Rejim muhaliflerine yakınlığıyla bilinen İranwire haber sitesine konuşan Beni Sadr, "İran makamları tarafından, ABD Başkanı Trump'a, 'Hamaney hasta, ölümü yaklaştı. Eğer ABD tarafından İran'a baskı olmazsa itidal yanlıları iktidarda kalabilir. Böylece Irak'taki Ayetullah Sistani'yi Hamaney'in yerine getirebilmek mümkün olacaktır' şeklinde bir mektup gönderildi" dedi.
İran'a uygulanacak yaptırımlarla ilgili ABD Kongresi'ndeki oylamanın İran seçimlerinden sonraya ertelenmesinin bu bilgiyi doğruladığını öne süren Beni Sadr, "Böyle bir mesaj Humeyni'nin hayatının son günlerinde Ronald Reagan'a da gönderilmişti" diye konuştu.
Beni Sadr, Hamaney'den sonraki muhtemel isimlerle ilgili soruyu şöyle cevaplandırdı:
"Anayasa'nın tarifine uyan birkaç kişiden fazla yok. Biri, Hamaney'in oğlu Mücteba. Diğerleri, İbrahim Reisi ve Yargı Erki Başkanı Sadık Laricani'dir. Laricani'nin hakkında bugünlerde yolsuzluk iddiaları var. Bu nedenle onun olması mümkün gözükmüyor. Bir de Ayetullah Mahmud Şahrudi. O da Uzmanlar Meclisi Başkanlık seçimlerinde oy alamadı. Devrim Muhafızlarının onunla arası iyi değil. Fakat benim asıl ümidim, Velayeti Fakih düşüncesinin teorik olarak ölmüş olmasıdır. Pratik olarak da öldü. Çünkü artık kimse inanmıyor. Sadece şiddeti meşrulaştırmak için bir vesile olarak kaldı. Kullanıldığı tek alan bu."
Beni Sadr, İran'da 19 Mayıs'ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakar kesimin adayı olarak öne çıkan eski Başsavcı İbrahim Reisi için "idam hükmü verme makinesi" nitelemesi yaptı.
Devrim Muhafızlarının, Reisi'yi ülkenin lideri yapmak için bir yıldır çalıştığını ileri süren Beni Sadr, "Reisi, 1988 yılı idamlarında (Tudeh Partisi'ne mensup binlerce muhalif hakkında verilen idam kararları) etkisi olan kişidir. Lider olmadan bu kadar şiddet uyguladı. Bir de lider olursa neler yapar siz düşünün" değerlendirmesinde bulundu.
İran'ın devrim sonrası ilk Cumhurbaşkanı Beni Sadr, İran Devrim Lideri Ayetullah Humeyni hakkında da ilginç açıklamalarda bulundu.
Humeyni'nin Fransa'da sürgündeyken verdiği sözler ile İran'a döndüğündeki uygulamalarının birbirini tutmadığını söyleyen Beni Sadr, şunları kaydetti:
"Biz Fransa'nın Neauphe-le-Chateau şehrinde Humeyni'ye 20 madde sunduk. Genel af dışında 19'unu kabul etti ve dünyaya duyurdu. Fakat İran'a döndüğümüz andan itibaren bu maddeleri dikkate almadığının sinyallerini verdi. Beheşti Zehra'daki açıklamaları buna işaretti. Kendisi Şer'i Velayet'e sahip olması kaydıyla, geçici hükümetin başına Mehdi Bazergan'ı atadı. Daha açık örneği, taraftarlarını sokaklara döktü, tesettürü düzgün olmayan bayanlara eziyet ettiler. Kum kentine gittim, kendisiyle konuştum. Ona, 'Siz, Neauphe-le-Chateau'da kadınların tesettür özgürlüğü olacağını söylemiştiniz.' dedim. O, 'Fransa'da yaptığım konuşmalarda hiç söz vermedim. Eğer gerekirse o konuşmalarımın tersini uygularım' dedi."