabancılara ait ticari işletmelerde çalışanların yüzde 75'inin Lübnanlı olması gerektiği kaydedildi.
"İTİBAR İSTİYORUZ"
Lübnan'ın güneyindeki Ain El-Helweh mülteci kampından Filistinli bir mülteci olan Muhammed Ali, Middle East Eye'a verdiği demeçte "Haklarımız konusundaki endişelerimizi dile getirmek için doğru zaman. İtibar istiyoruz. Çalışma hakkı da dahil olmak üzere tüm sivil haklardan bizi engellemek insanlık dışıdır. Yasalar bize geldiğinde netliğini yitiriyor" dedi. Babasının Ain el-Helweh dışında küçük ve yasal bir işletmesi olduğunu söyleyen Ali, işletmede çalışan Filistinliler için çalışma izni alması konusunda babasına uyarı verildiğini, babasının sosyal güvenliğe kayıt yaptırıp, çalışma izni için çabalayacağını söyledi. Muhammed Ali, "Fakat komik olan sosyal güvenlikten faydalanmak için izin verilmeyecek olması" dedi.
Beyrut'un güneyindeki Bourj el-Barajneh mülteci kampında ikamet eden Samah Salim, mülteci kampının sınırları dışındaki eczanesinde çalışmak için kendisine izin verilmediğini söyledi.
Yine Bourj el-Barajneh'te yaşayan Saber Halimeh, yarı Lübnanlı olmasına rağmen haklarından yararlanamadığını söyleyerek "Lübnan hükümetinin gözünde tam bir Filistinliyim" dedi. Halimeh, "Bazı Lübnanlılar bizi bir tehlike olarak algılıyor. Bu doğru değil. Bizi bir mülteci kampına kilitleyemezsiniz, bizi tüm yaşam araçlarından mahrum bırakamazsınız ve sonra kötü olduğumuzu söyleyemezsiniz. Kamplarda nüfusun yüzde 60'dan fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor" dedi. Halimeh, devletin aldığı son kararların devenin sırtında saman gibi algılandığını belirterek, "Her ay tavanlar insanların kafalarına düşüyor. Çatıyı sabitlemek için bazı yapı malzemelerine izin vermeleri gerek. Ayrıca insanlar öldüğünde, mezar için çimento ve beton da gerekiyor. Bunun içinse izin almalıyız. Sonra bize neden protesto ettiğimizi soruyorlar" ifadelerini kullandı.
Filistinli bir kadın, üzerinde "Haysiyetle yaşamak istiyoruz, haklarınız konusunda sessiz kalmayın" yazılı pankart taşıyor (19 Temmuz - Fotoğraf: Ahmad Abou Salem)
HAMAS: EYLEMLER SÜRECEK
Birçok siyasi partiden temsilci, Beyrut'taki Filistin Büyükelçiliği'nde krizin başından bu yana sık sık bir araya gelirken, bu toplantılardan birinin ardından Hamas Dış İlişkiler Sorumlusu Usame Hamdan açıklamalarda bulundu. Hamdan, "Lübnan Çalışma Bakanlığı Filistinli mültecilere adil bir şekilde davranana kadar mülteci kamplarında barışçıl eylemlere devam edeceğiz. Biz Filistinliler Lübnan'da yaşamayı kendimiz tercih etmedik. Gidecek başka bir yerimiz yok. Filistin'e geri dönme hakkımız uygulanana kadar bu mülteci kamplarında kalıyoruz" dedi. Hamdan, yakın gelecekte Filistinli ve Lübnanlı yetkililer arasında planlanan toplantılar sırasında bazı “olumlu sonuçlar” beklediklerini ve Filistinlilerin bu toplantıların sonucuna saygı duyacağından emin olduğunu söyledi.
EL FETİH'DEN AÇIKLAMA
Lübnan'daki El Fetih Partisi yetkilisi Samir Abu Afash, Lübnan-Filistin arasında derin bir diyaloğa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Abu Afash, Filistinlilerin Lübnan'daki ülke içi bir çekişmede kullanıldığını söylerken, "Cumhurbaşkanı Mişel Avn, birkaç ay önce Filistinli mültecilere karşı bir kampanya başlattı ve bu popülaritesini artırdi. Bence şimdi Lübnan'daki diğer güçler de aynı şeyi yapıyor" dedi.
HRİSTİYAN SİYASETÇİ HAMAS'I SUÇLADI
Eski Çalışma Bakanı Hristiyan siyasetçi Sajaan Qazzi, çalışma izni olmayan Filistinlilere yönelik müdahalelerin kendi döneminde başladığını belirterek, "Filistinlilerin eylemleri beni şaşırttı. Onlar hiçbir şekilde haklı değildir. Bu hareketlerin arkasında birinin olduğuna inanıyorum" dedi.
Hamas'ı suçlayan Qazi, Lübnan'daki Filistinlilerin protestolarının Gazze merkezli Hamas ile Batı Şeria'daki El Fetih liderliğindeki Filistin Yönetimi arasındaki güç mücadelesinin bir sonucu olduğunu iddia etti.
