Arakan Müslümanları topluca katlediliyor!
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-03-01 11:58:42
Myanmar devleti ve güvenlik güçleri başta Arakan eyaleti ve ülkede yaşayan Müslümanlara yönelik sistematik zulüm yapmaya devam ediyor. Bu konuyu Mihmandar Uluslararası Öğrenci Derneğinin organize ettiği bir etkinlikte dile getirdik. Konferansta İnsan haklarını ve bilinen tüm hukuku çiğneyenMyanmar devletinin söz konusu Müslümanlar olunca katletmek, gasp, sürgün, ev ve iş yerlerini yakmak gibi hukuksuz eylemlerde bulunmaya ısrarla devam ettiğini dile getirdik.
Yıllardan beri kanun ve hukuk tanımaz bu korsan devletin insanları dinleri ve ırkları nedeniyle ötekileştirmesinden ve katletmesinden bıktık. Yıllarca aynı acı ve vahşet haberlerini yazmaktan, okumaktan usandık. Ama maalesef Myanmar'daki ırkçı ve faşist devlet Siyonist İsrail gibi Müslüman kanı akıtmaktan bıkmadı. Uluslararası hukuk veya uluslararası kurumlar nedense bu iki tescilli katil devletlereyönelik kurallarını işletemiyor.
Bu hukuksuzluk ve vurdum duymazlık nereye kadar devam edecek? Biz gerçekten Rohingya Müslümanlarına yönelik katliamlara artık dayanamıyoruz. Her geçen gün yeni bir şiddet ve vahşet olayı ile karşılaşıyoruz. Son günlerde Myanmar devleti Arakan bölgesinde yeni hukuksuz operasyonlar yapmaya başladı.
Evleri yakılan, mülkleri Budist teröristlerce talan edilen ve sokaklarda aç susuz kalan Rohingya Müslümanları başlarını sokacak derme çatma teneke ve ağaç dallarından yaptıkları kulübelerdeyaşamaya çalışıyor. Bu kulübeleri dahi yıkmaya başladı. Gece yaptıkları baskınlarda kulübeleri ateşe veren güvenlik güçleri Müslümanları canlı olarak kulübelerin içinde yakmaya başladı.
Yıllardan beri aynı vahşeti yapan Myanmar devleti insanları yakarak geride delil bırakmamaya özen gösteriyor. Müslümanları vatandaş olarak kabul etmeyen devlet yaktığı ve katlettiği insanların kimlikleri olmadığı için geriye dönük sorgulama yapılamıyor. Resmi kayıtlarda bulunmayan bir kişinin yakılarak veya başka yollarla ortadan kaybolması neticesinde resmi olarak onun aranıp bulunması düşünülemez. Bundan dolayı Myanmar'ın katil yöneticileri Müslüman Rohingyalıları yakarak suçlarını ortadan kaldırmış oluyorlar.
Müslüman azınlık artık çığlık dahi atamaz hale geldi. Doğumundan ölümüne kadar hep aşağılanarak yaşayan halk olaylara tepki veremez hale geldi. Ayni kulübede kaldığı aile bireyinin veya yan komşusunun gözlerinin önünde ateşe atılması ve hunharca katledilmesi büyük travmalar meydana getirdi. Zulümden kaçabilenler nispeten kurtulmuş gibi gözükse de aslında onları bekleyen daha farklı problemler bulunmaktadır.
Bangladeş devleti Myanmar kadar zalimce davranıyor!
Myanmar devlet birimleriyle birlikte hareket eden Budist terörist gruplarının baskın düzenlediği köy ve kasabalardan kaçarak sınır komşusu olan Bangladeş'e sığınanları büyük tehlikeler beklemektedir. Yüksek ve engebeli dağları aştıktan sonra kaçakçıların organize ettiği ilkel sal ve botlarla para karşılığında Bangladeş'e geçiliyor. Bangladeş güvenlik birimlerine rüşvet verecek yeterli parası olmayan kişilerin başına gelenler ve gelecek olanlar Myanmar'dakinden farklı değil.
İşkence, tecavüz, katledilme, organ ve fuhuş mafyasına satılma tehlikesinin yanında çocuklar ailelerinden koparılarak başka amaçlarla kullanılmaktadır. Fakir olan Bangladeş halkı sofrasındaki bir avuç pirinci Arakanlı kardeşiyle paylaşmaya hazır. Evini ve gönlünü açmasına açıyor ama Şeyh Hasina Vecidyönetimindeki diktatör ve zalim idare buna imkan tanımıyor. Arakandan gelen mültecileri kollayan kişilere büyük cezalar verilmeye başlandı. Bengal halkı ceza alacağını bildiği halde Müslüman kardeşine yardım etmekten geri kalmıyor. Rejimin bekçiliğini yapanlar Hindu ve bir Budist terörist kadar gaddar davranabiliyor.
Toprak olarak küçük, nüfus olarak oldukça kalabalık, 160-180 milyon olan Bangladeş devleti bir yandan fakirlikle, bir yandan da ülke topraklarının verimsizliğiyle mücadele etmektedir. Gerçekten ülke nüfus yoğunluğu bakımından dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir. Dışarıdan mülteci alabilecek ne ekonomi ne de fiziki olarak durumu müsait değildir.
