Dost ve kardeş Bangladeş devletini ve hükümetini zorba ve hile yoluyla elinde bulunduran aşırı laik ve Müslüman düşmanı olan kişiler ülkeyi yaşanmaz hale getirdi. Bir taraftan siyasi rakipler infaz edilirken bir taraftan da uyduruk mahkemeler eliyle ülkenin elit ve beyin takımı idam ediliyor.
Dünyanın en fakir ve yoksul ülkelerin başını çeken Bangladeş her ne kadar ekonomik ve maden açısından iştah kabartan bir ülke olmasa da Bengal körfezinde olmasından dolayı stratejik öneme sahip olan bir ülkedir. Yakın zamanda bu güzergâhtan petrol ve enerji hatlarının geçeceğini göz önüne alırsak emperyalistler için bölgenin oldukça önemli olduğunu anlıyoruz.
ABD, İngiltere ve Çin gibi emperyalist ülkeler Myanmar'dan alacakları petrol, gaz, orman ürünlerini dünya ve kendi pazarlarınasorunsuz çıkarmak için Bangladeş yönetimini halkına düşman ama kendilerine dost(!) olarak kalmasını istiyor. Bunun içinde yerel halka ve özellikle de haksızlığa karşı çıkacak Cemaat-i İslami ve diğer İslami grupları baskı altına almaya ve sindirmeye çalışması sınırları aştı ve dayanılmaz hale geldi. Her gün ülkede faili meçhul ve siyasi cinayetler işlenmeye başlandı. Bir taraftan da devlet eliyle az sayıda okumuş ve alim hüviyetine sahip olan aydın kesime iftira atarak idam edilmeleri sağlanıyor.
Bangladeş'te bu tür hukuksuzluklar ve insan hakları ihlalleri yapılırken Hindistan “ülkeyi daha ne kadar kötüye götürebilir ve halkı isyana nasıl hazır hale getiririm” senaryolarının testini yapmaktadır. ABD ve İngiltere'den alınan direktifler doğrultusunda Hindistan,Bangladeş'in baş sorumlusu hale getirildi. Güvenliği için körfez kenarında bir ülkenin tehdit oluşturmaması için kendi kontrolü altında olması sağlandı.
Zayıf karakterli ve emperyalistlerin piyonu olmayı kabul eden Şeyh Hasina 2008 yılından beri ülkesinin başına bela oldu. Halk nezdinde bir karşılığı olmayan ancak Bangladeş derin devletinin desteğiyle iktidar koltuğunu gasp eden Hasina rakip gördüğüdindarları ve Milliyetçileri yüz kızartıcı, aşağılık suçlamalarla “istiklal mahkemeleri” gibi katletmeye odaklandı.
Ülkede artan insan hakları ihlalleri ve haksız infaz edilen idamların gerçek boyutunu ele almak için Güney Asya Stratejik Araştırmaları Merkezinin (GASAM) tertiplediği “Bangladeş'in Bağımsızlığı ve İdamlar” konulu Panel, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Topkapı yerleşkesinde gerçekleştirildi.
İç savaşta Pakistan'da Bangladeş'te kazanmadı
Moderatörlüğünü yaptığım Panel'e 23. Dönem AK Parti Konya Milletvekili Av. Hüsnü Tuna, Gazeteci- Yazar ve Diriliş PostasıGenel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk ile Bangladeşli akademisyen Neamat Ullah katıldı.
Panel 'de, Bangladeş'te son gelişmeler, İktidarın halkın üzerine korku salarak mahkemeler aracılığıyla sindirilmesi, ülkede devam eden yolsuzluk ve idamların devam etmesi etraflıca ele alındı.
Kader birliği yaparak 1947 yılında Hindistan'dan birlikte ayrılarak Pakistan adında oluşturdukları ortak devletlerinde birbirlerinetahammül edemeyerek, geride hazin ve korkunç hikayeler bırakarak hasım olarak 1971'de ayrıldılar.
Önceki yöneticiler tarafından doğu ve güneydoğu illerimizde yapılan hukuksuzluğun bir benzeri burada yapıldı. 1969 yılındaPakistan'daki merkezi hükümet Doğu Pakistan olarak anılan bölgede yaşayan Bengal halkının (bugünkü Bangladeş) dili yasaklandı.Yüzlerce dil ve lehçenin konuşulduğu bir bölgede Bengali dilinin yasaklanması son derece komik ve akıldışı bir kışkırtmadan başka bir şey olmadığını peşinen ifade etmem lazım.
Bu konuda değerli gazeteci- yazar Şentürk, Bengal halkına getirilen dil yasağı bahane edilerek fırsat bekleyen milliyetçi gruplarkentlerde “Urdu dilinin” kullanılmaması ve konuşanlara karşı şiddete varan gösteriler yapıldığını dile getirdi. Ortada sorun yokkenİngilizlerin kışkırtması ve Hindistan'ın ayak oyunuyla dil yasağı nedeniyle iki kardeş halk birbiriyle düşman hale getirildi.
