Dolar

42,5291

Euro

49,5628

Altın

5.744,63

Bist

11.007,37

Ülkemizde 18 yıl ezan okutulmadı!

10 Yıl Önce Güncellendi

2016-06-21 15:41:43

Ülkemizde 18 yıl ezan okutulmadı!
Birinci dünya savaşı başlamadan önce ve sonra Osmanlı Cihan Devletine karşı topyekûn harp ilan eden emperyalist Batı ülkelerine karşı yurdun her bir tarafında yoğun şekilde mücadele veriliyordu. Bazı sahte kahramanlar samanlıkta saklanarak gerçek anlamda cephelerde gözünü kırpmadan savaşan Mehmetçiğin zaferinin üzerine kondu. Milyonlarca insanımız hayatını kaybetmekle birlikte büyük toprak kaybımız oldu. Nihayetinde düşmanlarımızı yendik, bağımsızlığımızı kanlarımız pahasına aldık.
 
Küçük toprak parçasına sahip olsak da özgür ve bağımsız bir şekilde yaşamanın buruk sevincini kabullenmeye çalışan halkımızın üzerine Fransız, İngiliz ve Yunan gavurunun yapmadığı, yapmayı bile düşünmekten korktuğu gayri insanı, gayrı hukuki ve gayri dini baskılar kurulmaya başlandı. Herkes tedirgin ve şaşkındı. Düşman yenildi, denize döküldü ama içeride saklanmış, bizdenmiş gibi gözüken bazı kişiler düşmanları aratmıyordu. Çanakkale'den giremeyen düşmanların bir kısmı ülkeyi içeriden ele geçirmenin hesaplarını yaptı. 
 
Öyle ki, uğruna şehitler verdikleri ne kadar değer ve kutsal duygu varsa hepsi “bizimkiler” tarafından yasaklanmaya başlandı. İlk meclis açılırken her şey yolundaydı. Halkın inanç, örf ve adetlerine göre açıldı. Hocalar, kanaat önderleri, gaziler ile eski ve yeni ortaya çıkmış siyasi figürler tarafından Hacı BayramCamisinde kılınan Cuma namazından sonra gazi meclis dualarla açıldı.
 
Ancak fazla geçmeden, Kahramanmaraş'ta Fransız ve Ermeni sarhoş çapulcu lejyonerleri tarafından 3 Türk kızının peçesini açmaya çalışmasıyla kıyamı başlatanSütçü İmam ve onun gibi yüzlerce göğsü imanla dolu yiğitlerin Anadolu'da başlattıkları onur ve özgürlük hareketinin ana felsefesine ters eylemler yapılmaya başlandı. Gün geçtikçe dine, devlet geleneğine ve millete karşı tavır alan yeni yönetimi anlamaya çalışan halk şaşkına dönmüştü. “Yoksa Ankara hala işgal altında mı?” diye düşünmeye başlayanlar oldu.
 
Dindar kesim özellikle alim ve bilginler uyduruk mahkemelerde idam edilmeye başlandı. Çıkarılan “İnkılap” yasalarıyla halkın ayağına adeta pranga vuruldu. Rejimden ayrı düşünen, eskiye özenen her kim varsa anında “İstiklal mahkemeleri” tarafından birkaç dakika dahi sürmeden idama mahkum edilip, oracıkta hemeninfaz gerçekleştirildi.
 
Ezanın uyduruk Türkçe'yle okunması dayatması!
 
Resmi, yazılı olmayan ama halk tarafından anlatılan hikayelere göre sadece İstanbul'dan yarım milyona yakın müderris, hoca, bilgin ve kanaat önderi bir hafta içinde derdest edilerek katledildi. Harf inkılabı ile “cahil” durumuna düşürülen halkın önünde bulunan bilginler öldürülünce doğruyu ve gerçekleri anlatacak kimse kalmadı, Ortalık Ermeni, Rum ve diğer azınlıklara kalmıştı.  
 
Hilafetin ilgası ile harf ve kılık kıyafet değişikliğinden kaynaklanan zorba ve baskıcı kanunlara her geçen gün yeni bir zulüm yasası çıkarılarak Fransız ve İngiliz gavurlarına neredeyse rahme okutacak seviyeye gelinmişti. Din ve dindarlara bir nevi savaş açan bazı idarecilerin baskısını gittikçe artırdığı gözlendi. İslam'ı kendirejimine uygun hale getirmek için akla ziyan kararlar alan idare ezanı orijinal Arapça haliyle değil de uyduruk Türkçe ile okunması kararlaştırıldı. İlk olarak 30 Ocak 1932 yılında çok bozuk ve uyduruk bir Türkçe ile sözde ezan okunmaya başlandı. Halkın şaşkınlığı gittikçe korku ve endişeye yol açtı. Kendilerini esir ve sındırılmış olarak görmeye başladı.
 
Kur'an-ı Kerim, Namaz, Ezan ve tüm dini terimler Arapça değil Türkçe olarak okunması 1933 yılında kanunlaştırıldı. Karşı gelenler acımasızca cezalandırıldı.Onlarca kişi sadece Ezanı Arapça okudu diye idam edildi. Kur'an okumak veya öğretmek yasaklandı. Yıllarca İlahi kelimetullah'ın bayraktarlığını yapan bir milletin torunları kendi öz yurdunda Allah'ın kelamını yasaklamanın yolunu seçti. İbadethaneler ahırına, bazı camiler depo, dükkan, bar ve meyhane olarak kullanılmaya başlandı.
 
