Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Kanla bastırılan İran baharı: 2009 devrimi

İran’da 2009 yılında gerçekleştirilen ve 110 kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan başkanlık seçimlerinin öncesini, sonrasını ve “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan olayların ana karakterlerini TimeTürk okuyucuları için değerlendirdik.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-22 17:49:05

Kanla bastırılan İran baharı: 2009 devrimi

TİMETURK I HABER MERKEZİ
Melahat KEMAL

Üç bölümlük bir yazı dizisi halinde okurlarımızla paylaşacağımız serinin ilk bölümünde, İran Devrim Muhafızları'nın 2009 seçimlerde bir “propaganda ve cezalandırma aracı” olarak üstlendiği görevi anlatıyoruz.

DEVRİM MUHAFIZLARININ SEÇİMLERDEKİ ROLÜ

İran Devrim Muhafızları'nın (IRGC), 2009 yılındaki seçimlerde Ahmedinejad'ın yeniden devlet başkanı seçilmesinde önemli ve etkili görevler üstlendi.

IRGC, iç güvenliği sağlamak ve hükümet karşıtı gösterilerin bastırılması görevlerini üstlenen gönüllü Besic milisleri ile birlikte çalışarak, 12 Haziran seçimlerinde;  seçim kampanyalarının yürütülmesi, Ahmedinejad'ın mitinglerinin düzenlenmesi, seçimlerin gözetlenmesi ve hükümet aleyhine düzenlenen gösterilerin bastırılması bu görevler arasındaydı.

IRGC'NİN SİYASETE GİRMESİ

IRGC'nin İran siyaset sahnesine çıkması, 2001 yılında Muhammed Hatemi'nin ikinci kez devlet başkanı seçildiği zamana denk gelir.

Hatemi'nin yeniden devlet başkanı seçilmesi ve reform yanlıların giderek güçlenmesi, IRGC ve Besic gibi muhafazakâr askeri kurumlar tarafından ciddi bir tehdit olarak algılandı.

2004 meclis seçimlerinde, Koruyucular Meclisi tarihinde ilk kez IRGC görevlilerinin seçimlerde aday olmasını onayladı.

Reform yanlıları IRGC'nin siyasete girmesini, İran yürütme aygıtlarına “güvenlik zihniyeti” getirmeyi amaçlayan stratejik bir hamle olarak değerlendirdi. Bu strateji, Koruyucular Meclisi'nin çok sayıda reform yanlısını “salahiyetsiz” ilan ederek adaylıktan men etmesini de içeriyordu.

IRGC'nin siyaset üzerindeki ağırlığı, aşırı muhafazakâr Ahmedinejad'ın 2005 başkanlık seçimlerini kazanması ile görünür hale geldi; paramiliter güçlerle yakın ilişkiler içinde olan çok sayıda IRGC eski yetkilisi, yeni hükümette görevler üstlendi.

IRGC, 2005 ile 2008 yılları arasında siyasi ve ekonomik alandaki etkisini giderek arttırdı. Artık hükümetin kilit noktalarında görevliydiler; İçişleri Bakanlığı'nın seçimlerin gözetlemekle görevli kademelerinde Muhafızlar bulunuyordu.

Muhafızlar, ülke içinde giderek artan reform taleplerini bastırmak için paramiliter güçlere daha fazla bağımlı hale gelen dini lider Hamaney'in de tam desteğini almayı başarmışlardı.

SADECE ASKERİ BİR GÜÇ DEĞİL

IRGC'nin siyasete doğrudan etkisinin ikinci safhası 2008 milletvekili seçimlerinde, IRGC eski komutanlarından Ali Rıza Afşar'ın seçimleri gözetlemek üzere dini lider Hamaney tarafından yetkili olarak atanmasıydı.

Bu atama, İran İslam Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir durumdu. Seçimler ilk kez, doğrudan ve sadece dini lidere karşı sorumlu bir eski komutanın direkt denetiminde gerçekleşecekti.

