Dolar

34,8660

Euro

36,6556

Altın

3.027,34

Bist

10.072,71

Kaşıkçı’nın cesedi, Konsolosluğun evindeki fırında yakılmış!

Al Jazeera Arabic tarafından dün gece yayımlanan bir belgeselde, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cesedinin Suudi Konsolosu’nun ikamet ettiği evindeki fırında yakıldığı öne sürüldü. Türk yetkililere dayanılarak verilen haberde, konsolosluğun evinde yapılan incelemelerde, Kaşıkçı’ya ait kanın izlerini gösteren delillerin duvarlarda bulunduğu dikkati çekildi.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-03-04 10:48:51

Kaşıkçı’nın cesedi, Konsolosluğun evindeki fırında yakılmış!

 

Suudi Arabistan'ın Istanbul'daki konsolosluğunda işlenen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yeni bulgulara ulaşıldığı öne sürüldü.

Al Jazeera Arabic'te yayımlanan bir haberde, öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Konsolosu'nun ikamet ettiği evdeki büyük bir fırında yakıldığı belirtildi.

Gazeteci Kaşıkçı'nın Suudi infaz ekibi tarafından öldürülmesinin detaylarla ilgili, Al Jazeera Arabic tarafından dün gece yayınlanan bir belgeselde açıklandı.

Konsoloslukta öldürüldükten sonra, Kaşıkçı'nın vücut kısımlarının içinde bulunduğu inanılan torbalar, Suudi Konsolosu'nun ikamet ettiği evine nakledildi. Türk makamlarının incelemelerine göre Kaşıkçı'nın cesedi evin bahçesinde bulunan fırında yakıldı.
Bu arada El Cezire, Suudi Konsolosu'nun evindeki fırını yapan bir işçiye ulaştı. İşçiyle yapılan röportajda; metalin erimesi için yeterince sıcak ve derin olması ve de 1000 derecenin üzerindeki sıcaklıklara dayanması gerekiyordu.
Yetkililer; Suudi yazarın cesedinin yakıldığının ortaya çıkmaması için, ölümden sonra fırında da et torbalarının da yakıldığını bildirdi.

Al Jazeera Arabic tarafından yayımlanan belgesel güvenlik görevlileri, politikacılar ve Kaşıkçı'nın bazı Türk arkadaşlarıyla yapılan görüşmelere dayanıyordu.

KAŞIKÇI OLAYI NASIL GELİŞTİ?

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, nişanlısıyla evlenebilmesi için gereken evrakları almak için 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdi ve bir daha çıkmadı. Türk yetkililer isim vermeden yaptıkları açıklamalarda Kaşıkçı'nın başkonsoloslukta öldürüldüğünü söylüyordu. Riyad bu açıklamaları başta reddetse de sonunda Kaşıkçı'nın 'sorgu sırasında çıkan bir kavgada kazara öldüğünü' kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Kaşıkçı'yla ilgili 23 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Cemal Kaşıkçı'nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Bu cinayetin planlı işlendiğine dair elimizde deliler var" dedi.
Türk basınında ve uluslararası medyada, Kaşıkçı'nın 'öldürüldüğüne' dair iddialar 2 Ekim'den bu yana gündeme getiriliyordu. Bu iddialara dayanak olarak da başkonsolosluk içindeki bir ses ve görüntü kaydı olduğu öne sürüldü. Ancak henüz, bu var olduğu söylenen kayıtlara ilişkin herhangi bir kanıt sunulmadı.
Kaşıkçı'nın kaybolmasından hemen sonra Türk yetkililerin başkonsolosluk ve başkonsolosluk konutunda arama yapma talepleri ise Kaşıkçı'nın kaybolmasından ancak iki hafta sonra karşılık buldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkonsoloslukta incelemelerde bulunan ekiplerin 'yeni boyanmış duvarlarla karşılaştıklarını' söyledi.
Son bir kaç hafta içinde Türk yetkililerin isim vermeden uluslararası basına ve iktidara yakın basına yaptıkları açıklamalar devam etti.
Sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Kaşıkçı olayı tüm çıplaklığıyla aydınlatılacak. 15 kişi niye geldi? 18 kişi niye tutuklandı? Tüm çıplaklığıyla detaylarına gireceğim" dedi ve TBMM grup toplantısında olayı 'vahşi, siyasi bir cinayet' olarak tanımladı.
Cemal Kaşıkçı'nın kaybolduğu haberinin geldiği 2 Ekim'den bu yana gelişen süreç ve şimdiye kadar elde edilen bilgileri ve iddiaları derledik.

