Pedersen, göreve gelmesi ve bölge ülkelerini ziyaretinin ardından BM Güvenlik Konseyini ilk kez bilgilendirdi.
İlk olarak Suriye rejimi ve muhaliflerle daha sonra ise başta Türkiye, Rusya ve İran olmak üzere uluslararası aktörlerle görüştüğünü belirten Pedersen, görüşmelerin olumlu olduğunu ve birkaç hafta içinde Şam'a tekrar gideceğini söyledi.
Suriye'de savaş alanındaki gelişmelerin azaldığı konusunda ortak bir his olsa da savaşın henüz bitmediğini, DEAŞ'ın bölgede yenilse de tekrar ortaya çıkabileceğini kaydeden Pedersen, Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) ise İdlib'de ilerlediğini aktardı.
ORTAK BİR FORUM OLUŞTURULMASINI İSTEDİ
Pedersen, Suriye'de sorunların Suriyelilerin öncülüğünde çözümüne yardımcı olmak için ise ''uluslararası ortak bir forumun'' oluşturulmasına ihtiyaç duyulabileceğini vurguladı.
Pedersen, önceliklerini ise Suriye rejimi ve muhalifler arasında güven inşa etmek, tutuklu, kaçırılmış ve kayıp kişiler konusunda Astana garantörlerinin yardımıyla somut adımlar atıldığını görmek, çok sayıda kesimden Suriyelinin sürece dahil etmek, güvenilir, dengeli ve kapsayıcı bir anayasa komitesi oluşturmak olarak sıraladı.
Toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Pedersen, anayasa komitesinin oluşturulmasında gelinen noktaya ilişkin ''İlerleme kaydediyoruz ama hala çözülmemiş sorunlar var. Bir paket üzerinde çalışıyoruz ve isimler üzerinde anlaşmamız gerek'' dedi.
Pedersen, Suriyeli Kürtlerin siyasi sürecin bir parçası olup olmayacağına yönelik bir soruya ''Suriyeli Kürtler sürecin zaten bir parçası ve temsilcileriyle görüştüm. Siz SDG'den bahsediyorsunuz. SDG siyasi sürecin bir parçası değil. Gelecekte bir soruna dönüşebilir ve bu konuyu doğru bir şekilde ele almamız önemli'' yanıtını verdi.