Dolar

32,2614

Euro

34,7914

Altın

2.403,75

Bist

10.336,50

Körfez Ülkeleri Obama'dan ne bekliyor?

Körfez, ABD'nin rolünün 'kurtarıcı' değil, 'destekleyici' olmasından yana.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-13 11:06:41

Körfez Ülkeleri Obama'dan ne bekliyor?

Al Jazeera Araştırma Merkezi Körfez Çalışmaları Birimi'nde araştırmacı olan Cemal Abdullah'ın analizi;

ABD Başkanı Barack Obama ile altı Arap Körfez ülkesinin liderleri 14 Mayıs'ta Washington yakınlarındaki Camp David'deki zirvede toplanacak. 

Zirve, Nisan ayında, İran ile BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya (P5+1) arasında imzalanan çerçeve anlaşmanın ardından gerçekleşiyor. Anlaşma, İran'a uygulanan ağır ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında ülkenin nükleer programını durdurmasını amaçlıyor.

Peki ama Obama neden Körfez liderleriyle bir zirve topluyor ve bu zirvenin yeri neden Camp David?

Obama yönetimi, Körfez'deki müttefiklerinin bölgedeki ABD politikalarından, özellikle de İran'ın nükleer programıyla ilgili politikalarından, ABD'nin Suriye, Irak, Yemen ve Libya krizlerini ele alış biçiminden, Filistin davasındaki ve uzun yıllardır süren Arap-İsrail çatışmasındaki baştan savmacı tavrından memnun olmadığının farkında.

Obama Körfez'deki müttefiklerine İran ile yapılan anlaşmanın ayrıntılarını anlatmaya ve anlaşmanın onların ulusal güvenliklerine zarar verecek sonuçlar doğurmayacağına dair güvence vermeye hazırlanıyor gibi görünüyor. İran ile anlaşma, başkanlığı seneye sona erecek Obama için tarihi ve parlak bir başarı.

Bu nedenle zirvenin gündemini sorgulamak ve toplantının, müttefiklerin uzun yıllardır süren stratejik ortaklığının geleceği için bir pazarlık zemini oluşturup oluşturmayacağını sormak yerinde olur. Zirvenin gerçekleşeceği yer Araplar açısından özel, çünkü Washington'un 100 km kuzeyindeki dağlık bir bölgede bulunan Camp David Arapların kolektif belleğinde özel bir öneme sahip. Camp David her daim 'barış görüşmeleri' ve 'pazarlıkla' ilişkilendiriliyor, zira Mısır ve İsrail arasında 1978'de yürütülen görüşmeler 1979'da imzalanan 'Camp David Anlaşması' olarak bilinen anlaşmayla sonuçlanmıştı.

Körfez'in ABD'den istekleri

Ayrıca, Körfez liderlerinin zirveye Washington'a bazı sorular ve Obama yönetiminden bazı isteklerle gittiği açık.

Arap liderlerinin masaya getireceği ilk problemin özellikle nükleer kapasite sorunuyla ilgili olmak üzere İran'la stratejik bir denge tesis edilmesi ihtiyacı olması bekleniyor.

Bu, Arap ülkeleriyle İran arasında bir nükleer silah yarışı kararına neden olmayacak olmasına rağmen, Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi liderleri, ülkelerinin istikrarsız bir bölgede jeopolitik önemini korumak istiyorsa, İran'a izin veriliyorsa, kendileri de barışçıl bir nükleer programa sahip olmayı istemek zorunda.

İkincil olarak Körfez liderleri ABD'den güvenlik garantisi isteyecek. Körfez ülkeleri Irak'la olan kuzey sınırlarında ve Yemen'le olan güney sınırlarında kasvetli güvenlik sorunları ve askeri senaryolarla karşı karşıya. 2003'te Amerikan işgalinden beri istikrarın olmadığı Irak'ta zaman zaman yükselen mezhepçi bir iç savaş yaşanıyor. Irak topraklarının büyük bölümü Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) kontrolünde.

İran destekli Husilerin Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi'yi görevden alıp kontrolü ele geçirdiği Yemen'de de iç savaş ve istikrarsızlık yaşanıyor.

Bu gelişme, durumu ulusal güvenliğine tehdit olarak gören Suudi Arabistan'ın Husileri ve eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'e bağlı güçleri zayıflatıp, tekrar pazarlık masasına oturmalarını sağlamak için bir kurulan koalisyonla hava saldırısı başlatmasına neden oldu.

Körfez'in istikrar ve güvenlik kaygıları

Körfez ülkelerinin bakış açısından Irak ve Yemen'in ortak paydası İran. İran, tüm bölgeyi karıştıran müttefiklerini destekleyerek, Irak ve Yemen'de iç savaş ve istikrarsızlığı körüklemekle suçlanıyor. Bu nedenle, Körfez liderleri Obama'ya tüm bölgenin istikrarı perspektifiyle kendi güvenlik ve istikrar kaygılarını dillendirmek zorunda.

Gündemdeki üçüncü başlık ise bölgesel sorunların çözümü olacak. 2011'deki Arap Baharı'ndan beri bölge, özellikle Suriye, Libya, Filistin toprakları, Mısır kargaşa ve karışıklıklara sahne oldu.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Tani Şubat'ta New York Times'da yayınlanan Obama'ya mesajında, bölgenin karşı karşıya olduğu zorlukları işaret eden bir harita ortaya koydu: "Şiddet ve baskı güçlerince yaratılan olumsuzluk havasına rağmen, Arap gençliği kendini daha iyi bir geleceğe kararlı biçimde adamıştır. İnsan onuruna saygı duyulan ve adaletin yerini bulduğu bir Ortadoğu'yu umut etmeye devam ediyorlar."

Mesajına bölgedeki adaletsizliğin ve istikrarsızlığın temel nedenine işaret etme gerekliliğini de ekleyen Katar Emiri, Georgetown Üniversitesi öğrencileriyle gerçekleştirdiği bir söyleşide, Arap devletlerinin sorunlarını çözmede tamamıyla ABD'ye bağımlı olmamaları gerektiğini söyledi. Buna karşılık "Arap devletlerinin özgürlüğe hasret kalmış insanlara yardım etmek ve teröristlere karşı koymak için birlikte çalışma yeteneği vardır" dedi.

Özellikle Suudi Arabistan'ın Yemen konusunda inisiyatif alması ve genç Suud emirlerin krallıkta kilit noktaya gelmesi gibi hızlı değişikliklerin arasında, Körfez liderlerinin Obama'ya son mesajı kendilerinin bölge sorunlarıyla başa çıkabilecek yetenekte olduğu ve ABD'nin rolünün 'kurtarıcı' değil, 'destekleyici' olması gerektiği olacak.

 

Haber Ara