2 Ekim Salı 2018: Cemal Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenebilmek için, Suudi Arabistan'daki eşinden boşandığına dair gereken evrakları almak üzere Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdi. Washington Post gazetesi, Kaşıkçı'nın Suudi başkonsoluğuna saat 13:14'te girerken görüldüğü fotoğrafı paylaştı.
Binaya girişine izin verilmeyen Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz dışarıda bekliyordu. Ancak saat 15:30'da tüm başkonsolosluk çalışanları evlerine döndü. Cengiz, Financial Times'a "Bir şeyler olduğunu anlamıştım" dedi.
Nişanlısı Kaşıkçı'nın "Çıkmazsam Türk Arap Derneği yetkilileriyle, AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'a bilgi ver" tembihi üzerine Cengiz, yetkilileri aradı.
Twitter'da da Kaşıkçı'nın başkonsolosluktan çıkmadığına dair paylaşımlar yapılmaya başlandı.

Reuters haber ajansının son haberine göre, başkonsolosluk binasına giren Kaşıkçı'nın kolunda Apple marka bir akıllı saat bulunuyordu. Ajansa konuşan iki Türk yetkili, siyah renkteki saatin, Kaşıkçı'nın dışarıda bıraktığı telefonuna bağlı olduğunu ve bu sırada iki cihaz arasındaki olası bilgi alışverişinin soruşturmayı aydınlatabileceğini belirtti.
Ajansta yer alan aynı haberde, Suudi bir kaynaktan alınan ve İngiliz istihbaratı kaynaklı olduğu söylenen bir iddia da yer aldı. Bu iddiaya göre, Cemal Kaşıkçı'ya 2 Ekim Salı günü konsolosluk yerleşkesine girişi sonrası ilaç verildi ancak bu sırada Suudi gazeteci fazla doz nedeniyle hayatını kaybetti.

3 Ekim Çarşamba 2018: Başkonsoloslukta Çarşamba günü toplanan bir grup, Cemal Kaşıkçı'nın alıkonulduğunu ve serbest bırakılmasını istediklerini söyledi.

4 Ekim Perşembe 2018: Suudi Arabistan hükümeti, Kaşıkçı'nın kaybolduğuna dair haberleri takip ettiklerini ve bulunması için Türk yetkililerle çalıştıklarını duyurdu. Türk yetkililer de Kaşıkçı'nın hala binada olduğunu ve incelemede bulunabilmek için resmi davet gerektiğini söylediler. Zira, 1975 Viyana Sözleşmesi kapsamında konsolosluk ve diplomatik misyonların dokunulmazlığı bulunuyor.

Suudi Arabistan Büyükelçisi Velid bin Abdülkerim El-Hireyci, Kaşıkçı'nın alıkonulduğuna dair iddialarla ilgili bilgi vermesi için Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. El Hireyci, "Bilgi sahibi değiliz, araştırıyoruz. Aldığımız bilgileri aktaracağım" dedi.


5 Ekim Cuma 2018: Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman Riyad'da Bloomberg'e verdiği röportajda, Türk yetkililerin İstanbul'daki başkonsoloslukta arama yapabileceğini söyledi. Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'da herhangi bir suçlamayla karşı karşıya olup olmadığına yanıt vermedi, "Suudi Arabistan'da olsaydı bilirdim" dedi.


