Avrupa Azınlık Hakları Grubu (MRGE), Yunanistan'a Batı Trakya'daki Türk azınlığı tanıması ve azınlık haklarının özgürce kullanmasındaki tüm engelleri kaldırılması çağrısı yaptı. MRGE'nin raporunda; Yunanistan'daki Türk azınlığın kimlik, katılımcılık ve kendini ifade etme konusunda ciddi tehlike ile karşı karşıya olduğu öne sürüldü.
Avrupa Azınlık Hakları Grubu (MRGE) Batı Trakya'daki Türk azınlık ile ilgili bir rapor yayımladı.
Uluslararası Azınlık Hakları Grubu'nun Avrupa'daki kardeş kuruluşu olan kurumun 28 sayfalık raporunda Batı Trakya'daki Türk azınlığın yüzyıllardır bölgede varlığını sürdürdüğü buna rağmen iç hukuk ve uluslararası hukuktaki birçok korumaya rağmen, Yunan hükümeti tarafından tanınmadığı ifade edildi.
Raporda Yunanistan devletine çağrı yapılarak, azınlık toplumunun tanınmamasının yeni dernekler kurulması, kendi kültürlerini yaşaması ve Türk dilinde eğitim verilmesiyle ilgili yeteneklerinin kısıtlanmasının dikkat çekici engeller olduğu vurgulandı.
Yunanistan'daki Türk azınlığın kimlik, katılımcılık ve kendini ifade etme konusunda ciddi tehlike ile karşı karşıya olduğunu öne süren Evelin Verhás imzalı raporda Türk azınlığın dini liderlerinin belirlenmesindeki devlet müdahalesine ve bu kapsamda değerlendirilebilecek 'dini özgürlükler' meselesine dikkat çekildi, Yunan makamlarına 'Batı Trakya'daki Türk azınlığı tanıyın' çağrısı yapıldı:
Türk azınlık ayrıca dini liderlerinin belirlenmesinde devlet müdahalesi dahil dini özgürlükler konusunda da bazı engellerle karşı karşıya bulunmaktadır. Türk azınlığın hakları, Yunanistan'ın insan haklarıyla ilgili bir dizi antlaşmaya imza atmış olması ve Avrupa Birliği üyesi olarak yükümlülüklerine rağmen halen yaklaşık bir asır önce oluşturulan bir çerçeve ile belirlenmektedir. Bu kapsamda, Yunan makamları, Batı Trakya'daki Türk azınlığı tanımak için acilen önlem almalı ve haklarını bütünüyle uygulaması için tüm engelleri kaldırmalı.
Yunanistan'da azınlık korumasının ağırlıklı olarak neredeyse yüzyıl önce uygulamaya konan bir antlaşma ile yönetilmeye çalışıldığını ifade eden rapor, Yunan devletinin azınlığın kültürel ve dini özerkliğine müdahale ettiğini, devlet ile azınlıklar arasında kısır bir güvensizlik döngüsünün oluştuğunu belirtiyor.
Yunan makamlarına Türk azınlığın durumunu iyileştirme noktasında tavsiyede bulunan rapor, devlet ile azınlık ilişkisi için Atina'nın normalleşme adımları atması gerektiğini söylüyor.
Batı Trakya, uzun zamandır, ağırlıklı olarak Türk kökenli olan, nüfusu yaklaşık 140 bin ila 145 bini bulan, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan küçük ama politik olarak önemli bir azınlık topluluğuna ev sahipliği yapıyor.
Topluluğunun önemli bir bölümü, Türk köylerinde veya karma yörelerde, Rodop ve İskeçe bölgelerinde yaşıyor.
Rodop'daki toplam nüfusun yaklaşık yüzde 55'i, İskeçe'deki yüzde 45'i ve Meriç'te yüzde 10'u Müslüman Türklerden oluşuyor.
Yunanistan, Batı Trakya'daki Türk azınlığın ya da kendi topraklarındaki herhangi bir etnik azınlığın varlığını kabul etmiyor.
Resmi olarak ise yalnızca 1919-1922 Yunan-Türk savaşını sona erdiren 1923 Lozan Antlaşması şartları ile hakları korunan “Trakya'daki Müslüman azınlığı” tanıyor.
26 Eylül'de ABD'nin New York kentindeki 74. BM Genel Kurul Toplantısı öncesi ilk kez bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis bir saatlik görüşmelerinde Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığın sorunları ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden eğitime başlaması konularını ele almıştı.
