İsrail yönetimi son olarak Doğu Kudüs'ün ana girişlerinden olan Şam Kapısı'nın önündeki Sultan Süleyman Caddesi ve çevresine yüksek çözünürlüğe sahip 11 yeni kamera daha yerleştirdi. Tüm kameraların, Mescidi Aksa çevresindeki kadim kent içinde konuşlanmış bulunan İsrail karakollarından takip edilecek şekilde yerleştirildiği, gece ve gündüz, her türlü hava şartlarında yüksek performans sunduğu, hızlı hareket eden kişilerin kimlik tespitinde de net görüntüler sağladığı belirtiliyor. Aynı anda maksimum 14 kişinin kameranın yaptığı yayını izleme imkanı bulduğunu kaydeden uzmanlar, tek bir kameranın satış fiyatının 3 bin ile 3 bin 500 dolar arasında değiştiğini dile getiriyor.
"KAMERALAR, YOĞUNLUK ve HAREKETLİLİKLE İLGİLİ ANALİZLER YAPABİLİYOR"
AA muhabirine konuşan Filistinliler, İsrail yönetiminin yerleştirdiği kameraların sahip olduğu üstün teknolojiye işaret ederek dar sokakların başına yerleştirilen bu kameralarla evlerin içinin dahi gözetlenebileceğini, tüm mahremiyet kurallarının hiçe sayıldığını söyledi. Kudüs'te güvenlik kameraları dağıtımcısı özel bir şirkette montajcı olarak çalışan Tarık Guşa, İsrail yönetimin yerleştirdiği kameraların oldukça gelişmiş son teknolojilerle tasarlandığını belirtti. Söz konusu kameraların kullanıcılarına gözlemlediği alanlara ilişkin analizler sunabildiğini, kişilerin giydiği ya da taşıdığı yazılı pankartların içeriklerine ait bilgiler verdiğini kaydeden Guşa, kameraların yoğunluk ve hareketlilikle ilgili de çeşitli analizler yapabildiğini ifade etti.
"BÜYÜK BİRADER SENİ İZLİYOR"
Filistinli avukat ve insan hakları aktivisti Nesrin Alyan da İsrail'in kullandığı sözde "güvenlik" önemlerini George Orwell'in "1984" adlı kitabından bir alıntı yaparak eleştirdi.
Alyan "Bu yapılan İsrail polisinin, George Orwell'in 1984 adlı kitabındaki 'Büyük birader seni izliyor' ifadesindeki göreve heveslenmesidir. Evlerin dahi bir mahremiyeti kalmadı. Dar sokakların başına yerleştirilen bu kameralarla evlerin içi dahi gözetlenebilecek" dedi. Alyan ayrıca "İsrail her ne kadar güvenlik gerekçeleri dese de bu kameraların görüntülerinden mahkemelerde Filistinliler aleyhinde deliller sunacak" diye konuştu. Şam Kapısı çevresi, İsrail'in uzun süredir üzerinde çalıştığı alanlardan biri. İsrail yönetimi son olarak Şam Kapısı önünde nöbet tutan İsrail polisi ve askerleri için "iki odalı bir ofis" inşa etti.
İsrail polisi geçen cuma günü Şam Kapısı çevresine yerleştirdiği demir barikatlarla Filistinlilerin burada toplanıp gösteri düzenlemesine engel olmaya çalışmış ancak Mescidi Aksa'dan çıkan Müslümanlar o dar alanda dahi iki saate yakın Trump'ın Kudüs kararı aleyhinde sloganlar atarak protestolarını sürdürmüştü.
KUDÜS'TEKİ İŞGAL
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı. BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan ilk ülke oldu. Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti. İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967 sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.