Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

'John Bass'ın yerine yeni ABD Büyükelçisi atanabilir'

Sözcü gazetesi yazarı Zeynep Gürcanlı ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ı görevden çekip yerine başka bir büyükelçiyi atayabileceğini öne sürdü.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-01-02 09:54:45

'John Bass'ın yerine yeni ABD Büyükelçisi atanabilir'

"ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'ın da bu yüz gün içinde değişecek isimler arasında olduğu konuşuluyor." diyen Gürcanlı "Bass'ın en geç mayıs ayına kadar değiştirileceği kulislerde sıkça dile getiriliyor." diye yazdı.

Gürcanlı'nın Sözcü'de yayımlanan yazısı şöyle:

2016 yılının son günlerinde dünyada, deyim yerindeyse “çarşı karıştı.”

ABD Başkanı Barack Obama, görev süresinin son bir ayı içinde, 8 sene boyunca atmadığı adımı attı ve Rusya'ya resmen “yaptırım” kararı verdi.

35 Rus diplomatı da “istenmeyen adam” ilan edip, sınırdışı kararı veren Obama, sadece 20 gün sonra görevi devredeceği Donald Trump'ın kucağına “ateşten bir top” bırakmış. oldu.

Başkanlık sistemi işte böyle bir şey; ABD gibi, sistemin en iyi işlediği ülkelerde bile Başkan, milletin oyuyla seçilmiş halefine gider ayak böylesine kötü sürprizler yapabiliyor.
Soru şu;

ABD'de yaşanan, görevdeki günleri sayılı olduğu için “topal ördek” sayılan Başkan'ın yaptığı bu hamlelerin benzerlerinin Türkiye'de de yaşanabileceği, TBMM'de “Cumhurbaşkanlığı” adı altında “Başkanlık” sisteminin oylandığı bugünlerde acaba hiç düşünüldü mü?

Başkanlık sistemine geçişten sonra, seçimi kaybeden ya da seçimi kaybedeceğini hesaplayan Cumhurbaşkanı neler yapabilir?

TBMM'deki anayasa paketine bakarsak, o kadar çok şey yapabilir ki.

Mesela, görevi bırakmayabilir.

Anayasa paketinde Cumhurbaşkanı'na olağanüstü hal ilan etme yetkisi veriliyor. Üstelik olağanüstü hal boyunca, normal zamanlarda çıkarmasının yasak olduğu, temel insan hakları ve özgürlükleri ile siyasi alanda “kararname çıkarma” hakkı da tanınıyor. Üstelik, Cumhurbaşkanı'nın çıkardığı bu kararnameler TBMM'nin önüne ancak 3 ay sonra geliyor.

Şöyle bir senaryo düşünün;

İkinci kez Cumhurbaşkanlığı görevine aday olan Cumhurbaşkanı seçimi kaybedebileceğini hesaplayıp, olağanüstü hal ilan ederse ne olur?

Seçim yapılmış ve kaybetmişse, görevi teslim etmeyebilir; “ülkenin içinde bulunduğu şartlar…” gerekçeli bir siyasi kararnameye bakar.

Seçim yapılmamış ve kaybedeceğini anlamışsa, seçimleri iptal edebilir; Yine “içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar…” diye başlayan bir kararnameye bakar.

En az üç ay ülkeyi tek başına yönetmeye devam edebilir.

Üstelik bu üç ay içinde, siyasi partileri kapatmaktan, siyasilerin ve vatandaşların mallarına el koymaya kadar her türlü yetkisi olur. Olmayan yetkilerini de, yine siyasi kararnamelerle çıkarıverir.

Üç ay dedik ama, o süreyi de uzatmak mümkün. Ne de olsa koşullar “olağanüstü”.

Malum; Cumhurbaşkanı ve TBMM aynı gün seçiliyor. Bu durumda, halkın oylarının çoğunluğunu almış Cumhurbaşkanı'nın partisinin de TBMM'de çoğunluğa sahip olması büyük ihtimal. Olağanüstü hal, Partili Cumhurbaşkanı'nın partisinin çoğunlukta olduğu TBMM'ye geldiğinde, onaylanıp uzatılması da pek ala mümkün.
Koşullar oluşup da, görevi bırakmak istemeyen o Cumhurbaşkanı yeniden seçileceğini kestirene kadar da bu düzen devam edebilir.

Türkiye gibi çatışmayla, savaşla anılan bir coğrafyada bulunan bir ülke için, “olağanüstü hal” bahanesi bulmak da, bunu sürdürmek de çok zor olmasa gerek…

Haber Ara