Hristiyan siyasetçi, Lübnan'ın Filistinliler sebebiyle kendi vatandaşlarına 7/24 elektrik ve temiz su gibi temel hizmetleri sağlayamadığını söyledi. Eski Bakan, "Lübnan hükümeti, kendi halkının ihtiyaçlarını karşılayamadığında Filistinlilere haklarını nasıl vermesi gerekiyor?” dedi.
"HAKLARINI VERİRSEK KALICI OLURLAR"
Sajaan Qazzi, Lübnan'daki Filistinli mültecilere daha fazla hak verilmesinin, ülkede kalıcı olarak yerleşmelerine, nihayetinde Lübnan vatandaşı olmalarına ve iktidarı ele geçirmelerine yol açacağı ihtimaline karşı ihtiyatlı olduğunu söyleyerek, Filistin istihdamını kısıtlama kararını savundu.
"BİR FİLİSTİNLİ KALAŞNİKOF SAHİBİ OLAMAZ, MUHASEBECİ OLMASINI DA İSTEMEYİZ"
Qazzi, "Hristiyan bir Maruni olarak Filistinlilerin kalıcı olmasının, bizi azınlık haline getirmesinden endişeleniyorum. Lübnan'da sürdürmemiz gereken bir demografik denge var. Bir Filistinli Kalaşnikof sahibi olamaz ve aynı zamanda bir muhasebeci olarak istihdam edilmesini istemeyiz" ifadelerini kullandı.
FİLİSTİNLİLERLE SON ÇATIŞMA 2007'DE YAŞANMIŞTI
Haberde Filistinlilerin Lübnan ordusu ve El Fetih El İslam arasındaki 2007 Nahr El-Bared çatışmasından bu yana Lübnan'a karşı silahlanmadığı belirtildi.
Şİİ CEPHEDEN KINAMA GELDİ
Şii Emel Hareketi lideri ve Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Çalışma Bakanı Kemil Ebu Süleyman'ın Filistinlilere yönelik kararlarını kınadı.
FİLİSTİNLİLERE HAVAALANILARINDA AYRIMCILIK YAPILMAYACAK
Öte yandan Lübnan'ın genel güvenlik istihbarat teşkilatı Genel Müdürü Abbas İbrahim 17 Temmuz'da yaptığı açıklamada Filistinlilerin artık havaalanlarında yabancı olarak muamele görmeyeceğini ve Lübnan vatandaşları için ayrılmış hatlarda durabileklerini açıkladı.
Filistinli bir adam, üzerinde "Filistinli işçilere karşı keyfi önlemlerin kaldırımasına evet" yazılı bri pankart taşıyor (19 Temmuz - Fotoğraf: Ahmad Abou Salem)
LÜBNAN'DAKİ FİLİSTİNLİLER: GEÇİÇİ MÜLTECİLER
Lübnan'daki Filistinli mültecilerin büyük çoğunluğu 1948 savaşı sırasında ve sonrasında İsrail'in kurulmasının bir sonucu olarka yerlerinden edildi ve bu ülkeye göç etti ve Lübnan devleti, Filistinlerin ‘geçici mülteci' kategorisinde kalmasını istiyor.
Günümüzde ülkedeki Filistinlilerin çok büyük kısmı Lübnan'da doğmuş olsalar da Lübnan vatandaşı olamıyorlar, Hastanelerden ücretsiz faydalanmak, Lübnanlı çocuklarla aynı okullarda öğrenim görmek veya ücretsiz üniversiteye gitmek, mülk edinmek veya miras bırakmak gibi haklara da sahip değiller. Ayrıca çalışma izni bulunan Filistinlilerin sayısı da çok az.
En çok eleştirilen ise vatandaşlık hakkı verilmese bile ülkedeki diğer yabancılarla eşit haklar sağlanmaması. Üniversiteye kadar kamplardaki okullarda okuyan Filistinlilerin, sonrasında hem eğitim hem de iş hayatları büyük sorunlarla brilikte geliyor.
Lübnan hukuku, 2005'ten bu yana Filistinli mültecilerin tıp, mühendislik, öğretim ve hatta balık tutma veya taksi kullanma gibi 70 meslekte çalışmasını da yasaklıyor.
MESHEPSEL GERGİNLİKLER
Lübnan'da mezhepsel gerginlikler nedeniyle Filistinliler'in statüsü yaklaşık 72 yıldır ele alınmıyor. Hıristiyan siyasi partiler ise çoğunluğu Sünni Müslüman Filistin toplumunu Lübnan toplumuna entegre etme adımlarına şiddetle karşı çıkıyor. Sonuç olarak Filistinliler mülteci, yabancı veya vatansız kişiler olarak kabul ediliyor.
NÜFUSUN YÜZDE 10'U FİLİSTİNLİ
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşuna (UNRWA) göre 2014 itibariyle Lübnan'da 450 bin Filistinli mülteci yaşıyordu. Filistinliler mevcut durumlarıyla ülke nüfusunun yüzde 10'ununu oluşturuyorlar.