İsmet İnönü'nün Başbakan olarak çıkardığı kanunlar Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal onaylayarak yürürlüğe girdi. Türkçe Kur'an-ı Kerim ilk önce 22 Ocak 1932'deYerebatan Camii'nde, Ezan ise ilk olarak İstanbul'da Fatih camiinde okunması çok daha acı oldu. Fatih başta olmak üzere ülkenin her tarafında bu ucube ve anlaşılması güç bir Çağrı'nın Ezan olarak okunması büyük bir kırılma meydana getirdi. Ağlayanlar, kahrolanlar bu çirkin ve İslam'la alakası olmayan sesi duymamak için evine kapananlar oldu.
 
Mehmet Ergin'in kaleminden Vane'de yaşanan trajedi 
 
Rahmetli Ömer Lütfü Mete'nin senaryosunu yazdığı “Çizme” filminde Ezan zulmünün en net olarak anlatıldığı bir yapıttır. Olay Rize'nin İkizdere ilçesinde geçiyor. İkizdere'ye bağlı eski ismi Vane olan Ilıca köyünde Ezan'ın Türkçe okunması dayatması yürürlüğe girdiği gün çok garip bir olay yaşandı. Vane'nin müderris ve alimlerinden olan Süleymanoğullarından Mehmet Efendi bu kararı içine sindiremedi. Ancak savaştan yeni çıkmış devlete karşı da isyan etmeyi teşvik etmedi.  
 
Ayni köyden yetişmiş ve ülkemizin önde gelen önemli sanayici ve işadamlarından biri olan Sayın Mehmet Ergin'in hatıratlarını kaleme aldığı ve günümüzderaflarda yerini alan “Beyaz Yolum” isimli eserde dönemi çok net bir şekilde anlatıyor ve tarihe  ışık tutması bakımından çok kıymetli bir eser olduğunu belirtmeliyim.Anı türünde yazılmış olan bu eser bilinmeyenlere ve bilmek isteyenlere kılavuzluk ediyor.
 
 Ergin kitabında ayni köyde vuku bulan bir olayı aktarıyor. Camii cemaatini Vane'deki Orta Cami'de toplayan Mehmet efendi oradakilere, “Ben şimdi dua edeceğim. Sizler yapılan duaya ‘Amin' deyin” diye telkinde bulundu. Kısa bir konuşmadan sonra Hulusi kalp ile yaptığı duanın ortasında, “Ya Rabbi! Ezan'ın yerine konulmayaçalışılan çağrıyı duymayı nasip etme bana” deyince cemaat istemeyerek de olsa hep birlikte “Amin” demek zorunda kaldı. Duadan sonra cemaatten helallik alarakevine giderek istirahate çekilen Mehmet efendi daldığı uykuda temiz ve pak ruhunu Rabbine teslim etti. Allah rahmet eylesin.
 
“Tanrı uludur” diye başlayan uyduruk çağrı halk tarafından rağbet görmedi. Minareye çıkarak gönülden ve istekli olarak seslendirilmedi. Meczup gibi olan kişilere  okutturulmaya çalışıldı. Yurdun birçok yerinde Mehmet efendi gibi yüzbinlerce inanmış bu zulmü görmektense ölmeyi  tercih etti. Bir kısmı ise fikri alanda mücadele ederek zulüm mahkemelerinde uyduruk ve sahte delillerle yargılanarak katledilmeyi tercih etti. Ancak yılmadılar. Mücadeleden asla taviz vermediler.Yasaklanan Kur'an-ı Kerimi mahzenlerde gizlice okutmaktan geri kalmadılar. 
 
Adnan Menderes Ezan nedeniyle şehit edildi 
 
Rejimle işbirliği yapan ispiyoncular ise küçük bir menfaat uğruna dini tedrisat görenleri şikayet ederek cezalandırılmalarına vesile oldular. Onların bir kısmı inancınınsavunuculuğunu yaparken davası uğruna şereflice can verdi. Ancak şikayet eden çapulcular ise her iki cihanda da kaybedenlerden oldu.
 
Ezan yasağı tam 18 yıl sürdü. Halk tek parti yönetimindeki CHP'nin zihniyetinden bıkmış ve çok partili sisteme geçilince halk, büyük bir teveccühle Demokrat Partiyi iktidara taşıdı. DP'nin ilk icraatı CHP'nin başlattığı Ezan yasağını, “henüz erken” itirazlarına rağmen, 16 Haziran 1950 yılında aslına uygun hale getirdi. Rahmetli Adnan Menderes ve arkadaşları hiç tereddüt etmeden bu ilk icraatı gerçekleştirdikleri için daha sonraki gelişmeler neticesinde bedelini canlarıyla ödediler.
 
Arapça ezanın okunmasını duyan halk tüm ülkede bayram havası yaşadı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kanunu imzalamasıyla gün boyu minarelerde, yüksek tepelerde, ev ve meskûn mahallerde durmadan ezanlar okundu. CHP'nin din düşmanlığının izleri silinmeye çalışıldı. Ancak devlet ve bürokraside çeteleşen dönme ve vatan hainlerinin direnmesinin o zamandan beri devam ettiğini üzülerek bildirmeliyim.
 
Halkı dinden ve Kur'an'dan koparmak istediler ancak başarılı olamadılar. Kaybettiler. Cumhuriyet döneminin en çok tartışılan o zulüm kanunlarını çıkaranlarlaözgürlük yasalarını çıkaranlar halk nezdinde çok değişik duygu ve düşüncelere sahiptir. Menderes ve arkadaşları hala dua ve minnetle anılmaktadır.
 
Rabbim bir daha bu ümmete ve millete böyle karanlık ve zulüm dolu yıllar yaşatmasın.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara