Mısır'da halk Hüsnü Mübarek diktatörlüğüne karşı oluşturulan ortak platformundan sonra 25 Ocak 2011'de modern Firavun akıttığı kanlar elinde kalarak devrildi. Halk idareyi eline alınca tüm dünyada sevinç çığlıkları atıldı. Emperyalist ve Haşhaşı çevrelerin “evlerine ateşler düşmüştü”
Ülke tarihinde ilk kez askeri vesayet olmadan halkkendi idaresiyle cumhurbaşkanı seçmek için 2012'de sandığa gitti. Eski rejimin kalıntısıyla son tura kalan halkın adayıMuhammed Mursi hile olmadan halkın yüzde 52 oyunu alarak seçildi.
Ülkede binlerce sorun ve halledilmesi gereken meseleler vardı. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Ama önüne hep diktatörlerin yaptığı Anayasa çıkıyordu. Bir taraftan ülkenin meselelerini çözmeye çalışırken bir yandan da yeni anayasa yapılmaya başlandı. Sonunda halk referanduma gitti. Anayasa kabul edildi. Anayasa yapılma aşamasında biz de Mısır'ı ziyaret etmiştik. Bazı maddelerin çok gereksiz ve doğru olmadığını dile getirmiştik. Buna rağmen yine de önemli bir gelişmeydi. Halk kendini ilk kez yönetimde görmeye başladı.
Siyonist ve Haşhaşı gruplar halkın arasına fitne tohumlarını ekmek için bizde olduğu gibi “devlet malı çalınıyor, Hırsızlık yapılıyor” gibi bildik sloganlar ürettiler. Kendilerine yakın basın-yayın kuruluşları aracılığıyla her gün aleyhte propagandayaptılar. Ülkenin ekonomisini elinde bulunduran askerler ve bürokratlar kendi düzenleri bozulmasın diye ürettikleri ürünleri karaborsa satmaya başladı. Birkaç kentte “İslami görünümlü” kişiler Hristiyanlara ve aydınlara yönelik bombalı eylemlerde bulundu. Bu eylemlerin arkasında derin ve çukur yapılar vardı.
Ülkenin zenginlerinden HamdinSabbahi denilen adamı kandırıp öne sürdüler. Başkan olacağım diye zavallı milyonlarca masraf yaptı. Solcular, sağcılar, milliyetçi Araplar, Laik ve Selefi geçinen çapulcularla Kıptı Hristiyanlar ele ele verdi. Mursi yönetimin devrilmesi için aylarca eylem yapıp, hayatı yaşanmaz hale getirdiler. Darbe zeminini hazırlayan ordu “kurtarıcı” pozisyonunda ülke yönetimine el koydu.
Hergele Sisi'nin ilk icraatı halkını katletmek oldu!
3 Temmuz 2013 ‘de Askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırılan ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursicunta yönetimince gözaltına alındı. Akla hayale gelmeyen yalan beyan ve iftiralarla Mursi'yi ve Müslüman Kardeşler teşkilatını (İhvan-ı Müslimin) yıpratmaya ve itibarsızlaştırmaya çalışıldı.
Bir proje ürüne olan cunta yönetimi devrimdeki kazanımların hepsini iptal edip tekrar diktatör dönemindeki kanunlara geri dönüldü. Nispeten özgürlükçü anayasa iptal edilerek zülüm anayasası zorla yürürlüğe konuldu. Ancak bir eksiklik vardı. O da cuntacı hergelenin unvanı hoşuna gitmiyordu. Abdülfettahes-Sisi kendini Mareşal olarak ilan etti. Yurt içi ve dışarıdan bulduğu bilumum süslü - püslü madalyaları takarak kendini büyük(!) adam sanmaya başladı.
İlk icraatlarının başında sabah namazı kılan göstericilerin üzerine ateş açtırarak binlerce masumu katletmek oldu. Rabia'tulAdeviyye Meydanı artık “Şüheda Meydanı” olarak anılmaya başlandı. On binlerce Masum siyasi ve sivil hapishanelere dolduruldu. İstihbaratın tespit ettiği öğrenciler okullarından ve evlerinden “terörist” yaftalamasıyla alınarak hapishanelerde işkenceden geçirildi. Hala hapishanelerde 10 binden fazla akademisyen, siyasetçi, düşünür ve kanaat önderi bulunmaktadır.
İhvan ve ülkedeki münevver insanlardan intikam almak için kurulan zülüm mahkemeleri önüne gelene idam cezası vermeye başladı. Dosyaları okumadan, bizdeki 28 Şubat dönemindeki internetten alınan sahte beyanlaradayanarak yüzlerce insana tek celsede idam kararı vermekte bir bahis görmediler. Bu masumlara verilen idam kararı1 dakika bile sürmedi. Böylesine komik ve akıl almaz mahkemeler ülkenin her tarafında birer ölüm mangası haline geldi.
Mısır hapishanelerinde insanlar işkenceden öldürülüyor
İhvan'ınmürşidi Muhammed Bediive Muhammed el- Biltaci gibi onlarca lidere daha önce idam cezası verilmişti. Hepsi bu zülüm kararını “Rabia işareti” yaparak gülümseyerek karşılamıştı. Mısır mahkemelerinde Müslümanlar ilk kez idamla karşılaşmıyor. Daha önce de onlarca Müslüman önder ayni Firavunun Haşhaşı tayfası tarafından idam ettirildi. Bu komik karara Müslümanlar ancak gülüyor ve o zalimlerin hallerine üzülüyorlar.