6 Ekim Cumartesi 2018: Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Otaibi Reuters haber ajansına, Kaşıkçı'nın konsoloslukta olmadığını kanıtlamak için, binayı görüntülemelerine izin verdi.
Cumartesi gece saatlerinde Reuters, iki Türk yetkiliye dayandırdığı haberinde 'Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğü' iddiasını aktardı. Reuters'a konuşan bir yetkili, "Biz cinayetin planlı olduğuna ve cesedin konsolosluk dışına çıkarıldığına inanıyoruz" dedi.
İstanbul Başsavcılığı da olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.

7 Ekim Pazar 2018: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kaşıkçı'yla ilgili ilk açıklamasında "Beklentim hala iyi niyetli, inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız" dedi.


8 Ekim Pazartesi 2018: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan ziyaretinde düzenlediği basın toplantısında da "Bu olayın ülkemizde özellikle de İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda cereyan etmiş olması bizler için çok çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti olarak Cumhurbaşkanı sıfatıyla da bu süreci takip etmek, kovalamak bizim hem siyasi hem insani görevimizdir (…) Başkonsolosluk yetkilileri 'Buradan çıktı' demekle kendini kurtaramaz. Eğer çıktıysa bunu ispat etmelisin" diye konuştu.
Aynı gün Suudi Büyükelçi ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı ve Türkiye, kayıp gazeteci için Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda arama talebinde bulundu. Türkiye ayrıca 'soruşturmada tam işbirliği içinde olunmalı' çağrısı yaptı.


9 Ekim Salı 2018: Dışişleri Bakanı sözcüsü Hami Aksoy, Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili gelişmelerin yargı, emniyet ve istihbarat birimleri tarafından yakından takip edildiğini söyledi ve inceleme için izin verildiğini söyledi. Aksoy, "Suudi makamları işbirliğine açık olduklarını ve Başkonsolosluk binasında inceleme yapılabileceğini bildirmişlerdir" dedi.
Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, Washington Post gazetesine yazdığı makalede "Türk yetkililerin durumu yakından takip ederken yaptıkları çalışmalara tanıklık ettim. Türk hükümet yetkililerinin (bu konuyu çözme anlamında) yeteneklerinden eminim"

GÜVENLİK GÖRÜNTÜLERİ YAYINLANDI

10 Ekim Çarşamba 2018: DHA haber ajansı, 6'sı daha sonra dâhil olan 15 kişilik bir Suudi ekibin 2 Ekim'de Suudi Arabistan'dan Türkiye'ye geldiklerini gösteren güvenlik kamerası görüntülerini paylaştı. Bu görüntülere göre:
03:28'de 9 kişi taşıdığı belirtilen ilk uçak Riyad'dan havalanıp İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi.
03:37'de 9 kişi pasaport kontrolünden geçti
05:05'te ekip Levent'teki Mövenpick otele girdi ve ayrı gruplar halinde 0940 ve 1050'de çıktı.
13:14'te Kaşıkçı konsolosluk binasına girdi
15:08'de Suudi Arabistan'dan geldiği belirtilen ekip iki konsolosluk aracı hızla binadan çıkarken görüldü.
15:11'de Mercedes ve Vito marka iki araç binaya önüne geldi ve kapalı garaja giriş yaptı.
19:57-20:11 saatleri arasında otelden ayrılan ekip konsolosluk aracıyla Atatürk Havalimanı'na gitti.
21:00'da ekip iki özel jetle Türkiye'den ayrıldı.
Ama Suudi Arabistan ise 2 Ekim gününde İstanbul'a herhangi bir heyet gönderilmediğini, ilk ekibin 6 Ekim Cumartesi günü yürütülen soruşturmaya yardımcı olmak adına Türkiye'ye gittiğini savunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Kaşıkçı'yla ilgili üst düzey Suudi yetkililerle görüştüğünü belirtip "Bu kötü bir durum. Kaşıkçı'nın kaybolması derinlemesine araştırılmalı. İnsanlar girdiğini gördü ama konsolosluktan çıktığını görmedi" dedi.