Ancak burada acil ve derhal çözülmesi gereken bir sorun bulunmaktadır. Komşusu Myanmar Müslüman halkı canlı olarak yakarak katletmektedir. İnsanlar canlarını kurtarmak için engin Naf nehrini geçerek Bangladeş'e sığınmaktadır. Burada yapılması gereken bataklığın kurutulmasıdır. Gelen mültecileri gayrı insanı yöntemlerle öldürmek değildir. Bu hukuksuzluğa dünya devletleriyle birlikte çözüm bulmak gerekir. Böylece Çin ve Hindistan destekli Myanmar devletinin işlemiş olduğu hukuksuzlukların üzeri örtülmektedir.
Bangladeş yönetimi Myanmar'ın faşist rejimiyle bir nevi ortak hareket etmektedir. Şeyh Hasina ülkesinde bulunan Cemaat-i İslami ve diğer İslami gruplara tahammül edemeyerek hukuksuz bir şekilde idam ettirmektedir. Buna karşılık Arakandan sadece inancı için gelen Müslümanları asla kabul etmek istemiyor. İnanç dedin mi bu kadına bir haller oluyor!
Bangladeş yönetimi bu kez halkı kışkırtarak Arakandan gelen mültecilerin üzerine salıyor. Yerli halkın işini ellerinden aldığını, hırsızlık ve uyuşturucu işine karıştıklarını iddia ederek halkla mültecileri karşı karşıyagetirmeye başladı. Birkaç kez çatışan taraflar ülkenin önemli gündemi haline geldi. Bunu bahane eden Bangladeş idaresi Rohingyalı Müslümanların issiz bir adaya yerleştirilmesini kararlaştırdı.
Arakanlılar ıssız adaya sürgün edilecek
Arakanlı Müslümanların geneline yakını Bangladeş'in Cox's Bazar kentinde yaşıyor. Burada yaklaşık yarım milyon Arakanlı mülteci bulunmaktadır. Bunlardan sadece 50 bin civarındaki insan BM mülteci statüsü hakkını elde etti. Diğerleri ise gayrı resmi olarak kamplarda ve dere yataklarında ilkel bir şekilde yaşamaktadır.
Daha önce ve son mülteci dalgasıyla ülkeye gelenler zorla toplanarak Bengal Körfezindeki Thengar Char adasına yerleştirilmek isteniyor. Bu ada tam bir ölüm adası. Hayat belirtisi olmayan ve balçıklı bir ada. Ülkede sıkça görünen gelgit olayıyla her yıl bu ada sular altına kalıyor. Birkaç ay sonra sular çekilince geriye balçık ve bataklık kalıyor. Ayrıca bu ada ana kara parçasından oldukça uzakta olduğu için afet anında kaçabilecek, sağlık veya yiyecek için satın alınabilecek hiçbir imkan bulunmamaktadır.
Böyle bir adaya insanları yerleştirmek Myanmar'daki rejimle ayni gayeye hizmet etmektedir. Myanmar kurbanlarını yakarak, Bangladeş devleti ise suda boğulmasını veya salgın hastalıktan ölmesine zemin hazırlamaktadır. Böylece Bangladeş ülkeye yasa dışı girişlerin önleneceğini ve mültecilerin yerel halkla karışmasının engelleneceğini ileri sürerek hukuksuzluğuna gerekçe bulmaktadır.
Böylesi insanlık dışı bir fikri bırakın uygulamayı düşünmek bile insanlık suçudur. İnsanlar ne hale geldi? Ya Rabbim! Bütün dünya Myanmar'daki faşist dikta rejimiyle mücadele etmelidir. Eski yönetici Thein Seinve darbeci generalleri ile şimdiki sözde demokrat ve sivil idarenin yöneticileri derhal yargılanmalıdır.Batı'nın ülkedeki önemli ajanı ve Nobel Barış ödülünün sahibi Aung San Suu Kyi'ye verilen bu ödül elinden alınmalıdır. Son katliam ve hukuksuzluklar onun idaresi altında işlenmektedir.
Rahiplerin öncülüğünde kurulan Budist terör örgütleri Arakan bölgesindeki yerel halkı kendi topraklarından çıkarmak istiyor. Bu hukuksuzluk işini devlet terörist gruplara devretti. Çok zengin yer altı madenlerine sahip olan Arakan bölgesi ABD, Çin ve Japonya'nın isteği doğrultusunda Müslümanlardan arındırılmaya çalışılıyor.
Ekim ayından buyana devam eden şiddet olaylarında 150 bin civarında insan yerinden edildi ve 300'den fazla masum da canavarca katledildi.BM ise hala yaşanan olaylar hakkında rapor yazmakla meşgul. Yazdıkları raporlarda Myanmar güvenlik güçlerinin Arakanlı Müslümanlara yönelik toplu katliam yaptığı kayıt altına alındı.
Görgü şahitlerinin ifadelerine dayandırılan raporda Arakanlı Müslümanların köylerinin yakıldığı, bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlıların öldürüldüğü, toplu tecavüz olaylarının yaşandığı dile getirildi. Peki, bu yapılanların hiçbir yaptırımı olmayacak mi? Kundaktaki bebekleri canice yiyen yamyamlara hesap sorulmayacak mi?
SON VİDEO HABER
Haber Ara