Mısır, Suriye, Irak, Libya, Cezayir ve Tunus cezaevlerinde yapılan işkence ve zulümler hala diriliğini korumakla birlikte yeni dönemde Mısır eski haline döndü. Siyasi amaçla esir aldıkları kadın ve erkek gözetmeksizin hepsine yönelik yapılan işkenceler insanın kanını donduruyor. Ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına, bakan ve önde gelen liderlere yapılan fiziki ve fiili işkence sonucunda bazılarının bedeni dayanamadı ve şehit oldu.
Yaklaşık 10 gün önce Kahire hapishanesinde Prof. Ferid İsmailişkence sonucu katledildi. Bu makale yazılırken Dimyat hapishanesinde eski milletvekili olan Muhammed el-Fellahci'nin şehadet haberi geldi. Cunta yönetimince işkenceden ölenlerin sayısı 300'e yaklaştı.
Sistematik katliamlar devam ederken 16 Mayıs günü halkın oyu ile seçilen ve ülkenin hala meşru cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi ve 107 arkadaşı idam cezasına mahkûm edildi. Mahkemenin başkanı Şaban eş-Şami kararı okurken yüzündeki kin ve nefreti çok rahat gördüm. Korkudan ve titrek bir sesle idam kararını okurken demir kafes içinde tutsak olan Mursi ve arkadaşları adeta tahliye kararı çıkmış gibi sevinç çığlıkları atması imanın ve azmin en belirgin tezahürüdür.
“Hüküm Allah'ındır” diyerek darbecilerin ve onların tetikçilerinin hiçbir şey olmadıklarını haykırmaları en büyük manifestooldu. Mursi zalimlerin yüzüne Allah'ın açık ve net olan hükmünü haykırdı:“Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!” dedi.
Müslüman için davası uğrunda ölmesi veya öldürülmesi o kişi için en büyük övünç ve sürür kaynağı olduğunu bilmeyen bedbahtlar kendilerince intikam alacaklarını zannediyor. Her zaman olduğu gibi yine yanılıyorlar.
Mursi ve arkadaşlarına verilen idam kararına dünya genelinde en ciddi tepkiyi yine Türkiye devleti ,hükümeti ve STK'ları verdi. Gün geçtikçe değişik ülkelerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Batı idam cezalarına tepkisiz
Birçok STK Mursi'ye verilen idam kararını kınadı. Hukukçular Derneği üyeleriUHUB, Muhammed Mursi'nin idama mahkum edilmesini protesto etti. Halk iradesinin tecellisi olan Mursi'nin yanında olduğunu dile getirdiler.
UHUB, ''Düzmece bir mahkeme ve yargılama ile verilen bu karar Mısır'daki zulmün gelmiş olduğu son noktayı gözler önüne sermiştir. Hiçbir meşrutiyeti olmayan bir yönetimin kurguladığı bu mahkemelerin vermiş olduğu kararlar, dünyada yitik bir değer olan adaletin ne denli ayaklar altına alındığının çarpıcı bir örneği” olduğu dile getirildi.
Sözde “hür dünya” yarım ağızla Mursi'nin idamını kınadı ama hiçbir yaptırım yoluna gitmedi. Gitmezler de. “Kafirler ancak birbirlerinin dostlarıdır” Dünya Müslümanlarının onlardan bir beklentisifalan yok. Bu korsan devletler ve kurumlar yalandan “demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk” gibi içi boş kelimeleri durmadan kullandıkları için göstermelik de olsa ciddi tepki göstermeleri beklenirdi. Yalandan da olsa tepkilerini dile getiremediler. Onlar, faşist ve katil Sısı'yeelde kalmış silah ve savaş uçaklarını fahiş fiyatla satmanın peşindeler.
Mursi'ye verilen idam kararını karartmak için bir gün sonra rejimin kontrolünde olan “Ensar Beyt el-Makdis” örgütü üyesi olduğu ve Musturut kentinde askerlere bombalı eylem yaptıkları iddiasıyla 1'i lise öğrencisi 6 kişiyi idam ettiler. İddia edilen suçun işlendiği gün bu kişilerden 3'ü polis tarafından gözaltında tutuluyordu. İşte Mısır ve cuntacıların adalet anlayışı budur. Kanlı iktidarlarını daima mazlumların saf ve temiz ruhlar üzerine kurarlar.
Mısır zülüm Mahkemeleri şimdiye kadar bin 700'e yakın siyasi tutukluya idam kararı verdi. Gelecek günlerde bu sayının çok daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Kim korkar Firavunlardan? Korkak, süfli ideoloji ve rejimler muhaliflerini hep idam etmekle susturmaya çalışır. Şimdiye kadar yapılan idamlar bu korkakları başarıya ulaştırmadı. Onlar hep lanetle anıldı,ama katlettikleri de hep iyilikle ve şehadetle anılıyor.Masumları idam etmekle ne rejim ne de devlet ilerlemez, aksine daha da derin çatışmanın içine girilmiş oluyor.
Mısır'ın modern Firavunları, Allah'ın izniyleMursi'yi idam edemeyeceği gibi İhvan'i da asla yok edemeyecekler.
https://twitter.com/aslanbalci1
Yorum Yap