Hürriyet yazarı Vardan “Sinema en sıkı 'eylemci'sini kaybetti” başlıklı yazısında yönetmen Godard'ın 60'lı yıllarda çıkış yapan sanat faaliyetleriyle tanınmaya başladığını belirtti.
1968 olayları ve sinema
Vardan, Fransız yönetmenin tüm dünyada etkili olan 68 gençlik hareketinin de içinde yer aldığını hatırlattı. 1968'de özellikle Fransa ve ABD'de geniş katılım gören öğrenci hareketleri, işçilerle de dayanışma içerisinde olma çabasını göstermişti. Paris'li zengin bir burjuva ailenin çocuğu olan Jean-Luc Godard da söz konusu eylemlere destek veren bir kişiliğe sahipti. Sinemada ‘Yeni Dalga'
Vardan'ın yazısından Godard'a ilişkin satırbaşları;
“Kameranın önünde ve arkasında olanlara ilgi duyan bir grup genç, yazıp çiziyor ve çıkardıkları yayınlarda “Başka bir sinema mümkün” demeye çalışıyordu. François Truffaut, Claude Chabrol, Jacques Rivette, Éric Rohmer, Alain Resnais gibi isimlerin yer aldığı bu yapı, teorik fikirlerini daha sonra peliküle dökmeye başladı ve yapıtlarıyla sinema tarihinin en önemli akımlarından biri olan ‘Yeni Dalga'ya (La Nouvelle Vague) imza attı.
Godard kuşağının ve içinde yer aldığı akımın en aykırı ismi olacaktı. Sinemanın teorik ve pratik cephelerinde yer aldı, hislerini, öfkesini hemen belli eden kişiliğiyle sivrileşti, sıkı bir aktivist olarak hafızalarda yer etti. ‘Kadın Kadındır' (Une femme est une femme), ‘Hayatını Yaşamak' (Vivre sa vie), ‘Nefret' (Le mepris), ‘Evli Bir Kadın' (Une femme mariee), ‘Alphaville', ‘Çılgın Pierrot' (Pierrot le fou), ‘La chinoise', ‘Week-End' 60'lar boyunca çektiği önemli yapımlardı.” ‘Hepiniz aptalsınız'
(Soldan sağa) Claude Lelouch, Jean-Luc Godard, François Truffaut, Louis Malle, Roman Polanski Cannes Film festivalinde olay çıkaran isimler olarak damga vurmuştu…
‘68 Başkaldırısı'nda bizzat sokaklarda, meydanlardaydı. Hatta Truffaut, Roman Polanski ve Louis Malle gibi meslektaşlarıyla işçi ve öğrencilere destek verdi, Cannes Film Festivali'nde çarpıcı ve provokatif açıklamalar yaptı:
“Burada öğrencilerin ya da işçilerin sorunlarına anlatan tek bir film yok. Forman'ın (Milos), benim, Polanski'nin ya da Truffaut'nun bunları anlatan filmlerimiz yok. Öğrenci dostlarımızın eylemler sırasında kafaları kırıldı, onlar bize böyle örnek oldular. Mesele burada filmleri izlemek ya da izlememek değil. Evet, amacımız zaten çok sayıda film izlemek. Ama şimdi asıl derdimiz sinemanın öğrenciler ve işçilerle dayanışmasını sağlamaktır. Ben size öğrencilerle ve işçilerle dayanışma diyorum, siz hâlâ kamera açıları ve yakın çekimden bahsediyorsunuz. Hepiniz aptalsınız.”
Batılı bir eleştirmen sinemasına ilişkin şu saptamada bulunmuştu: “Sadece ‘Siyasal film' yapma konusunda değil ‘Filmleri siyasal olarak yapma' konusunda da ısrarlıydı.” Etkilediği yönetmenler ve aforizmaları
Godard, 68 olaylarında Paris sokaklarında...
Scorsese, Altman, De Palma, Fassbinder, Jarmusch, Tarantino, Soderbergh, Paul Thomas Anderson gibi yaratıcılar çeşitli söyleşilerinde onu örnek aldıklarını belirttiler.
Bu arada 1961-65 arası evli kaldığı Anna Karina'yı yedi filminde, 1967-1979 yılları arasında evli kaldığı Anne Wiazemsky'yi de beş filminde oynattı. Yönetmenin 1978'de hayatına giren Anne-Marie Mieville ise ölümüne kadar yanındaydı.
‘Fotoğraf gerçektir. Sinema da saniyede 24 kez gerçektir'... ‘Bir hikâyenin başı, ortası ve sonu olmalıdır. Ama her zaman bu sıralamayla olması gerekmez'... “Bir kamera kaydırması ahlaki bir harekettir”...
