TIMETURK | HABER MERKEZİ
Kendisinin de Trump'ın başkanlığını Clinton'ın başkanlığına tercih edeceğini söylediğini belirterek bunun için “Dürüst bir ABD için Donald Trump” başlıklı bir yazı yazdığını belirten Albayrak; 26 Eylül 2016 tarihli o yazının şu ifadelerle bittini hatırlattı:
“ABD'nin gerçekte olduğu şey ne ise onu söyleyen Donald Trump gelsin de yalan bitsin artık. Beyhude beklentilere mahal kalmasın. Herkes işine baksın.”
Albayrak, yazısına şöyle devam etti:
"TRUMP'A BEL BAĞLAMAK"
Ve beyhude beklentilere mahal kalmadı işte. Adamımız (!) Trump'ın yönetimindeki ABD, İsrail'in azgınlığını aşk ve şevk ile besliyor… Mısır diktatörü Sisi ile safları sıklaştırarak İhvan-ı Müslimin'in canına okuma iradesini ortaya koyuyor… Irak ve Suriye'de sivillere bomba yağdırıyor… PYD'ye yani PKK'ya Obama'dan bile daha büyük bir iştiyakla sahip çıkıyor, Türkiye'ye kast eden teröristleri dişlerine kadar silahlandırıyor… Türkiye'den ABD'ye uçuşlar için koyduğu ‘kabinde bilgisayar yasağı' ile Türkiye'yi terör ihracatçısı ülkeler kategorisine sokarak itibarsızlaştırmaya çalışıyor… Halkbank Genel Müdür Yardımcısı'nı tutuklayarak FETÖ'nün dümen suyunu ihya ediyor… Bütün işaretler, kötülüğün iktidarının her zamankinden daha büyük bir pervasızlıkla devam ettiği ve devam edeceği yönünde…
Gelin görün ki camiamızın bazı kanaat önderleri Trump'a bel bağlamaya ve bağlatmaya devam ediyorlar.
"KÖPRÜLERİ ATALIM DEMİYORUM"
Trump / ABD ile köprüleri atmayı önerecek değilim. ‘Adamımız' saplantısından kurtulmayı, Trump'a birtakım ‘mit'lere dayanarak bel bağlama hatasından dönmeyi, serinkanlı bir yaklaşım sergilemeyi salık veriyorum, o kadar. Aynı şey Putin'le münasebetler için de geçerli.
Trump yönetimindeki ABD, Esed'i devirmeye niyetli olmadıklarını ilan etti; Putin'in himayesindeki Esed rejimi bundan cesaret alarak yeniden kimyasal silahlara sarıldı ve İdlib'de 100'den fazla insanı kimyasal silahlarla öldürdü; şimdi Trump “Esed'e bakışım değişti, bu saldırı cevapsız kalmamalı” filan diyor, ama hükümetinin fiilî tepkisi -gerçekten olacağı varsa şayet- Rusya faktörünün ve elbette “asıl tehdit İslamî terör” anlayışının gölgesinde kalan sınırlı bir tepki olacaktır.
"DAHA İYİ BİR DÜNYA BEKLENTİLERİ"
Trump ve Putin'i daha iyi bir dünyanın müjdecileri olarak görmek ve göstermek çok saçma. Hele uluslararası angajmanlarımızı Trump-Putin ekseninde belirliyorsak iyice saçmalıyoruz demektir. Ne olursa olsun onlarla köprüleri atmayalım, evet; ama onlara güvenip başkalarıyla -mesela Avrupa Birliği'yle- köprüleri atmaya da kalkışmayalım. Mümkün mertebe dengede tutalım cepheleri. Ve bu arada güçlenmeye, güçlenmeye, güçlenmeye bakalım.
NELER YAŞANDI?
Donald Trump, dünyanın gündemine oturan kimyasal saldırı için ilk önce yaptığı açıklamada "Obama"yı suçlamış, yaşanılanların O'nun politikalarının sonucu olduğunu söylemişti. Bir süre sonra konuya ilişkin bir kez daha konuşan Trump, "Suriye ve Esed'e karşı bakış açım değişti. Harekete geçme sorumluluğum var" dedi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Dönem Başkanı ve ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley de bu açıklamanın ardından BMGK'nın Suriye'de gerekli askeri önlemleri almaması durumunda, bu görevi ABD'nin yerine getireceğini söyledi.
Haley, 3 gün önce yaptığı açıklamada "Önceliklerinin Esed'i devirmek olmadığını" söylemişti.