Kaşıkçı'nın arkadaşları ve meslektaşlarınca kurulan "Arap dünyası için şimdi demokrasi' (Democracy for the Arab World Now-DAWN) adlı örgütün Ortadoğu'da insan hakları ihlalleri üzerine çalışmalar yapacağı kaydedildi.
New York Times'a konuşan DAWN grubunun müdürü Sarah Leah Whitson, Kaşıkçı'nın vizyonunu sürdürmeyi umduklarını belirterek, "Organizasyonun amacı olan demokrasi ve insan haklarının Orta Doğu'da istikrar, güvenlik ve haysiyet için tek çözüm olduğu temel önermesi Cemal'in bakış açısıdır." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'dan 2017'de kaçıp Washington'a yerleştikten sonra DAWN fikrini ortaya attığını belirten Whitson, ancak ölümünden sonra gerekli finansal yardımı toplayıp örgütü kurma planlarını hayata geçirebildiklerini aktardı.
Whitson, DAWN'ın düşünce kuruluşu ile insan hakları izleme örgütü arasında bir yapı olacağını belirterek, ilk olarak ABD ile yakın bağları olan Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerdeki insan hakları ve demokrasi ihlallerine odaklanacakları bilgisini paylaştı.
Organizasyonda ayrıca, yabancı hükümetlerin Orta Doğu'da demokrasi ve insan haklarını teşvik etme veya engellemedeki rollerini takip etmek için "Kaşıkçı Endeksi" oluşturulacağı, burada uzmanlar, siyasi sürgünler ve aktivistler tarafından İngilizce ve Arapça makaleler yayımlanacağı kaydedildi.
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna giden Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan bir daha haber alınamamıştı. Geçen sürede ortaya çıkan detaylarla Kaşıkçı'nın planlı bir cinayete kurban gittiği ortaya çıkmıştı.
Amerikan Washington Post gazetesi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA), Kaşıkçı cinayetinin emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın verdiği sonucuna ulaştığını yazmıştı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından açıklanan 101 sayfalık raporda da Suudi Arabistan, Kaşıkçı'yı kasten ve taammüden öldürmekten sorumlu tutulmuştu.
Ülkenin Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da aralarında bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir kanıtlar olduğuna işaret edilen raporda, "Suudi Arabistan, diplomatik ayrıcalıkların istismarı ve kendi toprakları dışında güç kullanımı yasağını ihlal etmekten ötürü Türk hükümetinden özür dilemeli." ifadeleri kullanılmıştı.