Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Kabil Hükümetinin Düşüşü ve Washington Stratejisinin Başarısızlığı

İnsani Diplomasi Uzmanı Abdullah Altay, Timetürk için bir yazı kaleme aldı. Altay, Afganistan’da yaşanan son gelişmelerin ABD’nin başarısızlığı olduğunu vurguladı.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-08-26 20:07:31

Kabil Hükümetinin Düşüşü ve Washington Stratejisinin Başarısızlığı

İşte Abdullah Altay'ın timeturk için kaleme aldığı yazısı:

Taliban'ın Afgan hükümetini düşürmesi 10 gün gibi kısa bir süre sürdü. Bu kısa süre insanı şaşırtacak ve dehşete düşürecek derecede kısa bir süredir. Geçen hafta Cuma ve cumartesi günü Taliban'ın öncesinden almış olduğu iller ile birlikte Kabil'i de aldı. Kabil alınması sırasında hükümet güvenlik güçleri Taliban'a teslim oldu ve ABD destekli hükümet yetkilileri ülkeyi terk etti.

Yakın Afgan tarihinde, hızlı ve beklenmedik çöküş bir kural haline geldi. Taliban'ın askeri gücünün artmasını hükümet görmezden geldi ve güçlendirmeye çalıştığı hükümet güçlerinin dengesiz ve kritik hatalarını bir türlü göremedi.

Taliban'ın 2021'de Afgan ordusunu bu kadar çabuk yenmesine neden olan tüm sorunlar, Taliban'ın Afgan güçlerinin zaten zayıf olan moralini düşürerek, yıpratma stratejisi ile ve ayrıca savaştığı zaman savaştan, yıpratma ve yolsuzluktan kaçarak Afganistan'ın kuzeyinde yer alan Kunduz kentinin kontrolünü kısa sürede ele aldığı 2015'ten bu yana ortaya çıktı. Tüm bu sebeblerin yanı sıra etnik bölünmeler de bu hızlı ilerlemede etkili oldu.

Afgan hükümetine bağlı güçlerin, kamuoyu açıklamalarına ve Afgan ordusunun mevzilerine yaklaşmaları halinde Taliban'a karşı savaşacaklarına dair söylemlerine rağmen, silahlarını sözde düşmanları olan Taliban'a sattığını herkes bilmektedir bunu kimseden gizleyemediler.

Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler Afganistan'da birçok hata yaptı ve Pakistan ikili politikasıyla Taliban'a imkânlar sağladı. Ancak, Afganistan'da bir devlet inşa etmeye çalışmanın yirmi yıllık trajik sonunun asıl sorumluluğu, önce Afgan hükümetinin kendisine, sonra da devleti harap eden yolsuzluğu alenen normal hale getiren NATO güçlerine aittir.

Afgan politikacılar, ABD'nin ülkeyi asla terk etmeyeceğini düşündüler ve ABD'nin her gelen yönetiminin tekrar ettiği ve Afganistan'dan çıkmak istediklerine dair yapmış oldukları büyük oyunu görmezden geldiler. Rusya ve Çin arasındaki yeni ilişkiler ve yeni konjektörde Afgan hükümeti Amerika'nın daha uzun bir süre Afganistan'da kalacaklarına inandılar. Bu minvalde ABD'nin Afganistan'a olan ihtiyacının uzun süre devam edeceğini düşündüler.

Kabil yönetimi, Taliban'ın Şubat 2020'deki anlaşmada Amerikan kuvvetlerinin geri çekilmesi karşılığında ABD ve müttefiklerine yönelik saldırıları durdurmayı kabul ettiği Doha anlaşmasından sonra bile Taliban ile müzakere etmek istemedi. 2021 Mayıs ayına gelindiğinde Taliban küçük bir alanı kontrol ettiği ve ülkedeki Amerikan kuvvetlerinin halen Taliban savaşçılarına saldırı gerçekleştirebildiğini ve Afgan güçlerine gerekli teknik desteği sağladığı için Kabil hükümeti bu tarihte de kendisine tam olarak güveniyordu. Bununla birlikte, Kabil'in müzakere için beklediği her gün, ABD desteğinin azalması ve Afgan hükümetine bağlı silahlı güçlerinin zayıflaması kaçınılmazdı, Kabil hükümeti Biden yönetimini Doha anlaşmasından çekilmeye ve ABD güçlerini uzun süre ülkede tutmaya ikna edebileceğine inanıyordu.

Hem Taliban'ın hem de Kabil Hükümetinin farklı planları vardı, aslında Taliban da aynı şekilde Kabil hükümeti ile müzakere etmek istemiyordu. Taliban askeri gücü ile kazanacağı zaferlerden sonra müzakere masasında daha güçlü olacağına inanıyordu. Amerika güçlerinin geri çekilmesi ve hükümetin askeri anlamda zayıf olduğunun gösterilmesi Afgan hükümetinin bir umudu olarak Amerika'nın anlaşmadan vazgeçmesine ve kararının tam tersine neden olacağına inanıyordu.

