Bu yazının başlığı “Ekleme ve Düzeltme” de olabilirdi. Fakat yukarıdaki başlığı seçmemizin nedeni, bir önceki metni okuyanların bu yazıyı da okumalarını sağlamak içindir.
Önceki yazımız üzerine Sayın Fırat aradı ve yazıda geçen bazı bilgilerin yanlışlığına dikkat çekti.
Görüşme esnasında bölgeye yaptığı hizmetleri ve bu bağlamda Kâhta'da bazı kamu kurumlarına yaptığı arazi-arsa bağışı bile yaptığını belirten Fırat'tan istirhamımız, bunların bilinmesini sağlamasıdır. Özellikle siyasilerin kendi hizmetlerini dillendirmeleri ve görünür kılmaları gösteriş değil, gerekliliktir. Böylece kendileri hakkında önyargıların oluşmasına fırsat vermemiş olurlar. Yapmadıklarını dahi yapmış gibi gösteren siyasilerin bol olduğu bir Türkiye'de siyasilerin hakikatte yaptıkları hizmetleri görünür kılmaları büyük bir önem arz etmektedir.
Bu arada şunu da öğrenmiş olduk. Siyasi konularda yazmak özellikle siyasiler tarafından siyasete atılmak gibi algılanabiliyor. Gelecek hakkında bir şey diyemeyiz, ama bugüne kadar öyle bir niyetimiz veya düşüncemiz olmadı.
Fırat, Nissibi Köprüsünün yapımına hiçbir zaman karşı olmadığını, acil ihtiyaçların giderilmesinden sonra köprünün yapılmasını istediğini söyledi. Bize anlattıkları bir önceki yazıda aktardığımız gibi idi. Ancak bu açıklaması üzerine biz de beyanını esas alıyoruz.
Önceki yazımızda dikkat çektiğimiz diğer bir konu da ecri misil adı ile işletilen arazilerdi. Kendisinin böyle bir arazisinin olmadığını ve haklı olarak iddiamızı ispata çağırdı. Bunun üzerine yazımızı bir daha okuduğumuzda, hatamızın farkına vardık. Geçen yazıdaki son paragraf şöyle idi:
“Bu vesile ile bir hususa daha dikkat çekelim. Örneğin, sadece Fırat ve Türk'ün değil, bütün ağaların ellerindeki arazilere ne zaman ve hangi yollarla sahip oldukları, “ecri misil” adı altında hazineden adeta gasp ettikleri arazileri ellerinde bulunduranların bu araziler için devlete kaç kuruş ödedikleri gibi sorular da zihinleri kurcalamıyor değil.”
Cümlede de görüldüğü gibi sanki Fırat ve Türk'ün ecri misil ile işlettikleri araziler varmış gibi bir sonuç çıkmaktadır. O cümlenin aslında şöyle olması gerekiyordu: ‘Ecri misil adı altında adeta gasp ettikleri arazileri ellerinde bulunduranların bu araziler için devlete kaç kuruş ödedikleri gibi sorular da zihinleri kurcalamıyor değil.'
Önceki yazıdan Fırat ve Türk'ün de ecri misil yoluyla elde ettikleri arazilerin olduğu gibi kesin bir sonuç çıkmaktadır. Her ne kadar kastımız bu değil idiyse dahi, o cümle ile Sayın Fırat ve Sayın Türk'ü töhmet altında bırakmış ve kendilerine haksızlık etmiş oluyoruz. Bu hatadan dolayı başta Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat ve Sayın Ahmet Türk olmak üzere bütün okuyuculardan özür diliyoruz.
Yorum Yap