Myanmar'da 8 Kasım'da yapılacak seçimler öncesi Yangon'da düzenlediği basın toplantısında Rohingyalara (Arakanlı Müslümanlara) yönelik şiddetle ilgili soru üzerine, Suu Çii, "Küçük problemler abartılmamalı. Tabii bunun küçük bir problem olduğunu söylemiyorum. Sadece Arakan eyaleti değil, bütün ülke zor durumda" ifadesini kullandı.
Suu Çii, liderliğini yürüttüğü Demokrasi İçin Ulusal Birlik Partisi'nin (NLD), seçimleri kazanması durumunda, "devlet başkanlığı üzerinde" yetkilere sahip olacağını iddia etti. "Seçimleri kazanırsak, devlet başkanlığının üzerinde bir pozisyona sahip olacağım. Bu oldukça basit bir mesaj" diyen Suu Çii, konuyla ilgili daha fazla ayrıntı vermedi.
Myanmar'da 2008 yılında kabul edilen anayasaya göre, meşru çocuklarından biri yabancı bir ülkenin vatandaşı olanlar devlet başkanı olamıyor. Çii'nin oğulları Kim ve Alexander'ın İngiliz pasaportları taşıdığı, seçimlerde NLD'nin kazanacağı büyük bir zaferin dahi muhalif liderin devlet başkanı olmasını sağlamayacağı, mecliste ordunun atadığı temsilcilerin, anayasadaki bu maddenin değiştirilmesi yönündeki girişimleri engelleyebileceği belirtiliyor.
Myanmar'da muhalefetteki NLD'nin 1990'dan bu yana ilk kez yarıştığı seçimlerde milyonlarca kişinin oy kullanması bekleniyor.
NLD, 1990'daki seçimi ezici çoğunlukla kazanmasına rağmen dönemin askeri cuntasının girişimleri sonucu iktidara gelememişti. 2008 Anayasası'na göre parlamentodaki sandalyenin dörtte birine sahip ordunun anayasa değişiklerini veto etme ve istediği zaman yönetime el koyma hakkı bulunduğu ülkede, NLD'nin iktidara gelebilmek için oyların yüzde 67'sini alması gerekiyor.
NLD'nin, seçimlerde Budist keşişlerin liderliğindeki milliyetçilerin öfkesini çekmemek için Müslüman aday göstermediği ileri sürülmüştü. Partinin önde gelenlerinden ve Suu Çii'nin yardımcılarından Win Htein, milletvekilliği şartlarına uygun Müslümanların aday olmak için başvuruda bulunduğunu, ancak bu kişilerin "siyasi nedenlerden" aday gösterilmediğini belirtmişti.
Ülkede yaşayan 1 milyona yakın Rohingya'nın oy kullanma hakkından mahrum olması ve Müslümanların aday olamaması seçimlerle ilgili en ciddi problem olarak görülüyor.
Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar, "devletsiz" sayılıyor. Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
Ülkenin batısındaki Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında şiddet olaylarında, Budistler tarafından düzenlenen saldırılarda, çoğu Müslüman çok sayıda kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce ev ve iş yeri yakılmış, 140 bin Arakanlı Müslüman evlerini terk ederek kötü koşullardaki kamplarda yaşamak zorunda bırakılmıştı.
