İngiltere'nin başkenti Londra'da, pazar gününü pazartesiye bağlayan gece, teravih namazından çıkan Müslümanlara düzenlenen terör saldırısı, ülkede yükselen İslamofobiyi tartışma konusu haline getirdi.
ARTAN 'İSLAMOFOBİK' SUÇLAR
Londra emniyetinin verilerine göre 2015 yılında Müslümanlara yönelik nefret suçlarında yüzde 70 oranında artış meydana geldi. 816 saldırının büyük çoğunluğu, peçe takan kadınlara yapıldı. İnsan hakları grubu Tell MAMA'ya göre ise aynı zaman dilimi içinde ülke genelindeki İslamofobik saldırılardaki artış oranı ise yüzde 326 oldu. İnternet ortamındaki nefret söylemlerinden fiziksel saldırılara kadar birçok şekilde işlenen İslamofobik suçlardan en çok mağdur olanlar, yine kadınlardı. Geçen yıl Milton Keynes'teki saldırıda aşırı sağcıların tekmelediği hamile bir Müslüman kadın, bebeğini kaybetmişti. İngiltere'nin Machester kentinde geçen ay bir konser sırasında düzenlenen ve aralarında çocukların da bulunduğu 23 kişinin öldüğü canlı bomba saldırısının ardından, kentteki Oldham Camisi'ne kundaklama saldırısı düzenlenmişti. Bir başka caminin duvarına ise İslamofobik saloganlar yazılmıştı.
MEDYA ETKİSİ, HÜKÜMETİN İLGİSİZLİĞİ
İngiliz New Statesman dergisinde konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Myriam Francois-Cerrah, İslamofobik saldırıların artışında medyanın rolünü ve hükümetin bu konudaki eylemsizliğini inceledi. Anaakım medyanın, İslamofobik söylemler için bir platform oluşturduğunu dile getiren Francois-Cerrah, bazı örnekler de verdi. Bunlardan birinde, ülkenin önde gelen siyasi yorumcularından Douglas Murray'nin ‘John Lennon şarkıları söylemeyi bırakın, daha az İslam'a ihtiyacımız var' başlıklı yazısına Sun gazetesinde tam sayfa yer verildiği görülüyor. Murray'in Standpoint dergisindeki bir yazısı ise ‘İslamofobi'yi unutun, İslamcılıkla mücadele edelim' başlığını taşıyor. Francois-Cerrah ayrıca, ülkenin en saygın gazetelerinden Telegraph'tan Allison Pearson'ın, Manchester saldırısının ardından binlerce Müslümanın gözaltı kamplarında alınması gerektiğini savunan bir sosyal medya mesajına yer veriyor. Yazar, aşırı sağcı English Defense League (EDL) adlı örgütün, Müslümanlara karşı milis güçler oluşturulmasına yönelik teklifinin de medyada yer bulduğuna dikkat çekiyor.
Buna karşın İngiliz hükümetinin yükselen İslamofobiye karşı yeterli önlemleri almaması da Francois-Cerrah'ın vurguladığı bir başka konu. Francois-Cerrah, 2012'de artan İslamofobiyle mücadele için akademisyenlerin de yer aldığı bir komisyon kurulduğunu, ancak bu komisyonun birçok üyesinin, 2015'te ayrıldığını belirtiyor. Yazar, bu sürede İngiltere'deki İslamofobiyle ilgili akademik bir araştırma yapılmadığına da dikkat çekiyor.
NELER YAŞANDI?
İngiltere'nin başkenti Londra'daki Finsbury Park Camii'nde, pazartesi gününün ilk dakikalarında teravih namazından çıkan cemaatin üzerine arabasını süren bir saldırgan 10 kişiyi yaralamış, bir kişiyi ise öldürmüştü.