Yirmi yıl boyunca ABD ve müttefikleri, Taliban'ı yenmek için farklı stratejiler denedi. Taliban'ı yenmek ve direnişi bastırmak için 2001'den 2005'e kadar Afgan savaş ağalarına güvendi, çünkü o sıralarda Washington Irak'la meşguldü. Taliban güç kazanıp ilerlediği zaman, Obama yönetimi NATO güçlerinin sayısını 150.000'e çıkarmaya karar verdi ve 2014 yılına kadarki Amerika stratejisi, Taliban'ı yenmenin yolu olarak Afgan milislerini ve Taliban karşıtı grupları desteklemeye yöneldi. Washington ve müttefikleri uzun süre ülkede kaldıysa da en büyük umutları Taliban'ın sonunda hatalar yapacağı inancı idi fakat Taliban da bunun farkındaydı ve bu hataları yapmayarak Amerika ve müttefiklerine fırsat vermedi.

Sivil toplum aktivistlerinin herhangi bir sorun ile karşılaşmamaları, Taliban savaşçılarının intikam almak için cinayetler işlememeleri ve hükümeti idare etme noktasında bir koalisyon hükümeti kurmak istediğinin net olarak belirmesi öncelikli olarak yoğun bir diplomasi ve müzakere yolunu tercih ettiklerini göstermektedir. Taliban başkent Kabil'e girdikten sonra ilk açıklamaları ve politikaları şu şekilde oldu; Etnik azınlıklar, bürokratlar kadınlar da dahil olmak üzere özgür olacaklarını, kadınların eğitime, sağlık hizmetlerine ve çalışma haklarına ayrıca bir erkek olmadan evden dışarı çıkabileceklerine izin vermesi bu minvalde değerlendirilebilir.

Bununla birlikte zaferin coşkusu Taliban'ın diğer bazı taleplere, özellikle de uzlaşıya dayalı bir hükümet kurulmasına uymasını engelledi, çünkü Taliban bir geçiş hükümeti kurma niyetinde olmadığını açıkladı ve bu hareketi hükümet yönetimini paylaşmak istemediğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi. Geçtiğimiz haftalarda “İnsan Hakları İzleme Örgütü” tarafından yayımlanan raporda Afganistan şehirlerinin ele geçirmesi sırasında muhaliflerine karşı bir dizi suikastların yapıldığı raporlandırıldı. Amerika şu anda ülkede sınırlı bir güce sahip bunun yanında en önemli kartlarından birisi de ekonomik yaptırım ve uluslararası finans kuruluşlarından para akışını durdurmaktır. Ancak bunlar Dünyadaki değişen geçekliği değiştirmekten uzaktır.

Çin ve Rusya'nın Taliban'la anlaştığını açıklaması, ülkelerin kendi güvenliklerini sağlamak, ekonomik çıkarlarını korumak ve Afganistan'daki müttefikleri ile nüfuz ve doğal kaynakları paylaşmak için Taliban'a destek vermesi Amerikan'ın etkisinin daha da azalmasına neden oldu. Taliban savaşçılarının Afgan halkına karşı tutumu noktasında bir baskı görmeyecektir suiistimallerin yaşanmaması ve Taliban savaşçılarının halk ile olan ilişkilerini Afgan halkının yeni liderleri ile yapacakları müzakerelere bağlı olacaktır.

Öte yandan terörle mücadele konusunda Kabil'den gelen haberler kötü değil. Taliban'ın El Kaide ile bağlarını kopardığı henüz bilinmemekle birlikte Taliban, taahhütleri doğrultusunda Afgan topraklarından terör saldırılarına izin vermeyecek. Doha Anlaşmasında. Bu, her durumda yalnızca Amerika'nın talebi değil, Çin, İran ve Rusya'nın da talebidir. Ayrıca, Taliban'ın özellikle Afganistan'da IŞID savaşmak için güçlü gerekçeleri var ki bu da yukarıda bahsedilen dört ülkenin hedefleriyle kesişiyor.

Yeni Taliban'ın iktidardaki deneyiminden ortaya çıkabilecek en iyi şey, İran rejimine benzer bir siyasi ve sosyal sistemin kurulmasıdır. Sahada yönetimi uygulayan kurumlar, iyimser bir senaryoda, yeni Afgan liderleri çeşitli yasama ve yürütme yetkilerine izin verebilir, bürokratlara bazı pozisyonlar verebilir ve etnik azınlıklara yönetim ve karar alma kurumlarında bir pay tahsis edebilir. Yirmi yıl boyunca, 2.400 Amerikan askerinin ölümü ve bir trilyon dolarlık harcamadan sonra, bu gelişmeler Amerika'nın Afganistan'da arzuladığı sonuç değil, ama yıllardır şekillenen ve nihayetinde bugünkü sonuç ortaya çıkmıştır.

Haber Ara