Avrupa Birliği liderler zirvesi, son dönemin en tartışmalı toplantılarından birine sahne oldu. Brüksel'de yapılan zirvenin ilk gününde gündem pandemi ile mücadele göç ve bu konularla bağlantılı olarak uluslararası ilişkiler ele alındı. Ardından çalışma akşam yemeğinde Türkiye ve Rusya konusunun tartışılması bekleniyordu. Önce Türkiye ile ilişkiler tartışıldı ve kısa sürede uzlaşma sağlanarak sonuç bildirisi yayınlandı. Ancak Macaristan'da kabul edilen ve eşcinsel haklarını gerileten yasayla ve Rusya ile ilişkiler konusunda Almanya-Fransa ortak önerisi üzerinde yaşanan görüş ayrılıkları toplantının gece 02.00'ye kadar uzamasına yol açtı.
ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya lideri Vladimir Putin'in Cenevre buluşmasından bir hafta sonra, Almanya Başbakanı Angela Merkel de, AB'nin Rusya ile "kendi diyaloğunu" başlatması yönünde bir öneri getirdi. Öneriye Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da destek verince, iki lider, 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesiyle kesilen AB ve Rusya arasındaki diyaloğun yeniden başlaması için ikili zirve" önerisi sundu.
Eylül ayında siyasete veda etmeden önce, AB-Rusya zirvesini yeniden başlatmak isteyen Merkel, "Rusya ile ABD Başkanı Biden'ın konuşmasının AB için yeterli olmadığını, AB'nin de kendine ait farklı formatta bir diyalog yürütmesi gerektiğini" savundu. Ancak daha zirve başlamadan AB üyesi olmayan Ukrayna "böyle bir girişimin çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği" uyarısında bulundu.
Rusya ile sınır üyeler Polonya, İsveç, Hollanda ve Baltık ülkeleri başta olmak üzere çok sayıda lider, "Rusya ile önkoşulsuz bir yeniden diyalog girişimi için çok erken olduğunu" savununca oy birliği sağlanamadı.
Sabahın erken saatlerinde yayınlanan sonuç bildirisinde anlaşmazlık, "Rusya ile diyalog biçimleri ve koşullarının inceleneceği konusunda anlaşıldığı" ifadesiyle yer aldı. Zirve sonrası yaptığı açıklamada hayal kırıklığını gizlemeyen Merkel, "Rusya ile bir an önce en üst düzeyde görüşmemiz gerektiği konusunda bugün uzlaşma mümkün değildi. Ama benim için önemli olan bir diyalog formatının korunması ve üzerinde çalışmamız. Bu konuda ileri doğru daha cesur bir adım atılmasını beklerdim" dedi. Orban'a sert "eşcinsel yasası" tepkisi
AB zirvesinin gündemini değiştiren bir diğer konu da, Macaristan'ın "okullarda, reşit olmayan gençler için eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine teşvik eden içeriklerin yasaklanmasını" içeren yasa teklifi oldu. AB üyesi 17 ülke, zirveden bir hafta önce kabul edilen yasayı ve Orban hükümetini kınayan ortak bir mektup yayınladı. AB ülkeleri, Budapeşte hükümetine 30 Haziran'a kadar düşünme süresi verdi.
Zirvenin başına katılan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de 17 ülkeye destek verdi. AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, "bu yasanın bir utanç yasası" olduğunu dile getirirken, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, zirve öncesi, Orban'dan bu yasayı geri çekmezse AB'yi terk etmesini isteyerek, "Böyle yasa çıkaran bir ülkenin AB'de yeri yoktur" diye açıklama yaptı. "Eşcinsellik değil hoşgörüsüzlük seçim"
Kendisi de eşcinsel olan Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel de, "Eşcinsel olmak bir seçim değil. Ama hoşgörüsüz olmak bir seçimdir. Hayatımın en zor mücadelesi, aynı cinsten bir kişiye aşık olduğumu anladığımda bunu kabul etmem oldu. Bunu kabul edemeyen pek çok genç intihar ediyor. Bu konuda ulusal bir yasa çıkarmak ve eşcinselleri parmakla göstermek, onların normal olmadığını söylemek, gençlere yardım etmeyecek" diye konuştu.
Zirvede konuyla ilgili 2 saat süren hararetli tartışmalarda, "18 yaşından önce, pornografi, "eşcinsellik, cinsiyet değişikliği veya doğum cinsiyetine alternatif tanıtımını yapan herhangi bir reklam veya yazılı içeriğin okullarda yasaklanmasını" içeren yasanın Avrupa değerleriyle ve Avrupa Anlaşması'nın değer ve özgürlükleri düzenleyen 2'inci maddesiyle bağdaşmadığı dile getirildi.
Toplantıdan medyaya sızan bilgilere göre, Orban zirvede tam bir eleştiri yağmuru ile karşı karşıya kaldı. Mark Rutte Orban'a, "Eğer bu Avrupa'yı sevmiyorsan neden hala buradasın, neden gitmiyorsun? İngilizler gibi 50'inci maddeyi işletip gidebilirsin" dedi.
Macron, "pedofili ve eşcinselliğin aynı kefeye konulması kabul edilemez. Bu insanlık onuruna aykırıdır" dedi.
İtalyan Başbakanı Mario Draghi, "Dünyamızda zaten yeterince acı var. Yasalarımızın yenilerini yaratmasından kaçınmalıyız" diye konuştu.
Portekiz Başbakanı Antonio Costa, Orban'a, "Sen Avrupa'nın bir imparatorluk olduğunu söylüyorsun. Ama bu doğru değil. Tüm üyeler gibi Macaristan da buraya girmeyi kendi özgür iradesiyle istedi" dedi.
İsveç Başbakanı Stefan Levfen de, "İsveç halkı birliğin değerlerine saygı duymayan bir üyeye AB fonlarının verilmesini kabul etmeyecek" diyerek, Macaristan'a verilecek yardım fonuna itiraz etti.
Polonya ve Bulgaristan'dan destekEleştirilere yanıt veren Orban, yasanın eşcinsellerle değil, ebeveynlerin çocuklarını cinsel eğitimlerini kendilerinin vermek istemesiyle ilgili olduğunu" söyledi. Ancak bu açıklama AB liderlerini ikna etmeye yetmedi. Orban'ın söylemine yalnızca Polonya ve Bulgaristan'dan destek geldi.
Macaristan Avrupa İşlerinden sorumlu bakanı Janez Jansa da, Mark Rutte'nin "AB'yi terk edin" çağrısına, Twitter hesabından yanıt vererek, "Eski sömürgecinin kibri. Macaristan AB'den ayrılmak istemiyor. Aksine onu iki yüzlülerden kurtarmak istiyoruz" dedi.
Orban ve AB liderleri arasındaki tartışma, AB içinde doğu ve kuzey Avrupa ülkeleri arasındaki kırılmayı da net bir şekilde su yüzüne çıkardı. Orban'a 30 Haziran'a kadar süre vererek "ültimatom" çeken AB yönetimi ve 17 lider, Budapeşte hükümetinden gelecek yanıt ışığında, AB Adalet Divanı'na dava açma ya da bir dizi yaptırım uygulama kararı alabilecek.
AB liderleri zirvenin ikinci gününde Covid salgınının ardından üye ülkelerin ekonomilerini ayağa kaldırmak için yapılacak hibe yardımları ile uluslararası şirketlere uygulanacak vergi konularını ele alacak.
Kaynak: VOA