“Hz. Muhammed Allah'ın Elçisi” filmini ailece izledik ve diyoruz ki…
Hz. Muhammed (sav)'in çocukluğu ile nübüvvetin ilk yıllarını konu alan Mecid Mecidi imzalı film 28 Ekim 2016'da gösterime girdi. Filmin gösterime girmesiyle birlikte mezhepçilik üzerinden bir tartışma, tartışmadan da öte bir gürültü koparılınca, ailece izlemeye karar verdik. İyi ki izlemişiz.
Biraz geriden başlayacak olursak… Türkiye kamuoyu yıllardan beridir İran yapımı filmlere aşinadır. Hatta birçok tv kanalı Ashab-ı Kehf ve Hz. Yusuf gibi dizileri belki defalarca yayınlamıştır. Her iki film de kaynağını Kur'an'dan aldığı için biz Müslümanları doğrudan ilgilendirmektedir. Kendi adıma söylemem gerekirse, her iki filmde de İslam'a aykırılık görmedim. Eminim ki milyonlarca insan da bu filmlerden istifade etmiştir. Bu vesile ile o filmlerde emeği geçen herkesi takdir ve saygıyla anmayı bir borç biliyor ve kendi adıma Allah kendilerinden razı olsun diyorum.
Ve gelelim “Allah'ın Elçisi: Muhammed” filmine…
Öncelikle Mecidi'yi bu eserinden dolayı tebrik ediyor, Allah kendisinden razı olsun, diyorum. İnşallah devamını da getirir.
Film ile ilgili düşüncelerime gelince… Bu arada bir yandan da kimlerin film için neler konuştuklarını ve neler yazdıklarını da elden geldiğince öğrenmeye çalıştım. Sanatsal eleştirileri dışarıda tutarak diğer eleştirilerde iki kaygının öne çıktığını gördüm. Bunlardan biri dini, diğeri de mezhepçi. Tartışmalardan, daha doğrusu kaygılardan biri, filmde Hz. Muhammed'in bebekliğinin ve çocukluğunun kısmen gösterilmesidir. Mecidi'nin bununla Müslümanların tepkilerini ölçmeye çalıştığını ve asıl amacının tıpkı Yusuf filminde olduğu gibi, Hz. Muhammed'i de oynatmak olduğunu iddia edenler de az değil. Bana göre, Mecidi'nin niyeti ve gelecekte neler yapacağı hakkında fikir yürütmek ona haksızlıktır.
Film hakkındaki eleştiri ve düşüncelerimle devam edeyim… Filmde Hz. Muhammed'in bebekliğinin ve çocukluğunun kısmen de olsa gösterilmiş olmasını tasvip etmemekle birlikte bunu bir sapma olarak da görmedim. Anladığım kadarıyla Mecidi de Hz. Muhammed'in çocukluk hali ile yetişkin halini birbirinden kesin çizgilerle ayırmış olmalı ki, yetişkinlik halini canlandırmıyor ve Çağrı filmindeki hassasiyeti gösteriyor. İnşallah bundan böyle de Mecidi veya diğer sanatçılar bu hassasiyeti korurlar.
Filmin katılmadığım diğer konusu ise, balıkların kıyıya vurulması sahnesidir. Oysa İslam'ı veya Hz. Muhammed'i tanıtmak ve anlatmak için bu tür hurafelere ihtiyaç yoktur. Ama ne yazık ki, kimi Müslümanlar ve hatta sözüm ona âlimler (Sünni veya Şii fark etmiyor) eserlerinde ve konuşmalarında hurafelere –dün olduğu gibi bugün de- yer vermekten geri durmuyorlar.
Filmin bütününden anladığım ve çıkardığım sonuç ise şudur: Mecidi'nin niyeti ve çabası Allah'ın rızasını kazanmak yönündedir. Filmdeki yanlışları ve eksiklikleri bir art niyet olarak görmek Mecidi'ye haksızlık olur. Hele hele Mecidi'nin bu film ile Hristiyanlara göz kırptığını, filmin dinler arası diyalog amacı taşıdığını, filmde Şiilik propagandası yapıldığını ve hatta bunun deizm olduğunu iddia edenler var ki, bence bunlar haksızlığın da ötesinde iftira atıyorlar.
Bir de bölgedeki çatışmaları ve siyasi atmosferi de istismar edip mezhepler üzerinden Müslümanların arasına nifak sokmak isteyenlerin sözüm ona Sünnilik ve Şiilik adına yekdiğerine dil uzatmaları ve ihtilafları çatışmaya dönüştürme çabaları var ki, bunlar aslında Sünnilerin de Şiilerin de yüz karasıdır. Bu art niyetlilerin şerrinden Allah'a sığınalım.
Öte yandan niyetleri ve amaçları Allah'ın rızasını kazanmak olan din kardeşlerimizden de bir istirhamım var; eleştirilerimizi daha iyi filmlerin çıkmasına vesile olacak düzeyde yapalım. Ümmet olarak içine duçar olduğumuz bu zilletten bir an önce kurtulmak için Allah'ın bizden istediği gibi, “dosdoğru” olalım!
Evet, başta dedik ya, biz filmi ailece izledik. Sizlere de tavsiye ediyoruz.
Yorum Yap