ABD'nin en etkili yayın organlarından New York Times, Washington Post, Wall Street Journal ve CNN gibi kuruluşlar, Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki iki camiye düzenlenen terör saldırısına ilişkin "terör", "terörist" ya da "terörizm" gibi ifadeleri kullanmaktan kaçındı.
New York Times, saldırıyı yapan terörist için "şüpheli", "silahlı kişi" ifadelerini kullanırken, Washington Post da "silahlı saldırgan" demekle yetindi.
CNN ve Wall Street Journal gazetesi de diğer kuruluşlarla benzer kelimeler kullanarak, "terörist" ifadesini kullanmamayı seçti.
"İSLAMOFOBİ" TANIMINI KULLANMADILAR
ABD basını saldırıyı, aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişinin yaşamını yitirdiği bir terör saldırısı gibi göstermek yerine, ABD'de neredeyse her gün yaşanan "silahlı saldırılardan" birisiymiş gibi gösterdi.
Yeni Zelanda'daki saldırı konusunda ülkede yazılan haberlerde dikkati çeken bir diğer husus da "İslamofobi" konusuna neredeyse hiç değinilmemesi oldu.
New York Times, Washington Post, CNN ve Wall Street Journal, "Yeni Zelanda'daki saldırıyı beyaz ırkçılığı besledi" değerlendirmelerine yer verse de bu haberlerde "İslamofobi" tabirini kullanmadı.
Söz konusu yayın kuruluşları, ABD Başkanı Donald Trump'ın ırkçı söylemlerini eleştirip, daha önce kilise ve sinagoglara da benzer saldırılar yapıldığını anımsatırken, Trump'ın İslam karşıtı söylemlerine neredeyse hiç değinmedi.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, saldırıların hemen ardından düzenlediği basın toplantısında, Christchurch kentinde 2 camiye düzenlenen saldırıların "terör saldırısı" olduğunu vurgulamıştı.
TRUMP'A TEPKİLER DEVAM EDİYOR
Öte yandan, Amerikan kamuoyunda, ABD Başkanı Donald Trump'ın, beyaz ırkçılığın yükselişte olduğuna inanmadığını ifade ettiği son açıklamasına tepkiler devam ediyor.
Amerikan medyasında yer alan birçok haberde ve sosyal medyada yapılan birçok yorumda Trump'ın "beyaz ırkçılık" meselesini küçümsemesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Yeni Zelanda'daki terör eylemini gerçekleştiren saldırganın beyaz ırkçı olduğunun hemen herkes tarafından kabul edilmesine rağmen Trump konuyu "önemsiz" gördüğünü belirtmiş ve "Çok ciddi sorunları olan küçük bir grup olduğunu düşünüyorum. Eğer Yeni Zelanda'da olanlara bakarsanız, muhtemelen durum budur." değerlendirmesinde bulunmuştu.