Ayetullah Haşimi Rafsancani'nin de aralarında olduğu çok sayıda reform yanlısı siyasetçi, Muhafızlar ve Besic'in siyasete girmesine muhalefet etse de Hamaney, daha fazla eski askerin meclisine girmesine izin verdi.

2008 baharında IRGC ve Besic eski askeri yetkilileri artık sadece mecliste değil yeni hükümette de baskın hale gelmişti.

Aşırı muhafazalar eski askerlerin ön plana çıkarılmasıyla, yaklaşan 2009 seçimleri öncesinde İran sivil toplumu arasında çalışmalar başlatan muhaliflere güçlü bir mesaj veriliyordu.

SEÇİM ÖNCESİ PROPAGANDA FAALİYETLERİ

IRGC, 2009 seçimleri öncesi siyaset üzerindeki etkisini propaganda yoluyla arttırmaya devam etti.

Seçimlerden bir kaç hafta önce IRGC birimleri ve bazı önde gelen komutanlar, reform yanlısı aday Mir Hüseyin Musavi ve destekçilerine karşı, karşıt propagandaya başladı. Çekoslavakya'daki “Kadife Devrim”e atıfta bulunarak Musavi destekçilerine “yeşil devrim karşıtları” diyorlardı.

Bu sırada IRGC ve dini liderin komutası altında bulunan hafif silahlı, gönüllü Besic milisleri, ülke genelinde Ahmedinejad taraftarlarını toplayarak kalabalık mitingler düzenliyordu.

Seçim gününde ise Besic milisleri, oy kullanma noktalarında bekleyerek reform yanlısı aday Mir Hüseyin Musavi'ye oy verecek gibi görünen gençleri tehdit ediyordu.

SEÇİMLERDE ŞAİBE

IRGC'nin seçim sürecinde üstlendiği görevlere dair en tartışmalı kısım, oyların sayılması meselesiydi.

Muhalif aktivistlerden bazıları, oylarının çoğunun sayılmadığını ve IRGC'nin istihbarat sistemi tarafından geliştirilen bilgisayar sayım sisteminin çok sayıda oyu Ahmedinejad hanesine yazdığını iddia ediyordu.

Seçimlerin şaibe olup olmadığı meselesi hiçbir zaman bir netliğe ulaştırılamadı. Ancak net bir şey vardı ki o da IRGC ve Besic milislerinin, seçimlerin ardından yapılan protestolarda halka karşı aşırı şiddet kullandığıydı.

ŞİDDET ARAÇLARI SAHNEDE

Hamaney'İn IRGC'deki temsilcisi Ebul Kasım Alizade seçimin ardından, seçimin meşruiyetine gölge düşürdüğü iddiasıyla Musavi'yi “hain” ilan etti.

Seçimlerde şaibe olduğu iddiasıyla protestolar düzenlemek üzere sokaklara dökülen Musavi taraftarları ve reform yanlısı muhalifler, IRGC ve Besic'in “şiddetli” yüzüyle karşılaştı.

IRGC, Besic milislerine ek olarak toplam gücünün %30'unu, istihbarat toplamak ve protestoları bastırmak için taktik operasyonlar düzenlemek üzere sevk etti.

İstihbarat birimlerinin sorumluluğu büyüktü; gizli kameralar sayesinde IRGC, protestolara katılan çok sayıda kişiyi tutukladı. Bunlar arasında, protestolarda olup bitenleri cep telefonu ile kaydeden göstericiler yoğunluktaydı.

IRGC ve Besic tüm gözetleme ve cezalandırma araçlarını kullanarak göstericileri gözaltına alıyor, tutukluyor ve hatta sokak ortasında öldürebiliyordu: gösteriler sonunda bilinen kadarıyla 110 kişi hayatını kaybetmişti.

Sonuç olarak, Temmuz ayı başında IRGC, ülkedeki “yabancı devlet komplosu”nu bertaraf ettiğini ve “zafer” kazandığını ilan ediyordu.

Haber Ara