Ülkenin kurucu lideri olan Muciburrahman yapmış olduğu siyasi propagandalarda Doğu Pakistan'a muhtariyet getireceğini ileri sürerek ulusal meclis için yapılan seçimlerde büyük başarı elde ettiğini belirten Şentürk, emperyalist güç olan İngiltere ve onun etkisindeki kişilerin kışkırtması ve ortalığa yaydığı fitne tohumlarından dolayı kardeşler savaşmaya başladı. Söz konusu savaşınkazananının olmadığını, dolayısıyla 1971 yılında elde edilmiş bir bağımsızlığın olmadığını ifade etti.
Yargılamaların hukuki temeli yok!
Bangladeş'e özel önem verdiğini ve insanların çok zeki, çalışkan ve içten olduğunu dile getiren Şentürk, Türkiye olarak Bangladeş'inasker ve polisin bir kısmının eğitildiğini ve bunun devam etmesinin gerektiğinin altını çizdi. Ülkeler arasında mutlaka öğrenci değişimi olmasının gerektiğini ve ülkemizden Bangladeş'e seyahat ve ziyaret amaçlıda olsa mutlaka gidilmesi gerektiğini belirtti.
Av. Tuna, Daha önce Bangladeş'e yapmış olduğu ziyareti esnasında ülkede devam eden yargılamaların hukuki değil siyasi olduğunu adalet Bakanı ve yetkili savcılara anlatma imkanı bulduğunu dile getirdi.
Hükumet tarafından kurdurulan ve üyeleri siyasi iktidar tarafından atanan “Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi” ve bumahkemede görev yapan yargıçların durumu hakkında bilgi veren Tuna, Söz konusu mahkemenin Uluslararası sıfatının olmadığınıve yargılamaların evrensel hukuk normlarına ve hatta hiçbir hukuki temele dayanmadığını belirtti.
Siyasi iktidarın kendine muhalif olan grupları sindirmek ve siyasi arenadan uzaklaştırmak için kurulan mahkemenin başkanınınBrüksel'den bir kişiden almış olduğu emir ve direktifler doğrultusunda hüküm verdiğini dile getiren Tuna, Mahkeme başkanı ile söz konusu kişi arasında yapılan görüşmelerin büyük bir kısmı sanık avukatları tarafından ele geçirilip mahkemeye sunulmasına rağmendikkate alınmadığını aktardı.
Araştırmacı Ullah ise yaptığı konuşmasında Bangladeş'te iktidarı elinde bulunduran Şeyh Hasina'nin meşrutiyetinin tartışıldığını, ve 2014 yılında yapılan seçim sonuçlarının resmi olarak ilan edilmediğini ve iktidarı zorla elinde tuttuğunu belirtti.
Hindistan Bangladeş'i avucunun içine aldı
Halk nezdinde itibarının olmadığını, ülkede rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma ve usulsüzlüklerin olağan hale geldiğini aktaran Ullah, okullarda İslam dininin zorunlu ders olarak okutulması yürürlükten kaldırılarak yerine seçmeli İslam dini dersleri konulduğunu, ancak Hindu dininin İnek Tanrısı olan “ Kırmızı İnek” mecburi ders olarak okutulduğunu ve Müslüman çocuklarazorunlu olarak Hindu dininin temel özelliklerinin anlatıldığını dile getirdi.
Hükumete bağlı olarak görev yapan polislerin hukuksuz olarak gözaltına aldığı kişilere yönelik yargısız infaz yapıldığını, sadece 2015 yılı içinde, tespit edilen, 136 kişinin katledildiğini, halkın bu polislerden oldukça tedirgin olduğunu ve Müslümanlara karşı son derece hoşgörüsüz davranıldığını ve baskı yapıldığını kaydetti.
Kardeş Bangladeş'in yönetimini illegal olarak elinde tutan Şeyh Hasına babasının başlayıp ama bitiremediği intikam davasını 45 yıl sonra tekrar gündeme getirmesi ülkeyi ileriye değil aksine geriye ve kaosa sürüklediği çok açıktır.
Daha önce kendi ülkemizde yaşanan ve bir daha hatırlamak istemediğimiz 28 Şubat sürecinin aynısının Bangladeş'te yaşanıyor. Ülkenin siyasi intikama ve iç kargaşaya değil kardeşliğe ve iç huzura ağırlık vermesini tavsiye ediyoruz.
Bangladeş halkı Pakistanlılar gibi bizim gerçek kardeşimiz ve dostumuzdur. Ancak ülkenin yönetimini eline geçiren dinsiz, laik ve İslam düşmanı olan kişiler son on yıldan beri ülkemize yönelik soğuk ve hatta mesafeli durmaktadır. Bizim gibi kalkınma hamlesiyapmaması için emperyalistlerle birlikte Hindistan adeta başlarında bir bekçi olarak beklemektedir.
Ülkedeki 65 vilayet var. Bunların 46'sının valisi Hindu dinine mensup olduğunu göz önüne aldığımızda Hindistan'ın etki alanınınne kadar derin olduğu rahatlıkla görülmektedir.
https//:twitter.com/aslanbalci1