11 Ekim Perşembe 2018: Suudi gazeteci hakkında yürütülen soruştmaya ABD de dahil oldu. ABD Başkanı Donald Trump, Fox News'a açıklamasında "Amerikalı soruşturma ekiplerinin Türkiye'ye yardımcı olduklarını" söyledi. Trump, "Müfettişlerimiz orada, Türkiye'de. Türkiye'yle birlikte çalışıyoruz. Doğrusu, Suudi Arabistan'la da birlikte çalışıyoruz. Ne olduğunu ortaya çıkarmak istiyoruz" dedi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da, Kaşıkçı'nın öldürüldüğü yönündeki şüphelerinin doğru çıkması halinde Suudi Arabistan'ın "ağır sonuçlarla" karşı karşıya kalacağını söyledi.

‘SES VE GÖRÜTÜ VAR' İDDİASI

12 Ekim Cuma 2018: CNN televizyon kanalı, isim vermeden 'yabancı bir istihbarat yetkilisine' dayandığırdığı haberinde, Türkiye'nin, Kaşıkçı'nın bir haftadan daha uzun bir süre önce Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürüldüğüne dair elinde 'şok edici ses ve görüntüler bulunduğunu' iddia etti.
Haberde, "Kaynağımıza, Batılı bir istihbarat ajansı tarafından aktarılan kanıtlar, konsolosluğun içinde darp ve mücadele olduğunu gösteriyor. Kaynak, Kaşıkçı'nın öldüğü ana dair kanıtlar da olduğunu söyledi. Kaynak, söz konusu yabancı istihbarat ajansının, Türk yetkililerle görüşmelerinde elde ettiği delilleri 'şok edici ve iğrenç' olarak tanımladığını da aktardı" dendi.
Suudi Arabistan üzerindeki uluslararası baskı da artıyor. Birçok kuruluş, Kaşıkçı'nın akıbetine ilişkin soru işaretleri üzerine, yatırım konferansından çekildiklerini duyurdu.

13 Ekim Cumartesi 2018: Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, News York Times'a yazdığı makalede "Cemal'i kaybettiysek sadece kınamak yetmez. Onu bizden alan insanlar, siyasi konumlarına bakılmaksızın sorumlu tutulmalı ve hukuki çerçevede cezalandırılmalıdır" çağrısında bulundu.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Suudi Arabistan'ın soruşturmaya ilişkin işbirliğinin yetersiz olduğunu söyledi.
14 Ekim Pazar 2018: BBC'nin diplomatik kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre, Riyad'daki yatırım konferansını boykot etmeye hazırlananlar arasında İngiltere ve ABD de var.

15 Ekim Pazartesi 2018: ABD Başkanı Donald Trump, Kaşıkçı olayıyla ilgili Kral Selman'la görüştüğünü Dışişleri Bakanı Pompeo'yı Suudi Arabistan'a göndereceğini duyurdu.

Kaşıkçı'ya ilişkin görüntü ve ses kaydı olduğu iddialarına ilişkin Türk medyasında 'Apple Watch'tan elde edildi' iddiası ortaya atıldı. Ancak Apple Watch'ın teknik özellikleri bu iddialara ilişkin soru işareti oluşturuyor:

16 Ekim Salı 2018: Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Türk yetkililer, 15 Ekim akşamından 16 Ekim sabahına kadar başkonsoloslukta aramalar yaptı. Ama sonunda yabancı haber ajansına konuşan Türk yetkililer, binada 'Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü kanıtlayan deliller olduğunu' söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekiplerin 'yeni boyanmış duvarla karşılaştıklarını' söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo aynı gün Suudi Arabistan'da Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüştü.

Görüşme sonrası ABD, Suudi Arabistan'a 'kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma' çağrısında bulundu.
Ayrıca ABD Başkanı Trump da paylaştığı Twitter mesajında Prens Selman'la konuştuğunu, Prens'in Kaşıkçı'nın akıbetine ilişkin bilgi sahibi olmadığını söylediğini yazdı.

BD basınında Kaşıkçı'nın 'öldürüldüğünü gösteren ses kayıtlarına ilişkin' yeni veriler olduğu iddiaları yer aldı. Ayrıca Türkiye'ye geldiği söylenen 'suikat timinde' kimlerin olduğuna diar de ayrıntılar da ABD basınında:
Salı günü ayrıca, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi ülkesine döndü.
17 Ekim Çarşamba 2018: ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan'dan sonra Ankara'ya gitti. Pompeo, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, MİT müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü.

Görüşme sonrası Çavuşoğlu açıklamasında, Pompeo'nun oradaki görüşmelerinde Cemal Kaşıkçı konusunun açıklığa kavuşturulması mesajı verdiğini belirtti. Çavuşoğlu, Suudi başkonsolosun ülkesine dönmesine ilişkin "Başkonsolos ülkesine gidebilir. Sınır dışı edilmiş değil, ne zaman gelip gelmeyeceği de benim işim değil. Zaten kendisinin Kaşıkçı'nın kaybolmasından sonraki tavırları tepki çekti, dolapları açıp bakın burada yok demesi tepki çekti" dedi.

ABD Dışişleri'nden yapılan açıklamada da "Kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı soruşturmasında Türkiye'ye yardıma hazırız" dendi.
İstanbul'da ise önce Suudi Arabistan, ardından Türk emniyeti, Kaşıkçı'dan kalan olası izleri aramak için Suudi Arabistan'ın başkonsolosluk rezidansına ekip gönderdi.
18 Ekim Perşembe 2018: Kaşıkçı'nın başkonsolosluğa girmesinden kısa bir süre sonra Veliaht Prens Muhammed bin Salman'a yakın bir yetkilinin binaya girdiğini gösteren güvenlik kamerası görüntüleri paylaşıldı.
20 Ekim Cumartesi 2018: Suudi Arabistan, ilk defa Kaşıkçı'nın başkonsoloslukta öldürüldüğünü kabul etti. Suudi Arabistan'dan yapılan açıklamada, Kaşıkçı'nın 'sorgu sırasında çıkan tartışmanın yumruk kavgasına dönüşmesi sonucunda öldüğünü' iddia etti. Aynı gün yapılan ikinci bir açıklamada Kaşıkçı ile konsoloslukta karşılaştığı bazı kişiler arasında "kavga ve arbede" yaşandığı, sonrasında bu kişilerin olanları gizlemeye çalıştığı duyuruldu.

SUUDİ ARABİSTAN KAŞIKÇI'YA DAİR
AÇIKLAMALARI NASIL DEĞİŞTİRDİ?

21 Ekim Pazar 2018: ABD'deki Fox News kanalına konuşan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyr, Kaşıkçı'nın ölümü hakkında ilk defa 'cinayet' ifadesini kullandı. Cubeyr, "Tüm gerçekleri bulmak ve bu cinayetin sorumlularını cezalandırmakta kararlıyız. Bunu gerçekleştiren bireyler, yetki alanlarının dışına çıkarak bunu yaptılar" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca aynı gün yaptığı açıklamada, Kaşıkçı olayıyla ilgili ayrıntıların 'tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılacağını' söyledi.
22 Ekim Pazartesi 2018: Yeni sızdırılan güvenlik kamerası görüntünlerinde, Kaşıkçı'nın kıyafetlerini giyen bir kişinin başkonsolosluk binasından çıktığı görüldü.
23 Ekim Salı 2018: Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'deki Grup Toplantısı'nda Kaşıkçı olayıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Erdoğan açıklamasında şunları söyledi:
"Şu ana kadar ortaya çıkan bilgiler Cemal Kaşıkçı'nın vahşi bir cinayete kurban gittiğini gösteriyor. Bu cinayetin planlı işlendiğine dair elimizde deliler var. Cinayet günü bu 15 kişi niçin İstanbul'da toplanmıştır? Bu kişiler kimden emir almıştır? Başkonsolosluk binası niçin günler sonra açılmıştır? Öldürüldüğü resmen kabul edilen bir kişinin cesedi niçin hala ortada yok? Kim bu yerli işbirlikçi? (...) Bu 15 artı 3 kişinin yargılanmasının İstanbul'da yapılması teklifimdir."

SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara